Herkesin dilinden düşmeyen şu cümle var ya; hani gardırop tepeleme giysi doludur ve siz şu cümleyi kurarsınız: “Giyecek hiç bir şeyim yok”
İşte bu cümlenin nedenini galiba yakaladım.
Nasıl mı?
Haydi yazıya buyurun...
Geçen eşim Özlem ile alış verişe çıktık.
Mevsimsel bir iki parça giysi almak için.
Bilinen bir iki AVM'den başladık.
Aklınıza gelecek tüm markaları ve üzerine farklı üç dört AVM'yi ziyaret ettik.
Gezdik, gezdik, gezdik, o stant sizin bu stant bizim, o ürün sizin, bu ürün bizim baktık baktık baktık ve bilin bakalım aldık mı?
Alamadık.
Vallahi de, billahi de alamadık.
Hayır bir ara parası neyse vereceğim noktasına kadar ulaştım, ama yine de alamadık.
Şaka gibi.
Onca ürün, onca model, onca renk vs.
Yok yok yok.
Adam gibi giyilecek bir tane ürün yok.
Sonra insanların AVM'deki telaşlarını gördüm.
Ellerinde bir iki poşet, bir o mağazaya bir bu mağazaya koşuşturmaları.
Hepsinde bir telaş.
Alış veriş telaşı.
Dedim ki arkadaş bu kadar insan saatlerdir gezip güzel ama pahalı dahi demediğim ürünleri neden bitecekmiş gibi alır.
Alış veriş kimine göre ihtiyaç gidermek olsa da bakıyorum toplumun önemli bir kesimi için ihtiyaçtan öte sanki bir terapi.
Hele belli bir kesim var ki tamamen hastalık düzeyinde, şaka değil tedavi gerektirecek noktada.
Yoksa bu kadar kötü ürünü almak için gerçekten ya çöpe atacak paran olmalı ya da ne diyeyim başka bir şey.
Sonra mı?
“Giyecek hiç bir şeyim yok...”
Çünkü o ürünü gerçekten zevki ile fikri ile almıyor.
Sadece almak için, o an belki de kendini tatmin için alıyor.
Aslında belki de hiç giyemeyeceği, mantıklı düşünse hiç bir kombinine uymayan bir ürünü o an ki ruh hali ile belki de hiç denemeden alıyor.
Sonuç, evler on binlerce liralık gereksiz tekstil ürünleri ile dolu, bir çoğu belki yılda bir veya iki kere yerinden çıkartılıyor.
Ve bu yaklaşım maddi olarak da büyük bir kaybı beraberinde getiriyor.
Evet, tüketim toplumu olmamız için kapitalist düzen her şeyi yaptı.
Hepimiz belli dönemlerde buna kandık.
Ancak bence daha da vahim olan bilinçsiz, kötü bir tüketim toplumu olmaya evrilmiş olmak.
Gördüğüm o ki artık markalar için müşteri önemli görünmüyor.
Yaptıkları ürünleri görünce şunu anlıyorum, bunlar ne versek alacak diye düşünüyorlar.
Tasarruf bilincinin kaybolduğu aşikar.
Ancak lütfen paramızı ihtiyaçlarımıza göre değerlendirelim.
Yoksa bu gidişle bir gün hakikaten giyecek bir şeyiniz olmayabilir.