AKP İlçe Başkanı Metin Karakaş’ın şans yüzüne güldü ki tam da söylentiler patlama noktasına gelmişken yönetim onayı imdadına yetişti.
Karakaş’ın şansı 2010 ile birlikte döndü anlaşılan.
Dün ilçe başkanlığına nasıl atandığını, yönetimi belirlerken yaptığı çalışmaları dinlerken dalmışım bir ara.
“Neden bu kadar çaba” diye sordum kendi kendime…
Seçim tarihlerine odaklı çalışmaları anlatıp duruyor Karakaş bir yandan ama benim ne merak ettiğim bu, ne de aklımı meşgul eden.
CHP’nin İlçe Başkanı Selami Değirmenci, AKP’ninki de Metin Karakaş olacak kehanetim tuttu tutalı devamını soranlar dalga halinde yayılıyor. Sanıyorum bunun devamı ortaya çıkmaya başladı. Bu bir kehanet değil sadece ortada görünen şey.
İlkinde tahmin sürem 4-5 aydı galiba. Şimdi 4 yıl; ama kesin olarak artık Değirmenci’nin de Karakaş’ın da Silivri’nin belediye başkanı olmak istediğinden adım kadar eminim. Karakaş konuşarak bunu ortaya koyuyor, Değirmenci susarak.
Ve işin enteresan tarafı ikisi de başardıklarından daha imkansız bir şey istemiyor. Geriye kalan partilerini bu konuda ikna etmek ve dananın kuyruğunun koptuğu nokta; Silivri seçmeninin son sözü söylemesi.
“Sevginar, Özcan Işıklar’ı bir kalemde harcadın” diye düşünenler olursa söyleyeyim Işıklar’ın bir yılda izlediği politikaya bakarak, tekrar seçim almak gibi bir kaygısı olduğunu düşünmüyorum, düşünemiyorum. Bu yaklaşımla ikinci dönemi görmesi halinde zaten bildiğim her şeyin boş olduğunu kabul etmem gerekecek. Bir yıl geçti iktidar sarhoşluğu daha ne kadar sürer bilmiyorum. Ekibinin önemli bir bölümü de zaten ne iktidar sorumluluğunda ne de yönetim kaygısında. Bu kaygıyı, sorumluluğu taşıyanları da işten soğutacaklar artık ondan korkuyorum.
Dönelim asıl konumuza!
Kader Değirmenci’yi de, Karakaş’ı da sabırla sınıyor. … İkincisi zaten sabır küpü de Değirmenci de tahammülü öğrendiğini gösteriyor.
Metin Karakaş, Selami Değirmenci’ye ilçe başkanlığı döneminde üzmeyecek. Bundan eminim. Özcan Işıklar’ın etrafındaki yalnızlığı ne kadar acil dağıtması gerektiğinden emin olduğum kadar. Karakaş’ın ilçe başkanlığında bile profesyonel ajansla çalıştığı, şu an için anlattığına göre üç anket ile Silivri nabzının ne denli yakından takip edildiğini daha nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Bana ve birçoklarına kendimizi bildik bileli öğretilen bir şey var ki o da kendi düşenin ağlamaması gerektiği.
AKP’nin yeni yönetim kadrosunu kesin olarak gördükten sonra Hüseyin Turan’ın 29 Mart 2009 seçimlerinde değil Silivri’de asıl şimdi tarih olduğunu düşündüm. Karakaş ile siyaset kardeşliğinin bittiğini her kanaldan duymak mümkün artık. Ben inkarını duyduğum konuların, gerçekliğini görmeye de son bir yıl içinde iyice alıştım zaten.
Karakaş, siyasi rüştünü ispat etme kararlılığında. Tıpkı güzellerin tescile ihtiyaç duyması gibi bir şey yaşanan ve henüz kendinden başka kimseye itiraf edilmeyen süreç.
Değirmenci ve Karakaş ikilisi arasında çok acayip bir ilişki var. Ya sözde en büyük kayıpları ya da sahip oldukları en değerli gibi görünen (iktidar gücü ve koltuğunun gerçekten çok kıymetli bir şey olduğunu ne düşünüyorum ne de iddia edebilirim böyle bir saçmalığı) şeyin sorumlusu olarak birbirlerinin hayatlarına isimlerini kazıtacaklar benim görebildiğim bu!
Karakaş çok gözü kara oynuyor, Değirmeci için ise ya hep ya hiç dönemi!