Sevginar Sali

Gözlem

Birkaç gün önce geçmiş dönem meclis üyelerimizden biri ile sohbet ettik. Aktif görevler sona erse de şehrin yönetimi ile ilgi ve alakaları öyle bıçak gibi birden bire kesilmiyor tahmin edersiniz. Bir süre üstlendiğiniz sorumluluklar, resmiyette bitse de, üzerinizdeki vazife konumlarını sürdürüyor.
Velhasıl sohbet ettiğim konuğum da belediyedeki işleyiş ile ilgili gözlemlerini paylaştı; önden ‘benim ifademi' de aldı tabi : ) Yazdıklarım ile konuştuklarımın çok farkı yok. Sadece her zaman söylüyorum ‘uçan kuşun kanadını' kırmama hassasiyetim daim. Bu, Silivri'nin değişen yönetimleri ile ilgili bir şey değil; sürekli geçerli. Güzellikle söylediğiniz şey anlaşılmıyor ve ısrarla aynı hatalı davranışlara devam ediliyorsa bizim yazdıklarımız gibi insanların görüşleri de değişiyor. Halkın görüşü değişirken, gazetecilerin kaleme aldığı şeyin aynı kalması mümkün değil, kalıyorsa etkinizden kayıp vermeyi göze almışsınız demektir vs… Kendi inandırıcılığını başkalarının yalanlarına kurban vermeyi kim ister ki?! Anlayacağınız bu bir silsiledir uzayıp gider… Ama ne kadar uzarsa uzasın bir yerde ip kopar!

Gelin geçmiş dönem meclis üyesi ile yaptığımız ‘siyasi dedikodu'ya (Böyle denince daha çok iştah kabartıyor ama ‘dedikodu' da değil olup biteni konuştuk esasen…) dönelim…
Belediyede kilit noktalardan birinde çalışmaya devam eden bir personelle görüş alışverişini aktardı.
Silivri Belediyesinde personel yemeği artık dışardan en uygun fiyatı verene ihale edilmiyor, kendi bünyesinde hazırlanıyor biliyorsunuz. Yemekhane işi personel nezdinde çok isabetli bir iyileştirme olmuş gibi duruyor… “Erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer” yaklaşımı kadınlara çok tanıdık gelecektir de niye cinsiyetçi bir yaklaşım koyduysalar buna!? Kadınlar da istisna tutulamaz bu hususta; erkekler 'hamur işleri'ne el atabilir : ) (14 Şubat arifesinde bu kıyamı da unutmayın : ) Neyse işi fazla sulandırmayalım : )
Görevini layığı ile yapanlara dokunulmayacağı konusu personel nezdinde kabul görmüş, rahatlamaya neden olmuş. Rehavet demiyorum rahatlama. Çünkü iş ya da gelecek endişesi ile belediye personelinin sağlıklı çalışması kadar halkın hizmet alması da zorlaşır. Hayat yeterince zor ekstra bu hususta gayrete ise hiç lüzum yok. Başkan Bey'in liyakat noktasında daha alacağı çok mesafe var ama gündeminde tutması da bir şey. En önemlisi de İBB'den beklediği liyakati Silivri'ye çok görmemesi…

Belediye personelinin yeni dönem işleyişi hakkında “Siyasi taviz yok” tespit ve gözlemi de oldukça dikkat çekici. Geçmiş dönem iktidar değişiklerinde, seçim sonucu ile beraber belediye birimlerine partililerin yoğun ziyaretleri ve baskıları hatırlatan söz konusu personel bu sevimsiz durumun seçimin ardından kısa sürede püskürtüldüğünü, her şeyin rayına girmesinden duydukları memnuniyeti paylaşmış. “En yakınımdakiler bana en çok kızacak” şeklinde artık hepimizin ezber ettiği Başkan Bey söyleminin uygulamada rahatlattığı insanlar olduğunu görmek de gerek.

İnsan hayatı boyunca aklı ile kalbini dengede tutarak yaşamla baş etmeye çalışıyor. Siyasetçi de partisi ile kamusal sorumlulukları arasında aynı ikilemi yaşıyor. E, ayni zamanda bir insan da olduğu için dengede kalma durumu katlanıyor; gereklilik açısından da zorluk bakımından da.

Niye bir başkasının konuşması ve gözlemini yazıma konu ettiğimi merak edenler için söyleyeyim…
Ben sorsam gazeteci kimliğim düşüncelerini aktaran üzerinde mutlaka etki edecektir. Başkan Bey'in mensubu olduğu partiden birinin dinleyip de süzgecinden geçirdiği düşünceleri yazsam yine gerçeklik bir şekilde manipülasyona uğramış olurdu; sözünü ettiğim meclis üyesi, Yılmaz ile farklı siyasi görüşte.

Aynı düşünen ve hareket edenlerden ziyade dünyaya başka pencerelerden bakanların ve tabi ki her şeyden önce kendini bilen, hayata dair belli tecrübe ile bilgi birikime sahip olanların fikirleri daha değerlidir.

YORUM YAP