“Gözü dönmüş rantçılara, toprakların geleceğimiz olduğunu anlatacağız”

“Gözü dönmüş rantçılara, toprakların geleceğimiz olduğunu anlatacağız”

19.07.2017 09:55:27

TÜRAM'ın Lavanta 2. Hasat Şenliği'nde konuşan Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, “Tarım teknolojilerini İstanbul'un yanı başında yaşatarak Trakya'ya da hizmet edeceğiz, üzerimize gelen arsa rantçılarına da dur diyeceğiz” mesajını yeniledi.

Ülkemizde ve yurt dışında yerel yönetimlere örnek olan Silivri Belediyesinin kırsal kalkınma projesi TÜRAM'ın Lavanta 2. Hasat Şenliği 16 Temmuz 2017 Pazar Günü gerçekleştirildi. Silivri Belediyesi Tarımsal Üretim ve Araştırma Merkezi gün boyunca ziyaretçi akınına uğradı.
Programa; NKÜ Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Ümit Geçgel, Namık Kemal Üniversitesi'nden Profesör Doktor Canan Sağlam, Bezmialem Üniversitesi'nden Profesör Doktor Murat Kartal, Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan, Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Yalçın Bayer, CHP Silivri İlçe Başkanı Suna Göçengil, Belediye Meclis Üyeleri, Muhtarlar Derneği Başkanı Ömer Ercan, Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Nuray Koçer, Küçük Sanayi Sitesi Başkanı Şaban Erdan, Sanayi Sitesi İşletme Kooperatifi Ercan Çalışkan, Ziraat Odası Başkanı Metin Gürsu, Silivrispor Kulüp Başkanı Akgün Duru, Kulüpler Birliği Başkanı Ali Tonta, Önder Çiftçi Dernek Başkanı Metin Oral, belediye başkan yardımcıları, muhtarlar, Silivri Rotary, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Mübeccel Çeşmecioğlu ve yöneticileri ile çok sayıda vatandaş katıldı. Başkan Işıklar, tarım topraklarının neden korunması gerektiğini anlatırken, akademisyenler de üniversite - belediye işbirliği çalışmaları hakkında bilgiler verdi.

IŞIKLAR: CUMHURİYET'E, DEMOKRASİYE, TOPRAKLARIMIZA SAHİP ÇIKACAĞIZ
Programda konuşma yapan Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, şu sözlerine yer verdi: “Yüzölçümü olarak İstanbul'un en büyük ilçelerinden biriyiz. Bu bizim hem şansımız hem şansızlığımız. Şansımız; bu güzelim toprakları bize emanet eden hemşerilerimiz, burada bir şeyi kurmamızı istiyorlar. Bu toprakların geleceğimiz olduğunu ve gözümüz gibi korumamız gerektiğini bize söylediler. Göreve geliş sebebimiz de budur. Düşüncemiz, ilçemizin bu güzelim topraklarını ve yaşam biçimimizi de korumaktır. Cumhuriyet değerlerine, demokrasiye, bütün gelenek ve göreneklerimize ve topraklarımıza sonsuza kadar sahip çıkacağız. Rüzgâr kayadan toz koparamaz derler. Biz büyük bir medeniyetiz. Birliğimiz ve düzenimizi kimse bozamaz, huzurumuzu kaçıramaz.

“BİZİ BAŞKA BELALARA ATIP TARIMDAN KOPARMAK İSTİYORLAR”
Son birkaç yıldır ülkemizin etrafından kara bulutlar var. Hep olumsuz haberler alıyoruz. İşsizlik, eğitim, tarım nedir diye hiç sorulmuyor. Bunları konuşturmuyorlar. Başımıza gelen bütün belaların nedeni sahip olduğumuz toprakların değerindendir. Bizi başka belalara atıp üretimden, özellikle tarımdan koparmak istiyorlar. Allah vergisi zenginlik sayılan bu topraklardan bizi koparıp, suyun üstündeki mantar gibi kimliksiz, kişiliksiz, üretmeden, paylaşmadan, gelir ve refah yaratmadan yaşamamızı, bizi yok edip parçalamak istiyorlar.

“BU TOPRAKLAR BİNALARA FEDA EDİLEMEZ”
İstanbul'da yaşanan nüfus yoğunluğu burada yaşanmasın istiyoruz. Bu topraklar üstüne yapılacak binalara feda edilemez. O birkaç kişinin cebine koyduğu ranttan çok fazla ve sonsuza kadar sürecek bir varlık. Osmanlı'da kural varmış. Üzerine bina yapan, tarım dışına çıkarttığı için işgal ettiği toprağa vergi ödermiş. Bu 500 sene önce yapılmış ama biz yapamıyoruz. Dünyanın en büyük imparatorluğu toprağını korumuş. İki imar kuralı koymuş; komşunun güneşini kapatma, rüzgârını kesme. Bizim bu toprakları korumak için bir çabamız var mı?
Adana'nın biberinin tohumunun İsrail'den geldiğini biliyor musunuz? İstediği hastalığı bu memlekete yayabildiğinin farkında mısınız? İşgal topla tüfekle değil, artık işte böyle oluyor. Gıdadan, tarımdan, üretimden kopmuş bir millet her türlü belaya açıktır.

“PROJEMİZİ GELİŞTİRİP YAYACAĞIZ”
Tarımsal Üretim ve Araştırma Merkezimiz, Türkiye'de ilk defa 255 dönümlük bir yerde üç üniversite; Bezmialem, Yeditepe ve Namık Kemal Üniversitelerinde görev yapan çok değerli bilim insanlarının çalışmalarıyla ortaya çıktı. Bizim topraklarımızda sadece klasik tarım olarak ayçiçeği, buğday var. Maalesef buğdayı satamıyorlar çünkü para etmiyor. İçine attığı gübre resmen zehir. Ne yazık ki toprakları çöl haline getirecek. Gübreleşmiş, sanayileşmiş bir tarım anlayışını bize dayatmaya çalışıyorlar. Ülkemiz bilinçli ve kasıtlı bir şekilde tarımın dışına itiliyor. Kent ve kent çevresi projemizi geliştireceğiz ve yayacağız. Bilgi ve inovasyonla büyüyecek, ondan sonra ülkemizin diğer bölgelerine ihraç edeceğiz. Biz bir laboratuvar çalışması yapıyoruz. Üç üniversitenin doktora tezlerinin dahi burada yapıldığı bir tarım plantasyonu haline getirdik. 41 çeşit aromatik bitki burada toprakların hafızasında bulundu ve tescillendi. Bunlar markalarımız haline geldi. Distilasyon tesisi açacağız. Aldığımız ürünün uçucu yağlarını üreteceğiz. Alıcısı hazır. Lavantayı, adaçayını getirecek, bizden yağını alacaksınız.

“BÜYÜK ALANLARDAN ELDE EDEMEDİĞİMİZİ, KÜÇÜK ALANLARDAN ALABİLİR DURUMA GETİRDİĞİMİZ ZENGİNLİKTEN BAHSEDİYORUZ”
180 Kilo lavantadan aldığımız yağ miktarını, buğdaydan aldığımızın en az 10-15 katıdır. Lavanta gübre ve bakım istemez, kendi toprağımızın öz bitkisidir. 41 çeşit bitkimiz var. En önemlisi de kara buğdayımız var. Anadolu topraklarında yetişmiş sadece günlük ekmeğin içine yüzde 30 kattığınızda Türkiye'de sağlık harcamaların yüzde 20 azalacağını bilim adamları da Halk Ekmek'in Genel Müdürü de söylüyor. İşte bu kadar önemli ve değerli. Sadece üretmek de yeterli değil. Üretilmesi, paketlenmesi, pazarlanması ve teknolojik olarak katma değeri yüksek hale getirebilmek birikim isteyen bir iştir. Binlerce hemşerimize kurslar düzenliyoruz. Aromatik bitkilerin nasıl ekileceğini, kurutulacağını, üretime katma değeri yüksek hale nasıl getirileceğini kurslarda öğretiyoruz. Bundan sonraki aşama, kurslardan edinilmiş bilgi ve birikimle ekim yapılacak. Büyük alanlardan alamadığınızı, 4 bin m2 alandan alabilir duruma getirdiğimiz zenginlikten bahsediyoruz. Bu topraklar bu kadar önemli ve değerli. Ar-Ge'sini yapıp, üretimini yapabilmek için eğitim ayağını geliştirmemiz gerekiyordu.
Türkiye'de ilk defa bir Tarım Teknoloji Koleji açıyoruz. İnşallah bu sene ilk öğrencilerimizi de alacağız. Sonrasında Tarım ve Yaşam Bilimleri alanı oluşturacağız. Üniversitelerimizin desteğini bekliyoruz. Tarım Teknoparkı, Organize Tarım bölgesi kazandıracağız. Burasını insani gelişme merkezi haline getirmek istiyoruz.
Bizi bu topraklardan sürmek, yoksullaştırmak isteyenlere vereceğimiz en önemli cevap; dünyanın geleceğinin en önemli sektörü olan tarım teknolojilerini İstanbul'un yanı başında yaşatarak Trakya'ya da hizmet edeceğiz, üzerimize gelen arsa rantçılarına dur diyeceğiz. Bu topraklar bizim, mücadelesini veriyor, vermeye de devam edeceğiz. Gözü dönmüş rantçılara bu toprakların geleceğimiz olduğunu anlatacağız. Projemize sahip çıkan bütün çiftçi kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyorum. Bizim üretmekten başka seçeneğimiz yok. ”

Başkan Işıklar, sözlerine son verirken, TÜRAM projesinde emeği geçen çalışma arkadaşları ve katkı sunan üniversite yetkililerine teşekkür etti.

Temsili sertifika töreni düzenlendi. TÜRAM kurslarını tamamlayan kursiyerler sertifikalarını Başkan Özcan Işıklar'ın elinden aldı.

Lavanta hasadı ile devam eden programda alana lavanta suları püskürtüldü. Atölye ve stant alanlarında lavanta yağ damıtılması, lavanta sabunları, nikâh şekerleri, takı tasarımları yapıldı. Kültür Merkezi Resim kursiyerlerinin açık hava çalışması gerçekleştirdiği programda, Mahalle Evi kursiyerleri lavanta ile ilgili el emeği ürünlerini sergiledi. Misafirlere melisalı limonata, köy ekmeği, köy peyniri ve kinoalı salata ikram edildi.
Renginar SALİ

YORUM YAP