Yazar Pınar Altuntaş

Gerçek dostluk nerede saklıdır?

Dostluk, insan ruhunun en derin kıvrımlarında yankı bulan, hayatın solgun ve karanlık anlarına ışık tutan bir bağdır. Bir çiçeğin toprağa tutunuşu gibi, insan da dostlarına tutunur, onlarla kök salar. Ancak tıpkı bir çiçeğin zamanla solabileceği gibi, bu bağ da bazen zayıflar, yerini sessiz bir boşluğa bırakır. Gerçek dostluk, yalnızca şen kahkahaların yankılandığı anlardan ibaret değildir; acının en derin kuyusunda bile bir elin sizi yukarı çekebilmesidir. Günümüzde bu saf hal, giderek daha az rastlanır bir hazineye dönüşmektedir.

Zaman, insanlar arasında görünmez bir mesafe yaratır. Birlikte geçirilen o kıymetli saatler, eskiyen bir fotoğraf gibi hafifçe soluklaşır. İnsanlar yeni yollar çizerken, kimi dostluklar o yolların kıvrımlarında kaybolur. Geriye, özlemi yürekte saklı bir sessizlik kalır. Modern çağın hızlı temposu, dostlukları da bu hıza yenik düşürür. Bir zamanlar paylaşılan samimiyet, mesafeli tebessümlere, yüzeysel sohbetlere dönüşür. İnsanların kendi meşguliyetleri arasında kaybolması, eski dostlukların sıcaklığını unutturur. Bu eksiklik, yalnızca bireysel bir kayıp olmaktan çıkıp toplumsal bir yalnızlığa dönüşebilir.

Gerçek dostluk, basit bir tesadüf ya da ortak ilgiyle filizlenmez; bir insanın diğerine duyduğu en derin güvenle büyür. Güven, anlayış ve sadakatle beslenen bu bağ, karşılıklı emeğin yansımasıdır. Ne yazık ki, bazı ilişkilerde bu denge bozulur. Bir taraf tüm çabasını ortaya koyarken, diğer taraf bu çabayı görmezden gelebilir. Böyle durumlarda dostluk, tek taraflı bir ilişkiye dönüşür ve bu dengesizlik, kalplerde derin izler bırakır.

Dostluk, yalnızca birine destek olmak değil, aynı zamanda kendi içsel yolculuğunda bir ayna bulmaktır. İnsan, dostlarının eksikliğini hissettiğinde, bu eksiklik bazen başkalarından çok kendi iç dünyasındaki boşluktan kaynaklanır. Başkalarına verilen değer, önce kendine duyulan güvenle şekillenir. Kendisiyle barışık olmayan, kendine güvenmeyen bir insan, başkalarıyla güçlü bir bağ kurmakta zorlanabilir.

Belki de dostluk, bir arayışın, bir kavuşmanın adıdır. İnsan dostlarını kaybettiğini düşündüğünde, aslında kendisiyle olan bağını arıyor olabilir. Gerçek dostluklar, her ne kadar zaman zaman yitirilse de, insanın içsel huzurunu bulmasıyla yeniden filizlenebilir. Bu filiz, kimi zaman bir eski dostun dönüşüyle büyür; kimi zamansa yeni bir dostluğun ilk kıvılcımıyla. Her iki durumda da dostluğun özü değişmez: Birlikte büyümek, birlikte güçlenmek ve insan olmanın yalnızlığını paylaşılan bir hikâyeye dönüştürmek.

Gerçek dostluk nerede saklıdır? Belki bir hatıranın tozlu köşelerinde, belki de henüz adım atılmamış bir yolun başlangıcında. Her dostluk, insanın kendisini tanıma yolculuğunun bir durağıdır.

YORUM YAP