Recai’nin bu tür konularda konuştuğuna şahit olmamıştım daha önce... Geçerken uğrayınca sordu; “ Ağabey ne diyeceğiz 12 Eylül’de?”
“Ben kafadan hayır diyeceğim, başkasını bilmem” dedim!
Pek bir manalı baktı yüzüme...
“Neden?”
Güzel soru sordu Recai...
Neden?
İlle de nedeni olması gerekmiyor yahu... Yaptığımız her işin nedenini biliyor muyuz?
Sanki yapılacak her işi bize danışıyorlar da... “Neye hayır dediğinizi biliyor musunuz?”diye soruyorlar...
Siz neye evet dediğinizi biliyor musunuz?
Okudunuz, anlattılar yani!
Vatandaş hangi partiye kendini yakın hissediyorsa, o partinin görüşü doğrultusunda tercihini yapacak arkadaş, gerisi laf-ı güzaf...
Hoş, benim kendime yakın bulduğum bir parti de, peşinden gideceğim bir lider de yok...
Liderse, gelsin o beni bulsun!
Sevmem zaten... Kalabalıklar, meydanlar, sıcağın altında saatlerce beklemeler, alkış, tufan...
Anlamsız da bulurum...
Bu işleri koşturanlara da bir şey demem, kim nasıl yaşamak istiyorsa, nasıl mutlu oluyorsa öyle nefes alıp versin...
&&&
Son dönemde politikanın, ülke gündeminin konuşulduğu ortamlara dikkat eder oldum...
Meyhanelerde iki duble bitene kadar kimse renk vermiyor da... Ah o üçüncü duble yok mu?
Fena yapıyor adamı!
Ağabeyin ne kadar içinde bastırdığı düşünce varsa su yüzüne çıkıyor...
Sazı eline alan assolist kesiliyor...
Bilmesem helal olsun diyeceğim... Ama tanıyorum...
İş yok, cepte para yok...
E, hesabı da ben ödüyorum.
E, hem ben ısmarlıyorum, hem ben dinliyorum.