Geçtiğimiz haftaya damgasını vuran Kadıköy Karpuz Festivali'nin yankıları ve 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları oldu. Kadıköy'de katılım konusunda Yağlı Güreşleri bile gölgede bırakacak bir yoğunluktaki etkinliğe alışveriş ve eğlenmek için gelenler, ürün satış hedeflerini karşılamıştır umarım. Hayat şartları ve üretim koşulları gitgide daha fazla zorlaşırken, enseyi karartıp vazgeçmek yerine, mücadeleyi bırakmamak, yapılacak en son şey olarak aklımızda yer etmeli.
Ne zaman karnım acıksa ya da canım tatlı bir şey çekse, daha sağlıklı ve üreticisi, geleceğimiz açısından daha faydalı olduğu için mevsim sebzeleri ile meyvelerini, mümkün olduğunca (ki Silivri şartlarında bu konuda çok şanslıyız) üreticisinden temin etmeye gayret gösteririm. Bu, iki tarafın da kazandığı bir süreç. Tüketici sağlığından ödün vermiyor, üretici de emeğinin karşılığını buluyor. Kendinizi düşünürken, geleceğimizi kurtarmak adına karınca misali katkınız oluyor.
30 Ağustos Zafer Bayramı çelenk sunma töreni için sahile giderken, CHP'lilerin eski parti binasının önünde toplandıklarını gördüm. Eski alışkanlıklarını kolay terk edemiyorlar anlaşılan! Asıl şaşırtıcı olan, Başkan Bora Balcıoğlu'nun toplanma alanında partililerle beraber olması ve daha sonra tören alanına onlarla birlikte yürümesiydi. Kaymakam Bey gelene kadar da Başkan Bey, Atatürk Alanı'nda protokol noktasında değil, partilileri ile beklemeyi tercih etti.
Bu davranışı ile örgütünün gönlünü fethederken, medya mensupları merakla Doruk Bulut ile bayramlaşıp bayramlaşmayacağını takip etti. Ancak beklenen bayramlaşma ne yazık ki gerçekleşmedi. Parti içi rekabetler hep olur, yine olacaktır. Onları tatsız ya da sevimsiz bir boyuta evrilmeden toparlamak iktidara yakışır. Hatta iktidar için gereklidir. Hele ki ‘Silivri Birlikte Güzel' iddiasını ortaya koyan CHP'de birleşmeyi ihmal etmek hiç yakışmıyor.
CHP'nin ilk ilçe kongresinde Bora Balcıoğlu, belediye başkanlık potansiyeli bulunan birinin ilçe başkanı olmasını tercih etmeyecektir; bu son derece anlaşılır. Ancak naçizane tavsiyem, erken genel seçimde partisinden tüm milletvekili adaylarına azami destek sunması olacaktır. Sadece muhtemel rakiplerinin hedeflerine erişmesi için değil, her şeyden önce kendi istikbali için. Özcan Işıklar ile Selami Değirmenci örneği, CHP açısından yeterince aydınlatıcı.
Konu Başkan Balcıoğlu'ndan açılmışken, halk nazarında kendisine büyük avantaj sağlayan güler yüzü ve tevazusu, ‘başkanlık otoritesi' açısından tehdit olarak öne çıkıyor, ne yazık ki. Başkanlık otoritesi, güç ve yetki kullanırken ve bu sorumluluğu birçok paydaş ile yerine getirirken olmazsa olmazdır. Telafisi olmayan sonuçlarla karşı karşıya kalmadan gerekli tedbirlerin alınması, Başkan Bey için de Silivri açısından da önemlidir.
Bu arada, Bora Başkan seçildiği günden bu yana eşi Hayriye Sena Balcıoğlu ile kamuoyu önünde. Eşi ciddi bir siyasi figür olduğundan bu yana Sena Hanım, eleştiri sınırlarını aşan ciddi saldırıların hedefi haline geldi, ne yazık ki. Başkan eşi olmanın bedeli muhakkak var. Ancak ‘oldurmak' yerine ‘karalamak' kabul edilir bir şey değil. Haksızlığa uğradıkça Başkan Bey'e eşlik etmekten uzak durmasa da kendini geri çekmeyi tercih etmiş görünüyor. Tarafına iletilen talepler ve istekler konusunda yapıcı geri dönüşleri daha kısık sesle kamuoyunda dillendirilirken, hedefi olduğu eleştiriler, daha çok da Başkan Bey'i örselemek amacıyla yüksek sesle değerlendiriliyor.
Bisiklet kullanmayı öğrenmek gibi anlatmak gerekirse, bir kere düştünüz diye vazgeçerseniz başaramazsınız. Daha azimli, dikkatli pedal çevirmeye devam etmek gerek. Sena Hanım, kamuoyunda eşinin yanında konumunun hakkını teslim etmeye niyetli görünüyor; kendini halka daha iyi ve doğru anlatma hususunda cesaretini bir an önce toplamalı.
Eylül itibariyle, yeni yerel yönetimimiz açısından ‘siyasi balayının' bitmiş olduğunu kabul ediyorum. Siyasi rakipleri ve kamuoyu açısından da benzer görüşlerin geçerli olduğunu hissediyorum. Başkan Bey'in çabası tek başına yetmez. Belediyenin tüm birimleri ile, İBB'nin güçlü hizmet ve yatırım desteği ile sorunların çözümüne odaklanma vakti.