Bir teknik adam olsanız bölgemizde bir futbol takımının teknik direktörlüğünü yapmak ister miydiniz? Valla bana sorsalar Silivri dışında yapmak isterdim derim. Bölgemizde hem teknik adamlık yapacaksınız hem bir oyuncu gibi davranacaksınız hem o takımın abisi olacaksınız hem yönetici olacaksınız… Oooo ooo oo say say bitmez valla. Birde işin stres boyutunu düşünürseniz! O sezon bitmez size…
Bölgemizde teknik direktör olmak zordur. Futbolun biraz içinden gelen ya da futbol seyretmekten haz alan milletimiz gönül verdiği takımın olsun, ya da başka takımların olsun o takımın başına sanal olarak bir geçerler hemen ahkâm kesmeye başlarlar. Unutmadan yazayım bide spor yazarları var. İçinde eski sporcusu da var ooo hepsi var anlayacağınız. Aslında daha neleri yokta siz biliyorsunuz nasıl olsa.
Dikkat edin görsel veya yazılı basında spor yorumu yapan teknik direktör olup yorum yapan kişilerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Şaşıyorum bu durumdaki insanlara. Tabi insanlar bazı şeyleri düşünecek tartışacak ama bazı olaylara bir teknik adam gözü ile bakmak lazım. O takımın teknik adamı o oyuncularla yatıp kalkıyor. Maça çıkaracağı en iyi kadroyu ondan başka kim bilebilir ki? Herkes en doğru olan düşüncenin kendisi olduğunu düşünür ama gerçek öğle değildir. Bazı faktörler vardır doğru olan şeyi yapabilmek için. Teknik adamda olmak budur zaten. O hafta takımın içinde bilmediğimiz o kadar şey vardır ki. Evden o takıma ahkâm kesmek hiçte zor değildir. Bunu benim halkım yapıyor ama hiç olmasa bundan bir kazancı yok. O takımının galip gelmesini istediği içindir hep. İçinde kötü bir düşünce yoktur… Ya diğerleri…
Evet ya diğerleri! Çok nadir sporun içinden gelen o ortamları yaşamış senelerce ekmek parasını bu işten kazanmış kişiler. Tek istediğim bu camiadan olmayan kişilerin ellerini dillerini bu tür yorumlardan çekmeleri. İşi bilmeden işe gitmeyelim…
Eğer bir işi yapıyorsan o işte tecrübeli olacaksın. O işin eksperi olacaksın. Zamanında o ortamlardan geçmiş olacaksın. Her şey o kadar kolay değil yani. Ama bu ülkede o kadar kolay oluyor işte. Aslında biraz derin düşünürsek onlara da hak vermemek elde değil. Bu ülkede herkes her işi yapıyor nede olsa.
Bazı anlar vardır, sadece o an yakalanır. Bazı anlar vardır, sanki son ihtimalmiş gibidir. Bazı anlar vardır ki yaşamla ölüm arasında ki incecik çizgi kadar keskin ve kararını verirken sanki yıllarca düşünmek istersin ki işte o mümkün değildir. Böyle bir an yaşadınız mı hiç?
İnsanlar hep küçükken bir an önce büyümek isterken büyüdüğün zamanda belli yaşlara belli anılara o zamanlara dönmek ister. Mutluklar hep bizi geri çağırır. Mutlu olduğum anlarda keyfini sürerken keşke yaşadığın mutluluğun nasıl elde ettiğini unutmasak olmaz mı? Bir düşünün bizler hep musibetlerden ders almaya çalışırız. Bende bir de mutlulukları yakalarken neler yaptığımızı şu gönlümüze aklımıza fikrimize kaydetsek. Bir de bunlardan ders çıkarsak tecrübe görsek mutlulukları.
O kadar çok örnek verilir ki bu şaşırır insan. Güzel bir yemeği nasıl yediğinden tutun da çok güzel bir evlilikten devam edin ve sanki o senenin şampiyonluğundan ders çıkarın.
Benim işim spor. Yani bu durum benim camiam içinde geçerli. Sporcusundan antrenörüne, malzemecisinden kulüp masörüne, hatta hatta taraftarından başkanına kadar herkes kötü şeylerden olduğu kadar güzel şeylerden ders çıkarması lazım. Siz hiç duydunuz mu işittiniz mi bilmiyorum ama ben bir iki tane hatırlıyorum. Şampiyon olan bir takım hiç antrenörünü değiştirirdi mi? Ben söyleyeyim mi size bence hatırlamıyorsunuzdur bile. Çünkü galip gelen takım hep iyi oynamıştır. Şampiyon olan takımın hocası başarılıdır. Koca bir saçmalıktan ileri değil bu düşünceler.
Hedefler her zaman büyük olmalı. İyi olan her şey başarılı olabilir. Ama büyük zaferler için elindekinin en iyisi gelmesi gerekir. Eskiler hep der ya yenen takım her zaman haklıdır. Onlar halt etmiş. Bazı şeyler sosyal hayatta da aynıdır sporda da. Bizim camiamızda her şey çok güzel giderken kimse geri plana çekilmez. Hep en ön saftadır. Ama bir bakarsın işler kötü gider bir bakarsın en önde gidenler arkada bile değildirler.
Kadir hocamdan örnekler vereyim. Geçen sene büyük maçlarda ki çıkardığı her kadroyu inceleyin. Ne kadar büyük maç olursa olsun bir takımın o an ihtiyacı olan ya da kötünün iyisi bir skor almak için sahaya çıkar. Her hoca oturur düşünür nereye ne yapmam lazım diye. Elindeki iyi oyuncudan bile feragat etmelisin yeri gelip çünkü en iyisini istemeli bir insan. Olmuyorsa elindeki ile devam etmeli. Bana göre Kadir hocam sezon içindeki tüm maçlarda elinden gelenin en iyisini yaptı diyebilirim.
İşin özü bir önceki sene şampiyon olabilecek bir kadron olsa bile daha iyisi için çalışacaksın. Elindekinin en iyisini çok daha iyisi ile değiştireceksin. İyi diye elinde tutmayacaksın. İyiye de kolaylık göstereceksin ama. Teşekkür edeceksin. Öğle bir an yakalayacaksın ki bir ömürlük sanacaksın ama her sene ömrüne ömür katacaksın. İşte başarıyı o an yakasından sıkı sıkı tutmuşsundur. Zaten sen istesen de o yaka senin ellerini bırakmaz.
HAYATTA BAZI ŞEYLERİ SON İHTİMALİN GİBİ DÜŞÜN. DÜŞÜN Kİ KARARINI VERİRKEN HEM MUTLUKLARDAN HEM DE MUSUBETLERDEN DERS ALARAK ÇIKAR…