CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun 17 yıl ile yargılandığı davanın Çağlayan Adliyesindeki ilk duruşmasında örgütü kendisini yalnız bırakmadı.
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'na “Cumhurbaşkanına hakaret”, “Türkiye Cumhuriyeti devletini alenen aşağılamak”, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek”, “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret” ve “terör örgütü propagandası yapmak” suçlarından açılan dava dün Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi'nde görülmeye başlandı. Kaftancıoğlu, 37. Ağır Ceza Mahkmesi'nde 17 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Kaftancıoğlu'na destek için CHP İlçe Başkan ve örgüt temsilcilerinin de arasında bulunduğu çok sayıda parti üye ve yöneticileri, STK temsilcileri, sanatçılar Çağlayan Adliyesi önünde buluştu. Adliye önünde yapılan açıklamanın ardından duruşma salonuna geçildi. Kaftancıoğlu'na destek adliye koridorlarına taştı.
GÖÇENGİL: KAFTANCIOĞLU ASLA YALNIZ YÜRÜMEYECEK
CHP Silivri İlçe Başkanı Suna Göçengil de duruşmayı, ilçe yöneticileri, meclis üyeleri ile takip edenler arasında olup, sürece ilişkin “Bu kumpasın karşısında Canan Kaftancıoğlu yalnız değildir. O İstanbul'u savundu İstanbul da onu savunacak! Partililerimiz ile birlikte İstanbul halkı ile beraber İl Başkanımız Canan Kaftancıoğlu'nun duruşmasına katıldık. Duruşma 18 Temmuz'a ertelendi. Türkiye seninle Canan Başkan, yürü üstüne üstüne hukuksuzluğun. Mücadelesi ve kararlılığıyla İstanbul halkının dostu olmuş CHP İl Başkanımız Canan Kaftancıoğlu asla yalnız yürümeyecek. Siyasi gözdağı davaları, kurguya dayalı iddianameler bir gün gelir çöker” mesajlarını verdi.
KAFTANCIOĞLU: BERABER DİRENECEK YİNE BERABER KAZANACAĞIZ
Duruşmadan sonra Kaftancıoğlu sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı ve duygularını şöyle ifade etti: “Soruşturma aşamasından, iddianamenin oluşturulmasına kadar baştan sona hukuksuz bir süreçle karşı karşıyayız. Öncelikle kamuoyunun böylesine bir meseleyle meşgul edilmesinden vicdanen rahatsızlık duyduğumu ifade etmek istiyorum. Hakkımda hazırlanan iddianamedeki suçlamaları asla kabul etmiyorum. Bugün yargılanması gereken yargıya emir ve talimat verenlerdir.
Ben yazdıklarımın ve söylediklerimin bir suç olmadığını tam tersi suç işleyenleri kamuoyu önünde açık, net göstermek ve teşhir etmek olduğunu düşünüyorum. Bunun da asli siyasi ve toplumsal sorumluluğum olduğunu savunuyorum.
Meselenin özü şudur: İstanbul'dan yanan umut ışığı birini rahatsız etti. O biri halktan, sandıktan karşılık bulamadığı için şahsım üzerinden toplumsal muhalefete gözdağı vermek istiyor.
Davaya konu olan suçlamalarla ilgili soruşturma dosyası, il başkanı seçilmemden 2 gün sonra 15 Ocak'ta oluşturuldu. 31 Mart'tan sonra iddianame hazırlandı. 23 Haziran'dan sonra bugün de ilk duruşma gerçekleştirildi.
Herhangi bir hukuki yönü olmasa da tamamen siyasi saiklerle açılmış bir dava da olsa demokrasiye ve hukuka inandığım için tüm hukuki haklarımı sonuna kadar kullanacağım.
Sizlerin şahsım üzerinden demokrasi mücadelesine verdiğiniz destek, Türkiye'de hak ve adalet arayışındaki milyonlar için de bir umut ışığıdır. İşte ben bu yüzden bu mevsime biz mevsimi diyorum. Beraber direnecek yine beraber kazanacağız. Çünkü o kaybetti biz kazandık.”