Ceset kurtlara ganimettir
Kokuyorsa ne bilsin
Dünya öldü ölecek
Leş yiyenler sevinsin!
Birkaç gündür 2020-2021 yıllarında, Türkiye'deki göller ve onların durumundaki değişikliği içeren bir çok yazıyı inceledim.
İnanın içim yangın yeri oldu!
Yeisse kapılmadan ve Ataol Behramoğlu'nun şiirindeki şu güzel cümleyi, yazımda benim mutsuzluğumla birlikte ilerleyen herkese siper eylemeye çalışarak devam edelim isterim. Amma galiba mümkün olmayacak böylesi. Biz yine de analım tutamak niyetine:
Yaşamak görevdir yangın yerinde
Yaşamak insan kalarak
Sonra, kaldığımız yerden görevimizin gereği, yaşamanın yolunu arayalım beraberce.
İlle ki bu zamanda zor zanaat yaşamak.
Nedenler? Nedenler ve onların içinde kaybolup giden bedenler. Bilemezsiniz.. bu devirde yaşamak insan olana nasıl zor zanaat erenler.
Bahsettiğim incelemelerin doğruluğuyla ilgili sağlam sonuçlara ulaşmak adına, neredeyse eş zamanlı diyebileceğim kadar çok titizlenip çapraz okumalar yaptım. Durum olağanüstü vahim, olağanüstü düşündürücü ve bütün bedenim ürpererek söylüyorum ki olağanüstü ürkütücü arkadaşlar!
Eğer namusumuz, şayet vicdanımız, velev ki dağa taşa ormana.. ve onlarla birlikte yaşayan bütün canlılara sevgimiz varsa! Bir de, toz nispetince merhametimiz kalmışsa eğer, uykunun zerresi hepimize haram olması lazımdır.. İnanın.
Eğer bizler müsveddesi değil de gerçekten insan isek, bir bir yok olan göllerimiz, debisi azalan ırmaklarımız, akmaz olan derelerimizle ilgili önümüze gelmekte olan kıyameti görüp, feryat etmemiz lâzımdır!
İnsan sadece kendi anatomisine bakarak bile; varlığının biyolojik görünümüne dayanarak dahi suyun hayatiyeti konusunda saniye tereddüde düşmemesi gerekirken, ülkemizdeki 300'e yakın irili ufaklı gölümüzün 60 tanesi kurumuş, kimsenin gıkı çıkmıyor!
Demin bahsetmiştik ya uykudan.
Bre bu nasıl bir kıştır, bu nasıl bir uyku söyleyecek var mı aranızda acaba?
Hiç kimse, bunca gaflet, bunca kendinden geçmek insan tabiatına göre değildir demeyecek mi be hey millet!
Yolcusunuz yani, kıyametinize doğru!.
Hiç biriniz, bu yol yol değil kendinize gelin demeyecek mi acep?
Merak ederim.
Sulama yöntemleri.. kuraklık.. iklim değişikliğine bağlı yağış azalmaları.. kirlilik.. kaçak yapılar.. kaçak açılan kuyularla yapılan sulamalar ve politik bakıştaki hatalar su kaynaklarımızın canına okuyor.
Bütün saydıklarım ile yazamadıklarımın tamamı insan temelli sorumsuzluklardır.
İnsan kaynaklı bu insafsızlığın sonucunda ise göllerdeki derinlik azalıp, buharlaşma oranı katlanarak artıyor. Sonunda, suyu çok olan göl az, suyu az olan göl çok daha fazla buharlaşarak zamanla kendini tüketiyor.
Eğer bilim insanlarının ve durumun farkında olan duyarlı insanların sesine güç vermeyecekse sesiniz:
bu memlekette su gibi aziz olan insanlar, su gibi duru bildiğimiz düşünceler, su gibi saf, su gibi tertemiz yaşama akan yüce gönüller göllerimizden önce kurumuş demektir.
O zaman varsın kıyamete olsun yolumuz!
O zaman istediği kadar sancılı olsun sonumuz!
Hiç üzülmem, hiç..
ALLAH DA SENİ GÜLDÜRSÜN EMİ!
Ah sayın Nebati, kimsenin birbirini dinlemeye kalmamış gayrı sabrı sebatı! Herkes birbirine lâf sokuşturma peşinde. Ama zatınız öyle mi? Geç anladık sizi, geç..
Minterafillah armağansınız devlet ricaline kıymetiniz bilinmez. İnanın ben hatamı anlayıp dersimi aldım da, asla kızmaz oldum en kara günlerde gönlümüzü şen eyleyen diyonizyak varlığınıza. Kızmıyorsam ne yapıyorum peki sizi dinleyince? Ne yapacağım, öksürüklerin sesime karıştığı bir gülme krizine tutuluyorum. Şaka değil, yeminlen fizyolojim değişiyor!
Biri de sizi meyvelerini düşürmek için hoyratça silkelenen ağaç kadar zangır zangır titretip güldürürse, ona şu cümleyi söylemek haktır herhalde değil mi!? Allah da seni güldürsün sayın Nebati.. Allah da seni güldürsün emi..
İlerisi için muhterem büyüklerimden küçük bir dileğim var. Bir gün nasılsa hepimiz için hak vaki olacak. Tanrı geçinden versin sayın bakan rahmeti rahmana eriştiğinde, Einstein gibi beynini incelemek üzere bilim insanlarının himmetine ve hizmetine bıraksınlar. Kolay iş midir. Bunca savaşın, kıtlığın, iklim krizinin, sosyal adaletsizliğin, çaresizliğin vs. ortasında insanları böyle güldürmek!
Değildir! Hem de hiç değildir.
Bence bu durum memleketim için gerçekten hayrete şayandır. Böyle olduğu içinse teklifimin dikkate alınması elzemdir ve gün gibi ayandır.
Şimdi bu günkü açıklamasından bir cümleyi yazayım da, siz de benim gibi gam kasabeti unutun gülmekten o halde.
Sayın bakan şöyle buyurmuş, “Enflasyon hepimizin sorunu.” Gördünüz mü. Tek cümlede aydınlatmak diye buna denmezse niye denir ha?
El hak öyledir.
Şimdi buraya kadar okuyup gelenler yazının yatağının bozulduğuna hükmetmesinler hemen. Bekleyin toparlıyorum!
Bunun nesine gülelim şimdi demeyin içinizden.. bende eksik görebilirim ki, görünmeyeni görmek ariflerin işidir efendim.
Neticede kendimi Arif kıymetinde saymasam bile, gülme garantili izahımı doğru gözle yapmaya çabalayacağım. Kuşkunuz olmasın. İzninizle..
Göremeyen! O nadide insanın şehlâ gözlerinin içinde saklı olan servet gibi iyi niyetini geç fark eden benim gibi kötü niyetliler şu soruyu sorabilirler:
Evet, enflasyon hepimizin sorunu, bu çok doğru da, yok mudur bunun sorumu?
Daha açık ifade edelim. Enflasyon denen ve beleş geçinenler hariç bütün memleketi iç kurdu gibi kemirip tüketen belanın sorumlusu kimdir, derlerse?
Buna ne cevap verilir?
El cevap, “Şimdiye kadar kim yaptıysa odur!”
Kötü niyetli, “Daha açık ve herkesin anlayacağı gibi olsun efendim.. Bakmak başka, görmek başkadır. Sizin engin ve derin görüşünüzdeki irfanı açık edin” derse? O enflasyon yorumundaki cümle kadar kısa ve net cevaplıyor, “CHP”
De hadi gülmek serbest şimdi.
Allah da seni güldürsün sayın Nebati..
Allah da seni güldürsün emi.