Sevginar Sali

‘Gizli akıntı...’


Pazartesi günkü köşemde AK Parti’nin Pazar günkü temayül yoklamasını değerlendirirken Yetkin Çavdar’ın konuyla ilgili paylaşımına yer verdim. İfade ettiklerinden ziyade ardında yatan nedenlerine bakma huyuma da kendi kendime sitem ettim.
Çavdar bu vesile ile aradı epey uzun bir AK Parti ve Silivri siyaseti sohbeti yaptık. O Silivri’nin yetiştirdiği en iyi, istikballi siyasetçilerden biz malum bu alandaki gelişmeleri takiple yükümlü bir mesleğin temsilcileri…
Enteresan bir adam Yetgin Çavdar…

Siyasette talihsiz diyeceğim, İçişleri Bakanı Danışmanlığı yapacak kadar talihli… 1999’da Fazilet Partisi’nin belediye başkan adayı olarak seçimi üçüncü olarak tamamladı, 2004’te AK Parti’nin adayı olmasına kesin gözüyle bakılırken Hüseyin Turan çıktı yerine, 2009’da Hüseyin Turan ile girilen seçimin kaybedileceği öngörülerine karşı risk alan AK Parti yine Çavdar’ın öngörülerinin aksine hareket etti. 2014’te "aday adayı değilim” diye peşin peşin söyledi. Evet, "aday adayı” değil ama "Aday” pek ala olabilir. Hem de büyük bir zevk ve onur duyarak…
Kader garip bir şekilde onun istediklerini değil, onun yerine seçtikleriyle Çavdar’ı karşı karşıya getirdi.
Mensubu olduğu partinin disiplinini çok iyi biliyor. Buna rağmen bana güvenerek bulunduğu paylaşımlar konusunda bir ayıklamaya giderek saygı göstereceğim. AK Parti hatta Silivri gündemini sarsacak açıklamalar konusunda bencil davranmamın sebebi gazetecilik başarısını, insani ilişkilerin üzerinde tutmam. Bir insan can çekişirken haberini yapmak ve onu hastaneye yetiştirmek arasındaki gazetecinin tercihi gibi… Önceliğim 12 senedir hiç haber olmadı… Bundan sonra ne olur Allah bilir!
***
Temayül yoklamasına ilişkin düşüncelerini özellikle oylama bittikten sonra paylaştığını belirtti Çavdar ve özetle şunları söyledi: "Tek derdim AK Parti’nin Silivri’de seçimi alması. Sözüm dinlensin diye ‘aday adayı’ olmuyorum. Partinin kurucusuyum. Kimse AK Parti’ye inanmazken, hatta Başbakanımız için ‘muhtar bile olamaz’ diyenler bugün akıllarından geçmeyen pozisyonlardayken ben ve o dönemdeki arkadaşlarım vardık. Bugün de AK Parti’nin Silivri’de seçimi kazanacağına inandığım herkesin arkasından giderim. Tek hedefim AK Parti kazansın. Kimseye makam ve koltuk vermek yeri değil bu parti. İyi, güzel ve doğru olanı yapmak gerekir.
Silivri ideolojiyi bir kenara bırakmalı. Kentimiz en çok hizmeti ve yatırımı, gelişimi kazanacağı parti belli. AK Parti olarak bizler de doğru olanı yapacağız, 2009’dan sonra tekrar yanlış yapma lüksümüz yok. Silivri’yi almalıyız.
Temayül yoklamasında partili arkadaşlarımı oy verme işleminde etkilememek için paylaşımımı süreç tamamlandıktan sonra yaptım. Benim Metin Karakaş’la, Hüseyin Turan’la bir davam yok. Bana bir saygısızlıkları yok, insan olarak da severim. Herkesle aram iyidir, kimseyle kötü olmam. ‘Ültimatom gibi’ demişsiniz onu kabul edemem, ‘düşünce paylaşımı’ diyelim ona.”
***
"Başkan adaylığı benden sonra en çok Metin Karakaş’ın hakkı ama…” diye devam eden Çavdar’ın açıklamaları şimdilik sadece beni aydınlatsa yeter diye düşünüyorum… Herkes adına karar verme yetkisini kendimde bulduğum için beni bağışlarsınız umarım.
***
Kendisi bu konuda tek kelam ve imada bulunmadı ama şöyle hissettim ve de düşündüm; Çavdar, AK Parti’de yaşadığı süreçlerde kırıldığı kadar kırdı da (Onun inanmak istediği ‘herkesi severim, sevilirim’ olsa da)… O söylemlerinde nezaketten taviz vermiyor ama yaşadığı, görüp, geçirdiği şeylerin hafife alınacak bir tarafı özellikle şahsı açısından yok. Dışarıdan bakınca ‘Aday olmak istedi olamadı’ diye başkalarının tarif edeceği süreç iki, belki üçüncü kez de yaşanmak üzereyken Çavdar’ın içinde siyasi manada çok kırgınlıklar biriktiğini görmemek için sadece kör değil olup bitenden tümden habersiz olmak gerekiyor.

Yetkin Çavdar’ı
ben AK Parti’nin içinde ‘gizli akıntı’ gibi görüyorum, daha doğrusu algılıyorum...


YORUM YAP