Sahilde en çok konuşulan.
“Çaya yapılan zam”
Öyle, böyle değil.
En çok konuşulan konu.
“Epey bir zam” deniyor.
En insaflısı bile “Ben de, bu kadar tepki beklemiyordum” diyor.
Bahçe sahipleri.
Zammın gerekçesinde haklı olabilirler. Ama ne olursa olsun vatandaş zammı ekmek fiyatı ile kıyaslama yapacaktır.
Nitekim yapıyor da.
Evet çay (1500) kuruş.
Ekmeğin fiyatı da (1250) kuruş…
Ha denebilir ki; “Tuvalet fiyatı da (1) lira”
Denebilir ki; “Elektriğinden, suyundan, şekerinden, yer kirasına kadar her şeye ne kadar zam geldi.”
De ne kadar dikkate alınır bilemem.
***
Bana gelen duyumlarda vatandaş bunu pek kabul etmiyor hep bir ağızdan “Kötü örnek, örnek alınmamalı” diyorlar …
***
Sonuçta içilen çay miktarı düşecek...
Göreceksiniz.
SİLİVRİ'YE YAKIŞAN
Silivri Belediyesinin TİYATRO SALONU açılış kokteyli...
Belki de haftanın en kalabalık en hareketli etkinliği oldu.
Silivri'de uzun zamandır benzer etkinliği olmamasından olacak, neredeyse tüm sivil toplum kuruluşları oradaydı…
Fısıltı gazetesinden aldığım habere göre.
En çok beğenilen yanı...
Mekanın “Tarihi Eser” olması…
Evet eski “Yoğurthane.”
Şimdi “Tiyatro Salonu” içi ona göre dizayn edilmiş.
“Kentin Hafızası” sayılır.
Silivri'ye de yakışıyor.
VE, YUSUF GÜVEN OLAYI
Yusuf Güven.
Nurullah Baldöktü İlkokulu Müdürü.
Gazete haberlerindeki fotoğraflarından tanırım kendisini.
Bir dönem Okul Müdürleri atamalarından aklımda kalmış adı.
Ve mesleğini bu günkü siyasi iktidara adamış biri olarak hatırımda…
Dediğim gibi tanımam etmem …
Ama hafta başında, basında çıkan haberlerden, edindiğim izlenim haftanın en ilgi çeken ikinci olayının kahramanı kendisi.
Tipik görmemişlik olayı.
Belli ki makama bir şey KATMAK değil, makamdan bir şeyler KAPMAK derdinde…
KÖPRÜ VE ÇEVRESİ
Meşhur Boğluca deremizin üzerindeki köprü konumuz.
Belli ki, bu yaz da bitmeyecek.
Bu köşeden “İstanbul Boğaz Köprüsü ondan sonra başladı neredeyse bitti, bizim Boğluca Deresi üzerindeki köprü bitmedi” diyerek serzenişte bulunmuştum.
Yazımı okuyan dostların bazılarının o benzetme hoşa gitmiş herhalde daha başka örneklerde verdiler.
Tam da bunları düşünürken AKP İlçe Başkanı Rıfat Kutlu'nun yapmış olduğu basın toplantısını okudum gazetemden…
Özeti bilinen ve beklenen gibi.
İBB'nin yapmadıklarını değil de yaptıklarını tekrarlamış …
“El insaf dedim” kendi kendime…
YEMİNİ HEP UNUTUYOR
Genel siyasette ülkemin durumunda değişiklik yok. Tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanımız her gün meydanlarda. Meydanları o dolduruyor. Onun siyasi partisi yok diyoruz ama kağıt üstünde böyle, aslında partisinin var olduğu, ayrıca hangi partinin adına meydanlarda dolaştığı da herkesin malumu. Yemin unutuldu. Unutulmasa bile takan yok.Yemin ederken ayağını kaldırmış olmalı ki bu güne kadar bir şey olmadı.
HAYIRLARA VESİLE
Çok önemli gördüğüm kurumlardan biri, TBMM .
Seçimden sonra meclisin açıldığı ilk gün başkanını seçer.
Seçildi de…
Hafta içinde o Başkan öğle laflar etti ki.
Ağza alınmaz.
Ki bu kişi konumu gereği Cumhurbaşkanı yurtdışına çıktığında vekalet edecek biri.
Dışından baktığımızda.
Babacan, oturaklı biri gibi görünüyor.
Ettiği lafları duyduğumda.
Doğrusu ya.
“Ortadoğu'ya bu kadar hayran olduğunu” tahmin etmemiştim.
Bir gün sonra.
Kendi partisinden bile destekleyen çıkamayınca “yanlış anlaşıldım” filan diyerek kıvırmaya çalıştı.
Yine de “söz ağızdan” çıkmıştı bir defa.
Hafta boyu konuşuldu.
Bilemiyorum.
Belki de, meclis başkanının da niyeti buydu.
Lakin inanılacak gibi değil.
Ve nedenini biliyoruz.
Eh hayırlara vesile…
Ne diyeyim.
DENENMEDİ Mİ ?
Moda söylem.
“Milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılacak”
İyi de mesela, BİBER GAZI ve SU gösteri ve yürüyüşlerde bol, bol sıkılıyor ve sade vatandaş veya Milletvekili ayrımı da yapmıyor…
Yani dokunuluyor.
O zaman tartışılan ne?
Hemen söyleyeyim.
HDP'li Milletvekillerini meclisten atmak istiyorlar.
Anladığım bu!
İyi de. Bu yol daha önce denenmedi mi?
TAPU VE ECRİMİSİL
Öylesine propaganda yaptılar ki.
Etrafımdaki insanlar.
Çayırdere, Sayalar ve Danamandra Mahallemiz insanları haricindekiler TAPU ve ECRİMİSL sorunu çözüldü zannediyor.
Gerçekten.
Aldığım duyumlar o yönde…
Oysa. Durumda bir değişiklik yok.
Sorun. Olduğu gibi .
Ve ÇIRILÇIPLAK ORTADA…
KUTLU OLSUN
Resmi Adı “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü.”
Ama emek dünyasında “İşçinin ve Emekçinin Bayramı” diye anılır.
Başka yerlerde.
Ki, esterseniz buna “Çağdaş ve Medeni Dünyada” diyelim.
1 Mayıs en büyük bayram…
Ama ülkemde iktidarın en çok öfke duyduğu bayram…
Bu yı önceki yıla göre daha az gerginlik yaşadık. Nedenini.
Hepimiz biliyoruz.
***
Adı üstünde bayram.
Dünya iki kampa ayrık olduğu günlerde , bu bayram bir kampında SERMAYE SINIFI karşı çıkıyordu…
Nedeni işçilerin bir araya gelmesini istemiyorlardı.
Gücünün farkına varmasından korkuyorlardı üretenlerin…
Bu gün artık Dünya iki kampa ayrık değil.
Ve işçi sınıfının, kendisi için “olmazsa olmaz” olduğunu kabul eden Sermaye sınıfı doğal olarak onların taleplerini de kabul etmek zorunda olduğunu kabul etti…
İyi de. Ülkemde karşı olan kim? derseniz ben de; ‘Söylememe gerek mi var?' derim…
Neyse geç bile olsa herkesin “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü Kutlu Olsun” diyorum.
BİR SORU
FETÖ Terör Örgütü yargılanmaya başlıyor.
Peki ona yardım ve yataklık edenler ne olacak?
GÜNE UYAN
“Bir ülkede inançsız insanlar özgür değilse, inanlarda özgür değildir.”
(Anonim)