“ “Ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum” emrini verecek ne başka bir komutan gelmiştir dünya ya, ne de bu emre uyacak başka bir millet” diyen AK Parti Belediye Meclis Üyesi Yasin Gören, Mart Meclisinde 18 Mart Çanakkale Zaferinin yıldönümü hakkında söz aldı.
18 Mart Çanakkale Zaferinin 106. Yıldönümü ile ilgili Mart ayı Silivri Belediye Meclisinde söz alan AK Parti Meclis Üyesi Yasin Görün duygu ve düşüncelerini şöyle ifade etti: “Çanakkale Savaşı, tarihte unutulmaz bir damga vurmuş; inancın nasıl güçlü bir kale olduğunu gösteren, az rastlanır bir mücadelenin zaferidir.
Anadan, yardan, evlattan geçip vatan diye diye can verenlerin kanıyla yazdığı bir destandır Çanakkale. Hakk'ın batılı, birliğin ayrılığı yendiği zor bir imtihandır Çanakkale…
Kimi Erzurumlu, kimi Konyalı, kimi Edirneli, kimi Urfalı, kimi Yemenli, kimi Halepli, kimi Bosnalı sayısız kaç yiğidin omuz omuza savaşarak yazdığı tarihtir Çanakkale. Önündeki arkadaşının ölümünü görüp onun düştüğü yere sadece bir dakika sonra öleceğini bildiği halde geçen ve gözünü kırpmadan vazifeye atılan askerdir onlar.
Ölüme atılan Asker! Akif'in dediği gibi “Bedr'in aslanları ancak senin kadar şanlı idi.” 57. Alay nur içinde yatıyor şüphesiz. Şahadet şerbetini içmelerine belki de sayılı saatler kala, derede çamaşırlarını yıkayan ve sebebini soran komutanlarına da “Allah'ın huzuruna kirli esvap ile mi çıkayım” diyen bu tümen, imanın ve teslimiyetin insana dönüşmüş şeklidir mutlaka. “Ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum” emrini verecek ne başka bir komutan gelmiştir dünya ya, ne de bu emre uyacak başka bir millet.
Türk milletini kolay lokma sanıp Fatih'in kır atını sürdüğü bu kutsal toprakları ele geçirmek isteyen
Haçlı zihniyetine atılmış son tokattır Çanakkale.
Niye geldiklerini bile bilmeyen Anzak erlerine bile yardım elini uzatmaktan çekinmeyen ve onları da bağrına basan kardeşliğin zaferidir Çanakkale.
Bir gözünü kaybettiği hâlde diğer gözüyle savaşan, bir bacağını kaybedince diğer bacağıyla koşan, mermileri üzüm taneleri gibi toplayan, göğsüyle siper olan, kanıyla toprağa can katan yiğitlerin arşa yükseldiği yerdir Çanakkale.
Şahadete gözünü kırpmadan koşan kahraman, göğsü siper, canı süngü olanlar şimdi gömsek de sığmayacakları tarihte izliyorlar bizi. Bir silahları olsaydı onların eğer içimizdeki ayrılıkları, kardeşi kardeşe kırdıranları, bize bizi unutturanları vururlardı şüphesiz şimdi...
Çünkü onlara savaşı kazandıran ruhlarındaki birlik ve dirlikti. Onlar bir millet olmanın bilincine varmış, bu ruh ile yenmişlerdi düşman askerlerini. Bir sancak altında kara kışlarda yem etmemişlerdi vatanı kurda, kuşa. Vatan aşkıyla 257 kiloluk bombayı tek başına kaldıran Koca Seyit'ın namluya sürdüğü mermi gideceği yeri de biliyordu. Elizabeth Gemisi'ni ikiye ayıran o top Çanakkale Zaferi'nin özetiydi âdeta...
Şimdi bizler aynı gücü yüreğimizde hissederek ruhlarını yad ediyoruz şehitlerimizin. Bastığımız toprağın üstünden çok, altında yatanların canlı olduğunu anlarsak kıyamayız bu toprağın tek bir taşına. Şimdi fark edersek damarlarımızdaki asil kanı, neslimiz hür yaşar ebediyen... Yağan yağmurun altında aynı şemsiye ile korunup, açan güneşin altında aynı çiçekleri koklarsak ‘Asım'ın nesli' oluruz ancak...
Bu duygu ve düşüncelerle 18 Mart Çanakkale Zaferinin 106. Yılında başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere günümüze kadar vatanımız için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve minnetle yad ediyorum. Ruhları şad mekanları Cennet olsun…”