Kültür Merkezi ve yeri ile ilgili geçmişteki gelişmeleri özetleyen Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, Emniyet Müdürlüğüne yerin tahsis süreci hakkında da görüşlerini aktardı.
IŞIKLAR: BELEDİYELER KENT RANTINDAN PAY ALMALI
Hürhaber'e gelişmeleri değerlendiren Işıklar şöyle konuştu: Kültür Merkezi tahsis süreciyle ilgili yaptığımız çalışmaları özetlemek istiyorum. Göreve başladığımızda bir tahsis yapılmıştı. Tahsisin yanı sıra; Kültür Merkezinin arkasında Öztekler firmasının talebi üzerine yaklaşık 20 dönümlük arazinin plan tadilatı söz konusuydu. Bu ayrıca tartışılabilir bir konu, bir tadilat yapıldığında illaki bir bağış yapılması veya bir şey karşılığında olması doğru da etik de değil. Ama bizde genel bir teamül vardır. Bunu yapan arkadaşları da ben Silivri'nin menfaatleri olması açısından yanlış bulmuyorum. Kent rantlarının kamuya dönüşü konusunda kanuni bir düzenleme yok.
Zaten sorun da bu. Türkiye'nin içinde bulunduğu açmazlardan biri. Kent rantları yaratırken birilerine orantısız biçimde kent rantı dağıtmanın karşılığını bunlar ödemeli. Hatta belediyeler kent rantlarından pay alsın. Türkiye Belediyeler Birliğinin Büyükşehir Belediye Başkanımızın da bu konuda bir kanun düzenleme teklifi var. Bir plan tadilatı yapılıyor. Orada bir değer artışı sağlanıyor. O değer artışından kamuya düzenli, yasal olarak bir oran konsa aslında bunları konuşmuyor olacaktık. Böyle bir şey olmadığı için şu söyleniyor; ‘Siz bu rantı elde ediyorsunuz o zaman kamuya da bir katkınız olsun.'
“İMZALANAN PROTOKOL MECLİSTEN GEÇEN DEĞİL”
7 sene önce bu konuda defalarca basın toplantısı yaptık. Çok da tartışıldı. Bir protokol yapılmış. Doğaldır çünkü bağış esasına dayalı. Karşılıksız bağış yapacak. Karşılıksız bağışlarda meclis kararına gerek olmamasına rağmen burada bir meclis kararı alınmış. Meclis kararında da çok net plan tadilatıyla ilişkilendirilmemesine rağmen onunla birlikte yapıldığı için yaptırım maddeleri de konulmuş. Ne zaman başlayacağı ve biteceği belirlenmiş. Bu protokol meclisten geçmiş fakat o firma bunu imzalamamış. Sonra değişiklik yapılmış.
O dönemin belediye başkanı arkadaşımız bir derkenar yapmış yanına o müeyyide olan maddeleri kaldırmış. Şirkette o müeyyidesiz olan protokolü imzalamış. Müeyyidesi olmayan bir protokol için “Yapın” demek ancak rica olurdu. Biz de öyle yaptık. Üç belediye başkanı beraber toplandık. Kendilerine durumu anlattım. Aslında meclisten geçenin geçerli olduğunu söyledim. Öztekler'e ‘Kültür Merkezini yapamazsanız bize arsa bağışlayın” dedim. “Ekonomik sıkıntıdayız, 2 yıl sonra başlarız 3 yılda bitiririz” dediler. ‘Bu çok gerçekçi değil, kabul edemem' dedim. Yer vermeyi de kabul etmediler. Bize en son geri döndüklerinde “Siz sözümüze güvenin biz bunu yaparız” denildi.
Plan tadilatını geri çağırma diye bir husus var. Büyükşehir'e yazı yazdım. O plan tadilatının iptalini istedim. Çünkü karşılığında bir şey getirilmemiş. Bu işin olmamasında en önemli etken hukuki bir süreç başlatabilecekken yaptırım ortadan kalktığı ve öyle bir müeyyide olmadığı için onlara karşı hiçbir hukuki yaptırım şansı yoktu elimizde. Hatta bu fırsatı kaçırmış olduk.
“TEMELLERİ ATTIĞIMIZ ESNADA, BAŞLAMADIĞIMIZÖNE SÜRÜLEREK, TAHSİS İPTAL EDİLDİ”
Kültür Merkeziyle ilgili yerin tahsisi yapılmış. Yerin tahsisi yapıldıktan sonra grobetonunu (inşaata başlarken atılan beton) biz yaptık ve Kültür Merkezine hala konuşulan, İstanbul'da mimari dergilere girecek bir proje de hazırlattık.
Güzel bir proje oldu. Onun projesini de biz finanse ettik, yaptırdık, temelini atıyoruz başlayacağız tahsisimiz iptal edildi. Ki tahsis iptal şartlarında ‘2 yıl içinde başlanmazsa…' şeklinde ibare var. İnşaata başlamıştık, fotoğrafladık. Başlanmadığı gerekçe gösterildi.
“SATTIĞIMIZDAN, DAHA ÇOK YER ALMIŞIZ”
Biz bu tahsis yapılmadan önce Kültür Merkezi E-5'e cephe olsun diye önündeki yerlere 1 Milyon liraya yakın kamulaştırma bedeli ödedik.
“Belediye yer sattı” deniyor. Sattığımızdan, değer olarak, benim dönemimde daha çok yer almışız. Metrekare olarak değil ama değer olarak daha değerli yer almışız. Kültür Merkezinin yola önünü açalım diye 1 Milyon lira para vermiş kamulaştırma yapmışız.
İnşaatına başlamaya niyetim olmasa o kamulaştırmayı orada yapar mıyım? Bizim bütün hazırlıklarımız buna göreydi tahsis iptali yazısı gelince şok olduk.
Kültür Merkezine tahsis edilen yer 1/5000'lik planda hizmet alanı.
Şu anda yerin Emniyete tahsisi yapıldı. Polemik konusu olsun diye söylemiyorum; buradaki Kültür Merkezi yerini Emniyete tahsis için uğraşan bir arkadaşımız var. O arkadaşımın ismini polemik konusu yapar da uzarsa kamuoyuyla paylaşırım. Hani ben hep söylüyorum; sobanın arkasında durur, miyav miyav der. Bunun adı nedir? Bu arkadaşımız belli aslında. O kendini biliyor. Sırf bizi başarısız göstermek için ve Kültür Merkezi yapılmasın diye bizim bu yeri Emniyete tahsis etmek için uğraştı.
“EMNİYETE YER TAHSİS ETTİK O YERDEN İMTİNA EDERSE DİYE BAŞKA YER ÇALIŞMASI YAPIYORUZ”
Bundan sanki Emniyete yer tahsisine karşıymışız gibi bir algı oluşmasın çünkü yer tahsis ettik. Emniyete BEDAŞ'ın yanındaki yeri tahsis ettik. Yol kenarı, ulaşılabilir, dört dönüme yakın bir yer. Fakat şunu kabul ediyorum; daha büyük bir yer olmalı. Otopark şart çünkü. Geleceği düşünmek zorundayız. Emniyet binası BEDAŞ'ın yanındaki yere yapılsa eminim yapıldıktan 2 yıl sonra yetersiz kalacak. Kamuda böyle bir öngörüsüzlük var. İşte Adliyede ek bina ihtiyacı çıktı. Emniyete yer tahsis ettik ama Emniyet o yerden imtina ederse diye de başka yer çalışması yapıyoruz. Yaptık da. Şehrimizin büyüyen tarafı D 100 Karayolunun üstünde çok daha geniş yer bulmak mümkün.
Kültür Merkezi için tahsis ettiğimiz yerin Emniyet binası olarak düşünülmesi de yapılması da bana göre çok doğru değil. Kültür Merkezi projesi için daha uygun çünkü orası şehir içinde. Emniyet oraya yapılırsa çok daha sıkışık bir trafiğe sebebiyet verecek. Emniyet için güvenlik açısından daha uygun bir yer tercih edilebilir. Emniyet binası yapımına iki yıl içinde başlamazsa onun da tahsisi iptal edilir. 1/5000'lik planların önümüzdeki ay İBB meclisine gelme ihtimali var. Burası belediye hizmet alanı olarak işlenirse biz Emniyete başka bir yer vererek takas yapmış olacağız. Emniyete mutlaka yer yapılmalı.
"4750 METREKARE KÜLTÜR MERKEZİ OLUYOR, 3360 METRE KAREMEZBAHA MI OLUYOR?”
Kültür Merkezi konusuna da ayrıca girmek istiyorum. Kültür Merkezinden anladığımız nedir? Bizim projemiz 40 bin metrekare. Bizden önceki dönemde yapılan proje 4750 metre oturumlu, toplam inşaat 5 bin metrekare. 5 bin metrekare Kültür Merkezi yapılacak diye yola çıkılmış 4750 metre kare Öztekler'le yapılan Kültür Merkezinin toplam büyüklüğü. Buna Kültür Merkezi diyoruz! Çarşı Meydanında yaklaşık 840 metreden, 4 tane yer var. 4 tane 840 metreden 3360 metre karede ben burada yapıyorum. 4750 metre kare Kültür Merkezi oluyor, 3360 metre kare ne oluyor? Mezbaha mı diye sordum arkadaşlara. Ben yapıyorum zaten Kültür Merkezini.
“SADECE BİNALAR YAPIP ÜZERİNE BİR ŞEYLER YAZMAK DEĞİL İÇİNİ DOLDURMAK, RUH KATMAK ÖNEMLİ”
Silivri'de Kültür Merkezi projesini 40 bin metrekareye çıkardım. İçinde orkestra çukuru, bin kişilik salonu olan bir Kültür Merkezinden bahsediyorum. Ama bu Kültür Merkezini daha çok bir prestij salonu olduğu için tercih ediyoruz. Kültür Merkezi sadece salondan ibaret değildir. Onun derslikleri, atölyeleri, sergi ve idare alanlarıyla çok büyük bir kompleks. Bakırköy Belediyesi toplamda 10 bin metrekare bir Kültür Merkezi yaptı. 500 çalışanı var. Silivri bu kadar sayıyı kaldıracak kapasitede mi? Ben Silvia Kültür Merkezine gelen insan sayısını biliyorum.
Ücretsiz 22 tane kursumuz var. Mahalle Evlerine geleni biliyorum. Göreve başladığımda Sanat ve Diyalog Evini 60 kişiyle teslim aldım. 4 bin'e kadar çıkardık. Her şeyi ücretsiz, nefis çalışma atmosferlerini sağlamamıza rağmen 200 bin'lik Silivri'de %2 civarında bir talep Kültür Merkezinde yoğunlaşmış. İlk hedefim bunu %10'a çıkarmak. 20 bin kişi Kültür Merkeziyle ilişkilenmeli. Kurslar almalı, kurslar vermeli işte o zaman 40 bin metrekarelik inşaatı doldururuz. Sadece binalar yapıp üzerine bir şeyler yazmak önemli değil. İçini doldurmak, içine ruh katmak önemli.
Farklı konseptli, büyük salonlar yapmayı düşünüyorum ama adı Kültür Merkezi olmayabilir. Kongre turizminin de önünü açacak şekilde bin kişilik toplantı salonunu bir merkez haline getirebiliriz. Ama Kültür Merkezi dediğimiz yerler artık dünyadaki bilinen şekilleriyle değil ya da bizim buradaki arkadaşlarımızın anladığı şekilde değil. Kültür Merkezlerini city home (şehir evi ) tanımına uygun olarak şehir ve mümkünse tarihi dokular içerisinde, çok merkezli, yürüyüş mesafesinde, halkın günlük yaşamının içine sokarak tarih bilincinin oluşmasını sağlayan bir anlayışa dönüştürmüşler. Kültürel kompleksleri kurma ve koruma anlamında binalaştırıp fizik anlamında itibar kazandırmalıyız. Altına iki de dükkan koyalım kira alalım mantığıyla yapılan cem evleri, camiler, kültür merkezleri rezil bir anlayışa dönüşüyor. Silivri Meydanında dört tane 3500 metrekare, bodrumları da sayarsak yaklaşık 4 bin metrekare toplamında onların yapmayı düşündüğü Kültür Merkezi alan metrekaresi kadar Kültür Merkezi yapıyoruz. İçleri rahat olsun. Oraya bundan sonra Kültür Merkezi adını koyarak bu tartışmaya son veriyorum.
“NEW CENTER'IN ÜSTÜNÜ MEYDAN OLARAK İŞLEYECEĞİZ”
Kültür Sokağının ilk salonu açıldığında, “Ya buradan ne olur?” diyeni hatırlıyorum. “Göçmen çocuk postaneyi ve pastaneyi yıkarak gidiyor Yunanlılar gibi” diye bir laf duymuştum.
4 tane olacak. Çok yakında tebligatları yapılacak. New Center'ın plan sürecinden dolayı kamu yararı anlamında bir meydan olarak işletmek için beklediğimizden dolayı kamulaştırma gecikti yoksa New Center'ın kamulaştırma işlemlerini başlatmıştık. Kamu yararı kararı almamız gerekiyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Bey'in, ilgili planlama bölümlerinin bilgileri var. Orasının belediye hizmet alanı olarak plana işlememiz lazım ondan sonra kamulaştırma için mahkemeye gitmemiz gerekiyor. Eğer planda kamu yararı taşıyan bir alan değilse orası mahkeme kamulaştırmayı bozuyor. Tıpkı Aziz Nektarios'un evinde olduğu gibi. Aynı süreci beklediğimizden dolayı kamu yararı kararı alınması için plan değişikliği şartı var. Yani planda New Center'ın üstünü meydan olarak işleyeceğiz, tapudan da düşüreceğiz. Bir tanesi bir santim yüksekte bir şey yapamayacak. Meydan kalsın orası. Onun içindir benim ısrarım ve iddiam.
Atatürk Heykelinin bulunduğu yerde de öyle. Liman Başkanlığı, Kılçık, Silivrispor, Öğretmenevi meydan olarak işlensin, tapudan da düşürelim, orada hiçbir şey yapılmasın.
New Center'ın orada da 180 araçlık otopark var. Saklıbahçe'nin orada 4,5 dönümde 3 kat indiğiniz zaman Kaymakamlığın arkası New Center'ın kullanılabilir hale getirilmesi, eski hamamın arkasına da otopark yapılması halinde bir aksın içinde 2500'e yakın araçlık otopark ihtiyacımızı karşılayacak alan oluşturmuş oluyoruz. Bu otoparkların iki tanesi, aksi bir durum olmazsa, bizim zamanımızda bir yıl içerisinde bitecek.
“YAPSIN O OTOPARK RESMİNİ İNDİRİP ONUN RESMİNİ ASACAĞIM”
Çarşı Meydanındaki otoparkın yapımı 8 ay. Herkesin gözü önünde cereyan ediyor. İlçe Başkanı diyor ki, “Oraya tabelayı astınız, fotoğraf soldu bari fotoğrafı yenileyin.” Bu söyleyen iktidar partisinin ilçe başkanı. Bizim Trakya'da bir laf vardır “Olmazsa kına yakın” derler. E şimdi kına mı yakacaksın arkadaşım? Ne iş yapar iktidar partisi meclis üyesi? “Engeli varsa ben yaptırayım” dersin. O yapılamadı diye zil takıp oynayacak. Yapılmamasının sebebi belli prosedürden. Sen iktidar partisisin aş onu “Ben yaptırdım” de. Yapsın o otopark resmini indirip onun resmini asacağım oraya. 6 ayda bir resmi güncelleriz.
“SİLİVRİ'NİN KÜLTÜR MERKEZİ VAR HEM DE TARİHİ OLARAK”
Kültür Merkezi konusunda anlayış farkı var. Aynı şeyi düşünmüyoruz. Aynı gözle bakmıyoruz. Medeniyetler insan varlığının olduğu her yerde hafızası ve tarihi üstünde gelişmiştir. Şehrin merkezinde 4 bin metrekareye yakın müzesi, tiyatrosu, nikah ve toplantı salonlarıyla bir Kültür Merkezi oluşturmuş olmamıza rağmen hala kafada çok katlı ve üstünde Kültür Merkezi tabelası olan bir yer var. Merak etmesin buraya ilk fırsatta Kültür Merkezi diye tabela asacağım. Bu tartışmada bitsin. Silivri'nin Kültür Merkezi var hem de tarihi olarak var. 400 yıllık binaları restore ettik.
“BU İKİYÜZLÜLÜĞÜ BIRAKALIM”
Ben bu paniği anlıyorum. Ben bunları yapmasaydım da söyleselerdi keyifli olurdu ama maalesef o zevki onlara tattırmayacağım. Geçmiş dönemde Silivri, Ankara, İstanbul üç yerde iktidar partisiyken siz bunu yapamayacaksınız ben burada can hıraş beş senedir bütün prosedürleriyle uğraşıyorum. Uzaktan kollarını bağlamış, yaptırmamak için yukarıya telefonlar açıp bizim Kültür Merkezi yerimizi kimsenin haberi ve öyle bir talep bile yokken Emniyete tahsis için uğraşacaksın, sonra geleceksin “Buraya Kültür Merkezi niye yapılmadı?” diyeceksin. Bu ikiyüzlülüğü bırakalım, çok çirkin bir şey. Siyaset hizmet işidir. Hizmette yarışmadır, proje üretmedir.
“ŞEHİRLER NE KADAR İNSANLAR İÇİNSE İNSANLAR DA ŞEHİRLER İÇİN”
7 senelik dönemde ben ve arkadaşlarımın Silivri'ye vizyon kattık. Bundan önce Silivri için, “Silivri'nin kimliği yok” denirdi. Şimdi öyle bir dert yok. Belediyeciliği insan unsuruyla tanıyıp, dünyadaki formasyonuna uygun bir dönüşüm var. Bunu anlamak lazım. Bu bir bakış açısı ve algılama meselesi. Sadece belediyeciliği anlamakla da ilgili değil dünyaya bakış açısı, içinde bulunduğun siyasi anlayış, yönetim biçimi, insanlara bakış açısıdır. Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmazmış. Hizmet etme derdiniz yoksa şehri yağmalayıp rant etmek ve paylaşmak gibi bir önceliğiniz varsa Danamandıra'daki caminin ihtiyacını, tarihi binayı düşünmezsiniz. Onun için bizim bakışımız başka. Şehirler ne kadar insanlar içinse insanlar da şehirler için. Verdikçe özgür, sevdikçe mutlu, sokakta barış içinde gezebilen, kent geçmişiyle barışarak, tarihi hafızasını geleceğe taşıma konusundaki insanlara bir misyon yükleyerek işimizi yapıyoruz.
“FATİH MAHALLESİNDE TARİHİ KALEİÇİ PROJESİNE BAŞLIYORUZ”
Silivri'de Fatih Mahallesinde Tarihi Kaleiçi projesine başlıyoruz. İSKİ çalışmaları bitiyor. Birkaç ay içerisinde de o süreci başlatmış olacağız. Projeyi bütün Kale Mahallesi sakinleriyle konuşarak yapacağız. Kültür Merkeziyle de aynı. 4 binamızın kabaları Kurban Bayramına kadar bitmiş olacak. Bu yılın sonunda bir Etnografya Müzesi, iki tane salonumuz, bir tiyatro binamız olacak. Hatta üçüncü binayı yerel tiyatroların kullanabileceği düzenekte yapacağız. Yani iki tane tiyatro binamız olacak. Onların daha önce yapmayı düşündüğü Kültür Merkezi alanıyla aynı. Çok daha anlamlı. Silivri'nin tarihine ve genel karakteristik yapısına yakışan binaları tamamlamış olacağız. Buradaki tartışma çok lüzumsuz. Bunu konuşmak bile zamanı boşa harcamak demek. Bu konuda teftiş de geçirdik, kontrol de yapıldı.
Yapmayanlar vicdanıyla baş başa kalsınlar. Kimseyi suçlamak anlamında söylemiyorum; belediyeciliğin farklı, yeni bir anlayışla yorumlanması gerektiğini, 7 senedir sosyal belediyeciliğin nasıl olması gerektiği konusunda Silivri Türkiye'de tanınan ve duyulan, duyuldukça da ilgi uyandıran örnekler veriyor. Bazı arkadaşların bunları anlamadığına üzülüyorum. Özcan Işıklar'ı düşmanlaştırarak yok edemezsiniz. Benim düşüncelerim ilk defa benim keşfettiğim şeyler değil. Sıradan bir vatandaş olsanız belediyeden ne beklersiniz? Akbank'ın muhteşem bir reklamı var; “Bir ülke sadece ekonomisiyle değil; kültürüyle, sanatıyla, eğitimiyle de zenginleşir” diyor. O reklamı yapanı tebrik ediyorum. Türkiye'yi çok iyi anlatmış. Biat eden bir kültüre dönüşüyoruz. Ortadoğu'nun gelini dediğimiz Elmira'da IŞİD'in tarihi yerleri yok etmesinin amacı ne? Tarihi yok etmek insanları teslim almaktır. Belediyecilik artık tarihi hafızayı yaşatarak, mekansallaştırarak ve o mekanın içine de kültürü ve sanatı yerleştirerek gerçekleşmeli. Türkiye'nin içinde bulunduğu bu sarmaldan ancak bu şekilde çıkabiliriz. Silivri merkezinde bizim yaptığımız iş de bu.
“BELEDİYECİLİK YENİDENKONUMLANIYOR”
Bazı arkadaşların bu kadar sığ, paracı, metalik, çıkarcı bakışı bana göre çok çirkin. Belediyelerin yeniden konumlandığını dünyada görüyorum. İlçemizde de yeni bir durum yaşıyoruz. Buna alışacak arkadaşlar. Yapılanlar Silivri'yi gerçekten ileriye taşıyan işler. Eleştirileri anlıyorum ama bunu yaparken komik duruma düşmeyelim lütfen.
“GELİN EL ELE TUTUŞUP HİZMET VERELİM”
Biz Silivri'yi koruma konusunda halkımızı ikna ettik. Halk tarafından seçilmiş biri olarak şunu söyleyebilirim; insanımız kıymet biliyor. Gelin el ele tutuşup hizmet verelim. Siz iktidarın ben yerelin gücünü kullanayım. Olmadı diye sevinmek çok ilkel ve siyasetin amacı dışında bir duygu. Arkadaşların yol açmak adına somut adımlarını bekliyorum.”