Diyebilirim ki, bu dönemin en faydalı toplantısıydı. Bundan sonrakilerinde faydalı olabileceği umutlarını artırdı. Yazılanlar, yapılan ikaz ve eleştiriler yerini bulmuş, anlaşılmış gözüküyor. Olması gereken de buydu. Kaybeden kaybettiğini, kazanan kazandığını kabullenip hazmedebildiği oranda; seçilmişlerin görev bilinci daha da artacaktır.
Uzun sürmesine rağmen, salonda bulunanların soluksuz izlediği, yetişmem gereken yer nedeniyle erken ayrılmak zorunda kaldığım toplantının sonunu bende gazeteden okuyacağım. Anormal bir gelişme olmadıysa tüm üyeler görevlerinin sorumluluğunu yerine getirmenin huzuruyla ayrılmışlardır. Farklılıkların rahatlıkla dile getirilebildiği, Silivri için herkesin bir ucundan tutmaya hazır olduğu tabloyu bizlere yaşatanlara sonsuz teşekkürler.
SUS bir önceki yazımdaki ricamı, düşündüğümün da ilerisinde yerine getirdi. Ona da teşekkürler. Ak Parti dışından biri olarak; Ak Partiyi, Ak Partilileri ve eski belediye başkanını bu kadar iyi değerlendirebilecek başkaca kalem tanımıyorum. Sonuçlarını anlamlı bulmasa da, sağladığı faydaları kavramasa da önemli değil, Muhatabının da pek anlayabildiğini sanmıyorum. Bütün Ak Partililerin SUS un yazısını tekrar tekrar okuması, aynı yazıyı Başbakanında okuduğunu düşünerek her satırın altını çizmeleri gerekir. Ak Parti Silivri de altı çizilen satırlarla şekillenecek. Keskin Sirke talep ettiğine göre vardır bir bildiği diyelim ve nokta koyalım.
"Adil Abiye katılmıyorum" dediğin konuda iki gün sonra çark edip U dönüşü yapmana şaşırmadım. Kamyon tepesine çıkarak Yıldızlaşacağını düşünenlerin seni hayal kırıklığına uğratmasına üzüldüm. Neylersin ki bu benim partim. Yıldızıyla, güneşiyle, kaşıyla, gözüyle, boncuğuyla, karasıyla, akıyla, bulutuyla, eseriyle, maşasıyla… Satsan satılmaz, alsan alınmaz.
Hüseyin Turan'ın değiştiremediğimiz bir huyu var. Herkesin güleceğini bilerek bir söz söylüyor. Daha çok gülmelerini teşvik etmek için, daha da çok tekrarlıyor. İnsanlar güldükçe, oda gülmeye başlıyor. Sonunda ağlayan kendi oluyor. Sonuç karşısında çevrenin gülmesi devam ederken, o hiçbir şey olmamış gibi yeni güldürme konuları arayışına giriyor. Geçmiş sicili sayısız örnekle dolu.
Yeni oyunu, yeni sözü "Bizim ilçe başkanımız var." Bunu yüzlerce kez tekrarlayarak, olmadığını benimsetmeye ve güldürmeye çalışıyor. Oltasına son takılan, genel yayın yönetmenim oldu, sonuncu olmayacaktır. Ben yazsam da oyuncu, oyununun iyi olduğundan vazgeçmeyecektir. Hâlbuki bu günkü Ak Parti ilçe başkanı ve yönetimiyle alay edebilecek en son kişidir H. Turan. Ortada gülünecek bir durum varsa; Turan - Karakaş ikilisi ne kadar öğünseler azdır! Turan'ın Silivri'yle ve Ak Partiyle olan hesaplaşması biran önce bitmeli, kendisiyle hesaplaşması başlamalı.
Ender Gezici'yi tanımam, tanıyamadım. Ender Gezicinin kendi gibi olamadığını, ben bende değilem konumunda kaldığını düşünüyorum. Alaylı yaklaşımları hak etmeyen bir kişiliği olmasına rağmen; kimin dost, kimin düşman olduğunu kavrayamama özelliği var. Belki de şartları duyduklarını duymaz, gördüklerini görmez kılıyor. Yine de kendini ve partisini düştüğü bu durumdan kurtarmalı. Gülme oyununa ve gülme krizlerine son vermeli.
H. Turan her ne kadar nasıl kazanamadığını anlatmaya çalışsa da, hep neden kaybettiği sorgulanacak. Aldığı ve alacağı her görev bu sorgulamayı daha fazla tetikleyecek. Son görevi Beylikdüzü sorumluluğu büyük hata. Rakiplerimin kazandığı, kendinin kaybettiği tekrar düşünülecek olursa; Turan'ın yeni ilçesine ne gibi faydası olur? Tavsiyeleri ne kadar dikkate alınır? Bu günden sonra Beylikdüzü Belediyesinde yaşanacak bir görev değişikliği; Beylikdüzünü de, Silivriyi de sarsar. Tüm dengeler alt üst olur. Hırsına mağlup olup, intikam peşine düşen bir insan netice almış gözükse de yalnızlaşır. Niye yazıyorum ki? Bu zamana kadar anlamadığına göre, bundan sonra da anlamayacaktır.
Silivri Ak Parti iki kaptanla yol almaya çalışıyor. Karakaş kaptanlığındaki meclis grubu fırtınaya tutulsa da, rotasını düzeltip gemiyi yüzdürecektir. Turan'ın el attığı her gemi su alıp batma tehlikesiyle karşı karşıya. Birinde tecrübe öne çıkarken; diğerinde tecrübesiz görüntü gülerek, güldürerek boy gösteriyor.
Kazananların iç hesaplaşmalarını bitirme gayretleri sürerken, kaybedenlerin hiçbir değerlendirme bile yapamamaları ibret verici. Gülmek ve güldürmek her şeyin ilacı gibi görülüyor. Gazete köşelerinden mesaj vermek yerine adam gibi danışma ve dayanışma yapılması gerekmez mi? Yoksa yaptık ya deyip, gülüyor musunuz?
Partimin erimiş dondurmaya benzetilmesi zoruma gitti. Alınganlık gösterip, itiraz edecek değilim. Dondurma yemek için başka şeyler yalama konusunda, en son akla gelecek isim olduğuma hiç şüphem yok. Bize düşen dondurma yemek için birbirini ezenlerin ağzına biber sürmek. Acıya şerbetli olsalar da, belki fayda sağlar umuduyla…
Dondurmasız kalın, bibersiz kalmayın.