Gecenin karanlığında, süzülerek denize inen aydınlatma fişeğinin, gökyüzünde bıraktığı kızıl ize bakıyorum...
Çay bahçesindeki piyanist, insanları eğlendirmeye çalışıyor ama nafile... Kimsenin kalkıp oynayası yok... Aslında sesi fena değil çocuğun, kıpır kıpır da çalıyor...
Birol geliyor aklıma...
Nasıl demişti bundan iki ay önce balkonda demlenirken?( Mahallede düğün vardı!)
“ Ali; hani bir ara roman açılımı yapıyorlardı ya! O işi ben yapsaydım ilk önce orgu yasaklardım?”
Soran gözlerle bakmış, O da açıklamıştı;
“ Şimdi şurada org olmasaydı... Darbuka olacaktı, Klarnet olacaktı, cümbüş olacaktı, kanun olacaktı... Nerden bakarsan bak 4–5 kişi yolunu bulacaktı!”
&&&
Gecenin olmadık saatlerinde Mıstık’la laflıyoruz... Havadan, sudan, av köpeklerinden, balıklardan...
Bir gece telefon açtı;
“ Ağabey moralim çok bozuk!”
“ Hayırdır be Mıstık?”
“ Silivri’de festival vardı ya?”
“ Evet?”
“ Dünyanın havi fişeğini attılar be ağabey! Benim köpekler ve güvercinlerin psikolojisi bozuldu!”
&&&
Metin’in ofisinde genç bir arkadaşla tanıştım...
Fotoğraf çekmeye bayılıyor ama makinesi yok! Bu onu engellemiyor tabi, ödünç makineyle idare ediyor...
Yönetmen olmayı, bu işin eğitimini almayı istiyor...
Çekeceğini kısa filmin konusunu bize anlatırken ki heyecanını keşke siz de görebilseydiniz...
Hani etrafında onlarca yönetmen olsa da, bu çocuk imrenip “ yönetmen olmak istiyorum” dese, anlarım ama...
&&&
Hayatı başka kafa ile yorumlayan...
Diğerlerine benzemeyen!
Çıkarları uğruna bulunduğu kabın şeklini almayan...
Havi fişeklerin büyüsüne kapılmayıp, güvercinlerinin psikolojisine üzülen... Hayalleri kadar büyük adamlar...
Sayıca azsınız ama iyi ki varsınız...