Her yağmurda olduğu gibi, İstanbul yine sele teslimdi geçtiğimiz hafta...
Silivri'de İstanbul'un bir parçası olduğu için aynısı burada da yaşandı…
Aslında …
2009 Yılını hatırlarsak…
Onun çok, çok azıdır yağan da neyse... Gümüşyaka Mahallemizin Elmalı Mevkii sular altındaydı… Birkaç saatlik yağış yetti de arttı bile...
Çanta Mahallemize de öyle…
Değirmenköy Mahallemizin bir çok yerinde ürüne zarar verdi. Bazı yerlerinde de Fabrikaları su bastı…
B.Çavuşlu, Beyciler, Çayırdere, Sayalar, Danamandra, Bekirli, Akören, Ortaköy, Selim paşa, Fener, B.Kılıçlı, Seymen, B.Sinekli, K.Sinekli, Yolçatı, Çeltik, K.Kılıçlı, Kurfallı, Kadıköy'e de az çok bir şeyler vardır, oralar da yağdı. Belki oralarda da tahribat oldu ama yeteri kadar duyulmadı veya duyurulamadı…
Ve, bir defa daha anladık ki; doğa, kendinden alınanı söke, söke alıyor…
Ve, bir defa daha hatırlatmak istediğim… Sayalar'ı, Danamandra'yı, Bekirli'yi, Seymen'e, bir gecede “Seni Beyoğlu ve Beşiktaş gibi yaptım, aynı kanuna tabiisin, artık kentli oldun, bundan sonra inek, tavuk beslemek yok, Taksim'deki gibi yaşayacaksın,ayni şekilde hizmet alacaksın” demekle olmuyor. Bunun altyapısı lazımdı. Hala da lazım…
Tekrar yağmur meselesine dönüyorum …
Esas yetkili ve sorumlu İBB ve ona bağlı kurum olan İSKİ ekipleri olmasına rağmen bölgeyi iyi tanıyan Silivri Belediyesi ekipleri olduğu için ilk yardıma koşanlardandı. Bu da kamuoyunda olumlu yankı buldu…
Olayda, sevinilecek taraf, can kaybı yok… Herkese geçmiş olsun…
SİLİVRİ MERKEZ...
Silivri Merkezde daha önce İSKİ ve TELEKOM çalışmaları yapılan ama henüz doğru dürüst kapatılmamış yollar yağmurla beraber çok kötü oldu. Yer, yer göçükleri gördüm. Kimi yerlerde su fışkırıyordu. Abartısız söylüyorum, her su sızıntınsın olduğu yerde insanlar toplanmış yorum yapıyorlardı. Ortak görüşleri de “bu kadar kötü imalatı ancak İSKİ yapar”…
Ve, İSKİ'nin Pirimehmetpaşa Mahallesi ve Mimarsinan Mahallelerinde çalışması aralıksız devam ediyor ama oradakilerde tam bir rezalet… Neden böyle, derseniz, cevabım “bu işte de” her kurumda olduğu gibi LİYAKAT işletilmeli olur…
Yani, iş, işi bilenlere verilmeli, partililere değil...
BİR GÜZEL HABER...
Bir hafta önce, yani yağmur vurmadan önce Gümüşyaka'da Silivri Belediyesinin düzenlediği “Lavanta Şenliği” yapıldı. Kamuoyuna yansıyan kadarıyla, manzaranın güzelliği, insanları büyülemiş gibiydi… Çiçekler,böcekler, lavanta kokuları, yeşillikler orada bulunanları hayran bırakmış… Çoğunun elinde fotoğraf makinesi vardı, anlaşılıyor ki bu anı ölümsüzleştirmek istemiş…
SIRADAN BİR VAKA...
Telefonum çaldı, baktım evden arıyorlar...
Ne var hayrola der demez “acele gel” deyince şaşırdım. Eve nasıl ulaştığımı bilemezsiniz. Ne olup bittiğin sordum. Telefon edenler “Polis” karakolundan aradıklarını söylemişler. Ardından, soyadı ne kadar “Yücegök” olan varsa saymışlar. Bunları tanıyor musunuz demişler. Olumlu cevap alınca, benimle konuştuklarını evi arayacaklarını söylemişler, bankadan adımıza para çekildiğini söylemişler, evde ne var ne yok sormuşlar, olumsuz cevap alınca, eşinizle görüştük, evi aramak için geliyoruz, ayrılmayın, demişler. Bu arada bir sürü tehdit ve korkutma lafları... Son sürat yetiştim…
Baktım… Sabit telefondan aramışlar...
Son arayan numarayı buldum ve aradım…
Karşımda, kendini “Polis Karakolundan biri” olarak tanıtan dolandırıcı...
“Buyurun” dedim…
Merkezden arıyorum, adresiniz bizdeki kayıtlarla tutmuyor, adresleri güncelliyoruz onun için aramıştık, dedi…
Bu arada arkasındaki kişi “fazla konuşturma, FETÖ'cü diye alalım” diyor. Ben, gelmenize gerek yok , Silivri karakolunu biliyorum, bekleyin dedim. Bu defa onlar “bekle biz geliyoruz” dediler. O zaman iyice anladım ki, bunlar “kendilerini güncellemiş” dolandırıcılardı… Birkaç soru sordum herhalde oyaladığımı zannettiler. Okkalı bir küfür ettiler, ben de karşılık verince telefonu kapattılar…
Tekrar tekrar aradım ama hep meşguldü…
Aklımdan karakola gitmek, şikayette bulunmak geçmedi değil, geçti ama başına bu tür olaylar gelen birkaç dostu aradım aldığım cevaptan sonra vazgeçtim... Meğer bu sıradan bir olaymış…
ÇEVREMİZDEN...
Silivri'nin sınırları içinde en büyük sorun olan Çerkezköy-Silivri Kömürlü Termik Santralı meselesi ile Danamandra Gölleri ve Danamandra Taş ocakları meselelerinde kayda değer bir şey yok gibi...
SİYASET...
Bu gün iktidarda olanlar ülkeyi yönetemiyorlar. Bunu bir defa daha anladım. Beceriksizler. Nereden biliyorum?
Geçen hafta “Olağanüstü Hal” yine uzatıldı...
***
Şayet, ülke olağan yönetilemez halde ise, sorumlusu bu iktidar değil mi?
Öyle olduğuna göre…
Kendiliğinden “yönetemedim, yönetemiyorum, ülke bu duruma benim zamanımda geldi, bu işi beceremedim” deyip bırakması, lazım gelmez mi?
Bütün bunları yapmayıp “Olağanüstü Hal” ilan et…
Nasıl bir pişkinlik bu!
Normal, Demokrasilerde, Demokrasi ile yönetilen bir ülkede, böyle bir durumda, çağdaş bir yönetim “Olağanüstü Hal” ilan eder mi?
Etmiş olsa bile üç ayda bitirmez mi?
“Gayet tabii aynen dediğin gibi” dediğinizi duyar gibiyim…
Ama öyle olmuyor. Olmadı…
“Olağanüstü Hal” tekrar uzatıldı…
Başında söylediğim gibi “Olağan yönetemiyorlar” da ondan…
Bu işte başka bir tuhaflık yan ...
Olağanüstü Hal'i uzatma yetkisi T.B.M.M'sinde değil mi?
En azından şimdilik öyle…
Ama, hepimiz televizyonlardan izledik, uzatılacağını, Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı öncesinde AKP Genel Başkanı, ayni zamanda Cumhurbaşkanı olan R.T.Erdoğan söyledi… Gerçi, emir şeklinde değil “tavsiye edeceğim” demişti. Neyse…
Meclis “Olağanüstü Hal'i” onayladı…
Muhalefetin onayı yoktu ama “ne dediğini, neden itiraz ettiğini” neredeyse hiçbir televizyon kanalında duymadık…
Bu yeni durum ülkemize ve milletimize hayırlı olsun… Daha ne diyeyim!
TAPU VE ECRİMİSİL
Her hafta bu köşenin müdavimi Tapu ve Ecrimisil meselesi...
Bu haftaki başlığı “Ecrimisil kağıtları yağmur gibi” olacaktı ama İstanbul'u yağmur vurunca vazgeçtim…
Bu güne kadar “tapu verecekler, ödeyeyim de ön alım hakkım düşmesin” diye katlanıyorlardı insanlar…
Lakin, artık o umutta bitmiş görüyorum…
Başka bahara bile diyemiyorlar…
Çoğu, ödeme kolaylığı dedikleri yasadan iki defa yararlanmış ve henüz onları ödeyememiş, yenisi gelmiş. Şimdi, “ödeyemem, yandım” diye feryat ediyor…
Da şu an bunu yazmaktan başka yapabileceğim bir şey yok…
İSTER İNAN / İSTER İNANMA
“İnsanlar hükümetten korktukları zaman, zorbalık; hükümet insanlardan korktuğu zaman, orada özgürlük vardır.”
(Thomas Paine)
GÜNE UYAN
“Arsız güçlü olunca haklı suçlu olurmuş.” (Türk Atasözü)
KISA-KISA...
• Silivri CHP İlçe Kongresi için start verilmiş. Kongreye temel oluşturacak, baz alınacak üye listeleri askıdan indirilmiş…
• Silivri AKP İlçe Kongresi için de çalışmalar başlamış. Muhtemel tek aday (Rıfat Kutlu) olur, deniyor. Ve, neden “eski Belediye Başkanları ve İlçe başkanlarının şansı yok” sorusuna karşılık cevap olarak “çünkü, yukarısı bilir, çünkü, son söz onun, çünkü, onun dediği olur” deniyor…
• İlçede yaşanan sel felaketinde esas sorumlu İBB ve onun yan kuruluşu İSKİ olduğu halde görevini yapmamış. Ya da yapamamış. Neyse. AKP İlçe Başkanı Rıfat Kutlu, kalkmış Silivri Belediyesi'nin görevi ve sorumluluğu olmadığı halde, mağdurlara yapmış olduğu yardıma dair bir sürü laf etmiş...