Tek adamın belirleyiciliği ve parti devleti baskısının Türkiye'yi 16 yılın sonunda çok yorduğunu, gerdiğini ifade eden CHP Silivri İlçe Başkanı Suna Göçengil, Millet İttifakının meclis çoğunluğu ve Muharrem İnce'nin Cumhurbaşkanlığında Türkiye'nin rahat nefes alacağını, toplumun tüm katmanları arasında ayrıcalıksız hakim olacak huzur iklimi ile birlikte refahın da artacağını savundu.
CHP Silivri İlçe Başkanı Suna Göçengil, 24 Haziran'a üç gün kala seçim çalışmaları ve toplumun nabzını Hürhaber okuyucuları için değerlendirdi.
“TAMAM'CI MISINIZ, DEVAM'CI MISINIZ?” SAHNESİ
Sevginar SALİ: İlçe Başkanı seçildiğinizden bu yana senede iki seçime giriyorsunuz neredeyse… Seçim deneyimleriniz kesintisiz sürerken 24 Haziran sürecinde en etkilendiğiniz sahneleri bizimle paylaşır mısınız?
Suna GÖÇENGİL: Seçim kampanyamız başladığı günden itibaren gittiğimiz evlerde bize “Bize ülkenin halini anlatmayın, burada yaşıyor ve olup bitenleri biliyoruz. Bu yönetim şeklinin değişmesi gerektiğini biz zaten yaşayarak gördük. Bizden taraf olan ve olmayan olarak bölündüğümüzü görüyoruz. Biz kararımızı verdik” demeleri çok önemli.
Son günlerde yeni alanlar veya bizi tanımayan arkadaşlara kendimizi daha tanıtmadan direk “Tamam'cı mısınız, Devam'cı mısınız?” sorusu yöneltiliyor. Tamam'cı deyince, “Hoş geldiniz”le karşılanıyoruz.
Gerçekten artık insanların mevcut yönetimden yorulduğunu ve değişim konusunda kararlı olduklarını çok net gördüm.
Net olarak görüşlerini söyleyenlerle birlikte maalesef bir de kendilerini ifade etmeye çekinen, korku ve endişe nedeniyle görüşlerini açıksa söyleyemeyenler var.
Değişim diyenler çok fazla. Onların sesi gür çıkıyor. İstanbul'daki ilçe başkanlarım da bu durumu aynı şekilde ifade etti.
Alan ve evlerde gözlemlediğimiz insanların görüşlerini açıkça ifade etmekten çekinme durumu anket şirketlerinin de işini yaparken çok zorlandıkları bir husus olarak gündemde. Bir kapıyı çaldıklarında “Eşim yok, kabul edemem” diyor kadın seçmen, “Olsun sizin fikrinizi almak istiyoruz” dediklerinde “Ben fikrimi söylemek istemiyorum” yanıtıyla sıklıkla karşılaştıkları ifade ediliyor.
Özellikle Kadın Kollarımızın yaptıkları çalışmalarda bu durumla biz de çok karşılaştık. CHP'den geldiklerini söylediklerinde, komşuları duymasın diye göz işaretleriyle desteklerini ifade ettiklerini öğreniyoruz. Toplumun ne kadar baskı altında olduğunu ve yorulduğunu görüyoruz. Artık toplum kararını vermiş. “Cumhurbaşkanımızın metal yorgunluğunu görüyoruz, bu yüzden de mevcut yönetimin değişmesini destekliyoruz” diyenler çoğunlukta…
“PARTİ DEVLETİNE GİDEN YOL, İTTİFAKLARI OLUŞTURDU”
Sevginar SALİ: Millet İttifakını bize anlatır mısınız, seçmene bu ne ifade etmeli? Bu birliktelik nasıl oluştu, nasıl bir sonuç doğurmalı?
Suna GÖÇENGİL: Aslında bu ittifak, referandum öncesi yapılmak istenen Cumhurbaşkanlığı seçiminde yeni oluşacak olan anayasanın ve yeni yönetimin getirdiği kurallar sayesinde kendiliğinden ortaya çıktı. Yapılmak istenen Başkanlık yönetim şeklinde artık ülke tek adam rejimine doğru, yani bir siyasi devlet, parti devleti anlayışına doğru gidiyordu.
Referandumdan sonra yaşanan süreçte alınan Kanun Hükmünde Kararnamelerle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin provası yapıldı. Halkımız gelecekte olacakları bu sayede daha net gördü ve yaşadı. Bu sürece dur demek zorunda olduklarını tecrübe ederek öğrendiler. Sonuç itibariyle söz konusu ittifaklar oluştu. Bu ittifaklar, öncelikle Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamolluoğlu'nun olağanüstü çabalarıyla gelişti. Bu ülkenin değerlerine sahip çıktıkları ve bu mücadeleyi verdikleri için Türkiye halkı olarak bu liderlerimize teşekkür etmeliyiz. İttifakların oluşmasında en büyük etken parti devletine açılan yol oldu. Baraj sorunundan dolayı meclise giremeyen birçok siyasi parti, ittifaklar sayesinde fikirlerini mecliste söyleyebilecek. Ortak görüştü buluşup bu fikirlerle ülke yönetilmeli. ‘Ben seçimi kazandım, benim söylediğim olacak' bu asla kabul edilir değil. Farklı düşünen kişinin hükmü ve önemi yok mudur? Onları yok mu sayacağız? Bu, bizi ayrıştırdı. Herkesin ideolojisi ve fikri var. Herkes fikirlerini anlatır, son kararı halkımız verir.
“FEDAKÂRLIK DEVAM EDECEK”
Sevginar SALİ: Yönetime geçildiğinde bu seçim birliktelikleri sekteye uğramaz, sıkıntı doğurmaz mı?
Suna GÖÇENGİL: Ortaklaşa bir yönetim anlayışı uygulanacak. Türkiye öyle bir süreçten buralara geldi ki… 16 Yıldır yaşananların, ülkeyi ne konuma getirdiğini, nasıl zorluklar yaşattığını herkes gördü. Daha kötüsü olmaması için, bugün olduğu gibi her türlü fedakârlığın yapılacağına inanıyorum. Ülkemizin uygar, gelişmiş ülkeler seviyesine çıkması için tüm partiler elini taşın altına koydular ve bundan sonra oluşacak olan hükümette ve yönetimde bu fedakârlık devam edecek. Farklı görüşlerimiz zenginliğimizdir. İşte bu zenginliğimizin avantajını kullanacağız.
“TÜRKİYE, BİRLİKTE KARAR VERMEYİ ÖZLEDİ”
Cumhurbaşkanı Adayımız Muharrem İnce de alanlarda hep bahseder… Örneğin eğitim sistemimiz çok kötü hale getirildi. Siyasi parti temsilcilerinden, sivil toplum kuruluşlarından, eğitim sendikalardan, üniversitelerden bir komisyon kurulur. Gerçek anlamda sorunları tespit edip çözüme kavuşturacak. Ancak bu şekilde fikirlerimizle zenginleşebilir, birlikte yönetebiliriz. Aksi takdirde ‘ben yaptım oldu', ‘aa olmamış, bir daha yapalım' böyle bir şeyin sürdürülebilir, sağlıklı bir yansıması olamaz.
Anayasa değişikliği için iki kişi oturdu hazırladı ve bize sunmaya çalıştılar. Hangi baro, hangi üniversiteden görüş alındı? Bu kabul edilir bir şey değil. Türkiye birlikte karar vermeyi özledi, buna çok büyük ve acil ihtiyacı var. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir siyasi büyüğümüz, Erdoğan'ın uyguladığı çalışma sisteminde yönetmedi. Muhalefetiyle oturuldu, görüşülüp karar verildi. Bunun da hiçbir zararı olmadı ama “tek adam”ın çok büyük zararını gördük. Sokaktaki halk gerçekten mutsuz ve son derece gergin. Yaşantılarında bir ümit görmüyorlar. Geleceklerini kestiremiyorlar. Yarın sabah kalkıp Türkiye ekonomisinin ne olacağını bilmiyorlar. Bu toplum ve ülke kendisine siyasi iktidar tarafından yaşatılan söz konusu belirsizliği daha fazla taşıyamadığı için bugün baskın seçimle karşı karşıyayız… Bu gerilimin mimarı siyasi iktidar yönetememe, kötü gidişatı durduramadığı gerekçesiyle seçime taşıdı ülkeyi zaten…
Tüm bunlarla birlikte toplum her geçen gün tüketime zorlanıyor. Betona dayalı yönetim anlayışıyla yapılan uygulamalarda herkes borçlandırıldı. Ciddi anlamda ev satışları yapıldı, taşıt ve tüketişi kredileri kullanıldı…
“EKONOMİNİN AKTÖRLERİ İKTİDAR BASKISINDAN KURTULUNCA ÜLKE RAHATLAYACAK”
Sevginar SALİ: İktidar değişikliği borçlandırılan bu insanları nasıl etkileyecek?
Suna GÖÇENGİL: Endişeye kapılmalarını gerektirecek hiçbir durum yok. Aksine en çok onlar rahatlayacak… Değişim onları endişelendirmek yerine umutlandırmalı. Ülke ekonomisi rahatladığında bireyler bunu hissedecek… Ekonominin aktörleri iktidar baskısından kurtarılmalı…
Ekonomiyi yöneten en önemli unsurlardan Merkez Bankası dahil tek kişinin talebine bakıyor. Öncelikle Merkez Bankası'nı bağımsız hale getireceğiz. Bunu yaptıktan sonra bu ülkenin ekonomisi daha objektif ve pozitif yönlendirilecek. Dolayısıyla ekonomi istikrara kavuşacak. Maalesef üretim azaltıldı, sadece ve sadece tüketim politikası arttırıldı. O yüzden insanlarımız borçlandırıldı ve ödeyemez hale geldiler. Şu an sokakta da en çok konuşulan konu patates ve soğan fiyatlarının artışı. Son birkaç yıldır doğru dürüst üretilmiyor. Artık bıçak kemiğe dayandı. İnsanlar kendilerini çeviremez duruma düştü. Ekonomik rahatlama için öncelikle Merkez Bankası bağımsız hale getirilecek, devlette tasarrufa gidilecek, insanların borç durumu tek tek incelenecek, ardından alınan hızlı ekonomik kararlarla nefes alınması sağlanacak. Ekonomik yardımlar kesinlikle sekteye uğramayacak, adilce ve arttırılarak ihtiyaçlar dahilinde sürdürülecek.
CHP'NİN VAATLERİ
Sevginar SALİ: CHP'nin vaatleri arasında sizce büyük önem az eden bir bölümünü seçmenin dikkatine sunmak gerekirse hangilerini söylersiniz?
Suna GÖÇENGİL: En önemsediğimiz konu barış. Bir kere birbirimizle barışacağız. Doğulu, Batılı gibi ayrım olmamalı. Birbiriyle barışık, özdeşleşmiş, huzurlu olunabilmesi bizim en önemli vaadimiz. Bunu da insanları daha iyi yaşam standartlarına kavuşturarak destekleyeceğiz. İnsanlarımızın devlete olan inancı ve güvenini onaracağız. Bugün geldiğimiz noktada hukuk, yargı dahil, artık insanlar devletimizin hiçbir birimine güvenmiyor maalesef. Devlet güvenini insanlarımıza vermeliyiz. Bu ülke son dönemlerinde ne yazık ki özkaynaklarını tüketen, özsermayesini özelleştiren ve satan, sadece ve sadece ranta dayalı bir ekonomiyle yönetildi. Artık tam tersi tüketen değil, üreten bir ülke olmalıyız. Hemen özkaynaklarımıza dönüp hızlı bir şekilde arttırmalıyız. Satılan şeker fabrikalarından başlanılabilir; satışlar iptal edilecek. Şu an açıklanan buğday fiyatlarından hiç kimse mutlu değil. Çiftçilerimiz giderlerini dahi karşılayamayacak durumdayken bir yılını geçirmek zorunda. Ertesi yıl da öncekinde aldığı parayla üretimini sağlayacak! Şu an kimseni ümidi yok, ama Cumhuriyet Halk Partisi, Millet İttifakı ve Muharrem İnce'nin Cumhurbaşkanlığyıla bu ümit tekrar yeşerecek. Halk bunu sokakta bize çok net hissettiriyor. Artık biz güvenilir bir yönetim istiyoruz. Bunun da Muharrem İnce ile olacağını çok net söylüyorlar.
Bir de gelir dağılımı adil olmalı. Memur ve işçiler arasındaki farklılıklar, sözleşmeli, taşeron işçi uygulamaları gözden geçirilecek. Taşeron yasası çıkarıldı, ancak bir çok kişi işsiz bırakıldı.
“İNCE, TOPLUMUMUZUN DUYARLILIKLARINI BİLEN TAM ANLAMIYLA BİR HALK ADAMI”
Sevginar SALİ: Muharrem İnce neden Türkiye'nin cumhurbaşkanı olmalı?
Suna GÖÇENGİL: En başta şunu söylemek gerekiyor; Muharrem İnce sosyal demokrat bir insan. Bir halk adamı… Alanlarda da anlattığı gibi bir celep babanın evladı. Tarımla uğraşmış, hem çalışmış hem eğitimini tamamlamış. Öğretmen olmuş, iyi bir eğitimci, iyi bir siyasetçi, dürüst, içten, özverili bir milletvekili... Hayatın tam anlamıyla içinden gelen bir halk adamı. Milletvekilliği ve öncesindeki siyasi hayatı boyunca (ilçe, il başkanlığı yapmış) vermiş olduğu tüm sözleri, elinden geldiğince yerine getirmiş bir isim İnce… Kültür ve sanat hassasiyetleri taşıyan, şiir yazan, okuyan, dans eden bir insan böyle birinden zarar gelir mi? Gelmez… Türk halkının bağrından çıkan, sorunlarını, sıkıntılarını, hassasiyetlerini, değerlerini çok iyi bilen, özümseyen bir isim Cumhurbaşkanı adayımız. Türkiye'nin beklentilerini çok iyi biliyor, karşılamak için de gerekeni yapacak.
Mevcut Cumhurbaşkanımızın metal yorgunluğu da malum zaten, gözü arkada kalmadan istirahate çekilebilir.
“CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ BU ÜLKENİN DEMOKRASİ VE DEVLET GELENEĞİ TEAMÜLLERİNE UYGUN DEĞİL”
Sevginar SALİ: Türkiye neden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçmek yerine parlamenter sistemini iyileştirerek yoluna devam etmeli?
Suna GÖÇENGİL: Bununla ilgili öncelikle seçim barajı kaldırılarak bütün siyasi partilerin mecliste temsil şansı bulması gerektiğini belirtmek gerekiyor, bu düzenlemenin ülkenin yönetimine ciddi katkısı olur. Farklı görüşlerin değerlendirilerek birbirini ikna etmesi sonucu alınan kararlar toplum işleyişi açısından daha sağlıklı sonuçlar doğurur. Tek adam ve parti devletini tarif eden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bu ülkenin demokrasi ve devlet geleneği teamüllerine uygun değil. Bizi aydınlık yarınlar yerine ortaçağı karanlığına sürüklediğini geçiş döneminde anladık. Daha fazla zaman ve güç kaybetmeden öz değerlerimiz ve demokrasiye dört kolla sarılmalıyız.
“24 HAZİRAN SONRASI İÇİN VAAT EDİLENLER 16 YILDIR NEDEN YAPILMADI?”
Sevginar SALİ: Kesinlikle Muharrem İnce'ye oy vermeyi düşünmeyen bir seçmene ne söylemek istersiniz?
Suna GÖÇENGİL: Karar vermiş bir insanın görüşen her şeyden önce saygı duyarım; bu demokrasinin gereğidir. Ancak 16 yıldır, tek başına iktidar sürecinin ardından yeni dönem vaatlerini gerçekleştirmek için şimdiye kadar neyin engel olduğunu düşünmesini isterim. Bugüne kadar nelerin yapıldığını iyi düşünmelerini isterim. Bunu ifade ederken yapılanların tamamı mı yanlıştı? Hayır kesinlikle. Doğru ve yerinde olan konular da var ama bunlar ilk başlardaydı, devamı gelmedi, devamında değişti. 16 yıldır iktidarsınız bütün yetki ve güçler sizde şimdi gelip diyorsunuz ki “Daha iyisini yapacağım, bu ülkeyi iyi yöneteceğim…” Bugüne kadar ve bugün neden bunu yapmıyor da 24 Haziran sonrasına vaatte bulunuluyor? “Dünya ile barışacağım” diyor… Neden bugün barışmıyorsun, niye bugüne kadar herkesle kavga ettin, bağırdın çağırdın? 24 Haziran sonrasına üretim diyor! Niye 16 yıldır üretim yerine satış ve tüketime, rant ekonomisine dayandın bu ülkenin kaynaklarını yok ettin?!
Aslında bunlar bir bakıma 16 yıllık başarısızlığın ilamıdır da… Alt benliğinin dışarı çıkması…
“MİLLETİMİZ GEREĞİNİ YAPACAKTIR”
Sevginar SALİ: Cumhur İttifakı başarılı olursa Türkiye'yi ne bekliyor?
Suna GÖÇENGİL: Tek adam rejimi ve parti devleti… Tek adam dışında kimsenin önemsenmediği, Lale Devrindeki saltanat dönemi gibi bir gidişat bizleri bekliyor… Ve bu süreçlerde bugün şikayet ettiğimiz her karanlığın daha da çoğalarak ülkemizi tamamen kaplaması yaşanacak.
Halkımız ülkesini seven, değerlerine düşkün, bağlı bir millet olarak gerekeni yapacaktır. Türkiye'nin karanlığa gömülmesine asla izin vermeyecektir.
“SİLİVRİ'YE BİR AYRICALIK DEĞİL, TÜM TÜRKİYE'YE ÜSTÜNLÜK TANINACAK”
Sevginar SALİ: Millet İttifakı iktidarı ve İnce'nin Cumhurbaşkanlığı Silivri'ye nasıl yansır?
Suna GÖÇENGİL: Türkiye'nin her yerine yansıdığı şekliyle etkisini gösterir. Her hangi ayrıcalıklı bir konum olmamalı bizlerin eşit ve adil paylaşım inancına göre… Esenyurt için ne olacaksa Silivri'ye de etkisi aynı olacak; herhangi bir ayrım aklıma gelmiyor, olacağını da düşünmüyorum. Silivri açısından yansıması olması gerekenlerin gerçekleşmesi ve engellerin gündemimizden kalkması açısından kendini hissettirir.
Siyasi ayrım Muharrem İnce Cumhurbaşkanlığı döneminde yapılmayacak. Israrla “81 Milyon'un Cumhurbaşkanı olacağım” vurgusunda bulunması bunu ifade ediyor. Engeller ortadan kalkacak tüm Türkiye'de ve dolayısıyla Silivri'de de…
“HERKES SANDIĞA HUZUR İÇİNDE GİTSİN”
Sevginar SALİ: Silivrili seçmene 24 Haziran mesajınız nedir?
Suna GÖÇENGİL: 24 Haziran'da en önemli demokratik hakları, vatandaşlık görevleri olan oylarını mutlaka kullansınlar. Herkes sandığa gitsin, çevresinde gitmeyi düşünmeyenleri ikna etsin. Millet iradesinin en net ve doğru tecelli ettiği yer sandıktır, bu fırsat mutlaka değerlendirilmeli. Geçtiğimiz seçimlerde %80'lerin üzerinde katılım oranlarını gördük bu seçimde ben %90'ları göreceğimizi düşünüyorum, sokakta bunu gözlemlemek mümkün.
Ve seçmenlerimiz, “Oylarımız çalınacak” kaygıyı kesinlikle taşımasın. Sandığa attığınız oyları sandıktan çıkarmak yine vatandaşımızın sorumluluğu ve elinde… Her vatandaşımız oy kullandığı sandık kapandığında oyların sayımını izleyebilir, gözlemcilik yapma hakkı var. Müşahit de olabilir ama bunun dışında gözlemci olma hakkı oy kullandığı sandıkta her seçmenin var. Sonuç tutanakları her parti temsilcisine verildiği gibi oy kullanılan sınıfın kapısına asılmak zorundadır.
Seçim güvenliği ile ilgili biz tüm önlemleri aldık. 25 avukatımız o gün görevli olacak. Teknik anlamda da CHP genel merkezi tedbirlerini en üst seviyede sağladı. Herkesin içi rahat olsun, sürece katkı sunmak isteyenler de bunu pek ala yapabilirler…
“8 TEMMUZDA DEĞİŞİM TAMAMLANACAK”
Sevginar SALİ: 25 Haziran sabahı nasıl bir
Türkiye'ye uyanacağız? Seçim tahmininiz nedir?
Suna GÖÇENGİL: 25 Haziran sabahı Türkiye umutlu, yeni başlangıçlarla uyanacak. İnsanlarının daha huzurlu ve kendini daha güvende hissedeceği bir yönetime merhaba diyecekler… 25 Haziran'da umudu göreceğiz, 8 Temmuz'da da değişim tam anlamıyla tamamlanmış, tescillenmiş olacak.
“HALKIMIZIN DESTEĞİNİ BEKLİYORUZ”
Bu ülkenin huzuru ve gelecek nesilleri için, Cumhuriyet değerlerimiz, demokrasimiz için sandığa gidip oyumuzu kullanalım. 16 yıldır bu ülkeyi yöneten iktidarın bu ülkeyi getirdiği kötü durumdan kurtaracağına inanma gafletinde bulunmayıp yeni iktidarın oluşması ve umutların çoğalması için Millet İttifakı ile Muharrem İnce'ye tüm halkımızdan destek bekliyoruz.
İSTANBUL MİTİNGİNE ÇAĞRI
Ayrıca “Mutlu mesut yarınlar ve güzel günler için” 23 Haziran Cumartesi saat 13.00'da “Hepimizin cumhurbaşkanı” sloganıyla yola çıkan Muharrem İnce'nin Maltepe'deki Büyük İstanbul mitingine tüm Silivrilileri davet ediyorum.
İlçemizden araçlar saat 09.30'da Silivri Stadı'ndan hareket edecek. Katılmak isteyenlerin 0 212 727 21 20 nolu telefona isimlerini yazdırmaları önemle rica olunur. Son kayıtlar 22.06.2018 Cuma günü saat 15.00'a kadar alınacaktır.