Sevginar Sali

Göçmenler!

Bulgaristan'ın 2021 yılı içinde Nisan ve Temmuz'da yaptığı 2 milletvekili seçimi sonucunda Hükümet kurulamayınca 3.sü de kaçınılmaz oldu.
Allah'ın hakkı üçtür deyip seçim alayının tekrar kurulmasını sadece izlemekle kalamıyoruz çünkü Türkiye'de bu seçimlerde oy kullanma hakkı bulunan 350 bin çift vatandaş var.
Türkiye açısından işleri 14 Kasım ile ilgili daha da mühim bir vaziyete taşıyan ise Türklerin, Bulgaristan'da bugüne kadar hak ve özgürlükleri için yılmaz bir mücadele veren HÖH'ün Genel Başkanı Mustafa Karadayı'nın açtığı Cumhurbaşkanı Adaylık bayrağı!
Çok değil bundan 35 sene önce Bulgaristan'da neredeyse muhtar bile olamayan Türkler, bugün Cumhurbaşkanı Adayı olabiliyorsa bu yolu açan büyük ölçüde, Hak ve Özgürlükler Hareketi oldu. İşte şimdi Bulgaristan'da Türk azınlığının hak, hukuk, özgürlük mücadelesini taçlandıran Hareketin Genel Başkanı'na bir vefa borcumuz var. Çıktığı cesaret yolculuğunda, koyduğu özgürlük, hak, hukuk hedefinde hiçbir şeyimiz ile olmasa bile sahip olduğumuz tek oyu sandıkla buluşturarak ödenecek bir kefaletimiz söz konusu.
Bunu, zaman içindeki siyasi gelişmeler, kişisel beklentilerin karşılanmaması gibi çeşitli sebeplerden, HÖH'ne hak görmeyenler olabilir o vakit dönsünler Bulgaristan Türkleri olarak nereden, nereye geldiğimize baksınlar! İnsan hayatına dahil olan pek çok şeyi yeri gelir inkar eder ama kendi varlığı ve esasen özü bunlar arasında asla yer alamaz.
Uzun lafın kısası Türkiye'de 350 bin, Silivri'de 3 500 kişi bize en yakın seçim noktası, imkanı olan ata topraklarına bir ziyaret ile Bulgaristan Türklüğüne ödenecek bir borcumuz var. Bu seçim hem Cumhurbaşkanı adaylık açısından hem de tüm Avrupa'da olduğu gibi Bulgaristan'da da yeniden baş gösteren pek de yabancısı olmadığımız ırkçılık akımlarına karşı artık zorunlu bir duruş. Bu ırkçı çıkışların ne dünya ne de Bulgaristan'a ne de, ayrılmış olsak da, doğup büyüdüğümüz topraklar olma özelliğini daima koruyacak olan bölgeye bir yarar sağlamayacak. Önünü ya demokratik bir ortamda keseceğiz oyumuzu kullanarak ya da kayıtsızlığımızın bedeli olarak bugüne kadar sahip olduğumuz hak ve özgürlükleri kaybetmek tehlikesini arttıracağız!
Konunun tam da içinde olan biri olarak, şimdi çok sık gidip gelemesek de, seçmediğimiz ama inkar da edemeyeceğimiz coğrafyada bıraktığımız eş, dost, akraba, ev, toprak ve hatırayı HÖH'den başkasının koruyuculuğuna emanet edemeyeceğimiz daha iyi de kimsenin gözetmek gibi bir derdi olmadığını söylemek durumundayım.
Vatandaşlığını taşıdığımız ülkenin yönetiminde söz sahibi olmak, kimliğini taşıdığımız din ve milleti koruyup kollamak bir tercih değil zorunluluktur.
Bunun için 14 Kasım'da Bulgaristan seçimleri ile ilgili oyumuzu mutlaka kullanalım, yakınımızdaki herkese de bu sürecin önemini anlatalım.

***

Konuya uzak kaldığını hissedenler için Silivri'ye bağlayıp toparlayayım…
14 Kasım seçimleri ile ilgili HÖH milletvekillerinin katılımında bir gece düzenlendi ilçemizde. Kısa sürede çok da güzel bir sonuç çıktı ortaya. Türkiye'nin siyasi konjonktürüne bakıldığında hep şaşırmışımdır neden milliyetçilik mücadelesinin içine doğmuş olan Bulgaristan göçmenleri MHP'ye uzak, CHP'ye daha yakın diye? Bence bu konuyu Başkan Volkan Yılmaz da kendine dert etti ve çözümünün nasıl su gibi akıp geliştiğinin bir örneğini gördü, yaşadı!
Bir yılda üçüncü seçim için yollara düşen HÖH'nin milletvekili ile yöneticilerinin Silivri toplantısında gözlerindeki ışığı, gecede ses alan sanatçının sesindeki tınıyı ruhunda hissedenlere benim kelimelerle anlatacak bir şeyim yok. Bazı şeyler anlatılmaz, sadece yaşanır!

Bölünürsek her durumda kaybeder, birleşirsek her yerde kazanırız!

YORUM YAP