Bir hafta önce arkadaşımın yeğeninin gelişme raporuna denk geldim (ki bu 4-6 yaşında bir çocuğun anaokulu karnesi). Rapor; öğretmenin çocuğun var olan durumu ve geleceğine yönelik tespitlerini içeriyor. Tabi çocuğu çözümlerken aileye ait ipuçları da olduğu gibi açığa çıkıyor. Tespitler o kadar doğru ve yerindeydi ki, ben Antalya'da ki bu kreşe teşekkür maili yazarken buldum kendimi.
Peki, bu karnede neler vardı?
Karnede; motor gelişim, bilişsel gelişim, dil gelişimi, duygusal gelişim, kişisel bakım becerilerine kadar birçok başlık altında çocuğa ait bilgiler mevcut olup, karne çocuğun geleceği için de ipuçları barındırıyordu. Burada çocuğun kas siteminden tutun, bedensel devinimine, tırmanmadan, çizimlere, basit şekilleri yapıştırmaya, malzemeleri kullanma kabiliyetlerine, odaklanmaya, gözlem yapabilmeye, nesneleri çeşitli özelliklerine göre eşleştirmeye, sıralamaya, sınıflandırmaya, somut kavramları algılamaya, kelimeleri doğru kullanmaya, sözcük sayısındaki fazlalıkları anlayabilmeye, kendini ifade etmeye, anlamlı cümleler kurabilmeye, şarkı, şiir, tekerleme parmak oyunlarını kısa sürede öğrenebilmeye, İletişim kurabilmeye, etkinliklere katılabilmeye, özgüven, sorumluluk alabilmeye, kendini rahatlıkla ifade edebilmeye, grup çalışmalarına katılabilmeye yönelik değerlendirmeler yapılmış.
İçsel denetime sahip olmaya, temizlik tuvalet gereksinimlerini yapabilmeye, temizlik malzemelerini düzgün kullanabilmeye, sınıftaki araç ve gereçleri toplamaya, yemek yeme kurallarına uymaya, problem çözme becerisine, kendi kendine giyinip soyunabilmeye kadar pek çok konuda becerileri değerlendiriliyordu. Düşünün ki bunları başarabilen 4-6 yaş gurubu çocuklar. Peki 4-6 yaşında iken bu kadar sağlıklı olan bu çocuklar daha sonra ne yaşıyor veya yaşatılıyor da ilkokula gelince bu becerilerin hepsini olmasa da çoğunu yitirerek hayatlarına devam ediyorlar?
Bence bariz; yarış atlarına dönüştürülüyorlar...
Günümüzde ilkokul ile beraber ebeveynlerin yarışı başlıyor. Düşünebiliyor musunuz bu bahsettiğimiz tüm özelliklerin devamını sağlamak pekiştirmek yerine, sırf çocuğu başarılı görünsün, iyi notlar alsın diye çocuğun tüm ödev ve sorumlulukları ebeveynler tarafından yapılmakta.
Nasıl oluyor da onların yarışı başlıyor, ödevler çocukların, notlar ebeveynlerin? Sonrasında da sosyal medyanın tüm ağlarında (whatsapptan tutun da instagrama kadar) takdirname belgelerine sahip başarılı çocuklara ait belki gönüllü belki gönülsüz ebeveynlerinin paylaşımları ile karşılaşıyoruz. Kendini, kendilerini gerçekleştirememiş ebeveynlerin çocukları üzerinden tatmin olmaya çalışmaları ile dolu paylaşımlar.
Peki, bu kadar başarılı yüksek notlu çocukların neden uluslararası başarıları yok? Bu ailelerin yıllardır övündükleri bu yüksek notlu çocukların başarıları nedir, nerededir kent için, aile için, ülke için, gelecek yarınlar için?
Sevgili ebeveynler; çocuklar bizim geleceğe attığımız imzalardır değil mi? Öyleyse yüksek notlu, takdirler, teşekkür alan çocuklar büyütme hırsından vazgeçin. Kaliteli, özgür düşünebilen, fikri hür, vicdani hür, yurdunu milletini seven, sorumluluk edinmekten korkmayan, işi hallolsun diye boyun eğmeyen, doğrularına sıkı sıkı sarılan ama başkalarının doğrularına saygı duyan bireyler yetiştirmeye uğraşın. Bırakın onlar imzalarını yaşadıkları çağa kendileri atsınlar. Sizin başarınız yetiştirdiğiniz başarılı gençler olsun.
Onların başarıları değil, kendileridir sizin imzanız.