
Arazi sahibi vatandaşların tepkisine neden olan ‘Rüzgar Enerji Santrali’ projesiyle ilgili gazetemize değerlendirmede bulunan Silivri Ziraat Odası Başkanı Metin Gürsu, şöyle konuştu:
GÜRSU: TESİSİN YAPILMASINA DEĞİL SÜRECE KARŞIYIZ
"Rüzgâr enerji santralleri Türkiye’de bir ihtiyaç, konu bu açısıyla göz ardı edilecek bir olay değil. Yapılması gerekiyor. Kamu yararına olacak ve toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak tesislerin yapılmasına karşı değiliz. Fakat yapılacak alanlar üzerinde ön tespit yapılmadan, mülk sahipleri veya oranın mülki idare amirleriyle görüşülmeden uygulamaya geçmesini kabul edemiyoruz. Projeler yapılıp, zemin etütleri ve yerler belirlendikten sonra kamulaştırma kararı alınıp ihalesi dahi yapılıp, yatırımı gerçekleştirecek firma belirlendikten sonra gelip "Biz buraya, şu tesisi yapıyoruz” demek doğru bir yaklaşım değil.
"TESİSİN TARIMA ETKİSİ BELİRSİZ”
Seçilen alanlar tamamen tarıma hizmet eden bölgeler. Burada yapılan tarım faaliyetlerine bu tesislerin yan etkileri, ürün bazında ne derecedir bunu kesinlikle bilmiyoruz. Yapılan uygulamalarda da böyle bir rapor hiç çıkmadı. Ama 50 dönüm arazinin içerisinde 10 dönüm kamulaştırma diğer 40 dönümü de tamamen etkisi altına alan bir tesisin mal sahiplerine, tarım sektöründe çalışan çiftçilere etkisi olacağını tahmin ediyoruz.
"MADDİ KONUDA ÇEKİNCELER VAR”
Maddi konuda da çekinceler var. Eğer ki kamulaştırma bedelleri gerçek değeri üzerinden çiftçilerimize verilmezse mağduriyetlerin yaşanacağından endişe duyuyoruz.”
"ÇİFTÇİLERİMİZİN YANINDAYIZ”
Ziraat Odası olarak sürece yargı yoluyla itiraz eden çiftçilere destek olup olamayacakları sorusuna cevap vererek açıklamalarını sürdüren Göksu, şunları söyledi: "Kamu yararı olan konularda, resmi kurumların mahkeme açması çok söz konusu değil. Bu tip konularda özellikle mülkiyet sahipleri dava açmaya yetkili ve hak sahibi. Ama Ziraat Odası olarak bizlerin üzerine düşen, yapılması gereken bir iş varsa biz her zaman çiftçilerimizin yanındayız, destekçisiyiz. Ziraat Odası makamı olarak böyle bir dava açmamız söz konusu değil. Biz de resmi kurumuz, devlet ve kamu yararına olan bir şeye dava açmamız doğru değil. Geçmiş dönemde muhtarlar olarak Adalet Bakanlığı’na cezaevinin buraya yapılmamasıyla ilgili dava açmıştık. Tüm muhtar arkadaşlarımızla birlikte altına imzamızı attık, mahkeme açtık fakat mahkemeden bize gelen tek cevap; kamu yararı olan bir yere, devlet kurumuna devleti temsil eden muhtarlar dava açamaz. Belli bir de para cezası ödedik.”
"KAMU YARARINA BİR İŞ YAPILIRKEN, YER SAHİPLERİNE DE ÖNCEDEN SORULSAYDI KEŞKE”
Yatırımın işleyişi ve etkileri konusundaki belirsizliklere dikkat çeken Gürsu; "Uygulaması yapılmamış bir şeye yararlıdır, zararlıdır demek doğru değil. En azından mevcut kurulu olan tarım alanları içerisinde olanların oradaki insanlarla görüşülüp, işlemi sırasında ne kadar faydalı ne kadar zararlı olduğunu öğrenmek lazım. En kısa zamanda araştırmasını yapacağız. Süreç çok hızlı ilerliyor. Firma zaten her tülü ihalesini almış. Bunlar bir an önce araziye girip, direkleri dikip, işletmeyi hazır hale getirmek istiyor. Değerlendirme toplantısında da söylenen; süreç ilerledikçe çok büyük maddi zarar olacağı, 1 yıl ertelemek demek 7-8 trilyon gibi bir rakamın zarar olarak meydana gelebileceği.
Şirket ile devletin, kamu yararına bir iş yaparken keşke yer sahiplerini de baştan düşünselerdi. Baştan anlaşılarak bir şey yapılsaydı çok daha iyi olurdu diye düşünüyorum.
"BÜYÜK İHTİMALLE TESİS YAPILACAK”
Yol ve direğin ebadının altından sonrasında tarım devam edecek. Bu devam eden ekim alanlarında, dönen pervanelerin etkisi, o cereyanın üretim ve sevkiyat sırasında bir sıkıntısı olur mu, olmaz mı bilemiyorum. Onunla ilgili bilgim yok. Yaklaşık 3-4 defadır toplantısına katılıyorum. Söylenen şeyler hep aynı; "Bu kamu yararıdır, yapılacaktır ama siz sonradan bedelle, uygulamayla ilgili itirazınız varsa mahkeme açın”. Şirketler tarafından yapılan açıklama bu. Büyük bir ihtimalle bu tesisler Silivri’mize yapılacak. Gazitepe, Kurfallı, Akören, Fener, Değirmenköy, Çanta, Çavuşlu’nun bir kısmı etkilenecek.
"ÜRETİLEN ELEKTRİĞİN SEVKİYAT SÜRECİ DE VAR”
Bunların bir de normal rüzgârgüllerinin kurulduktan sonraki en yakın trafo merkezine sevkiyat direkleri var. O da ayrı bir muamma, farklı bir kamulaştırma. O da yine arazilerden geçecek. Şu anda ilk etapta Çanta istikametine gidecek olan Silivri-Tuzla’nın arasındaki trafo merkezinden direk Çanta’nın mevcut olan tesisin oraya giden rüzgârgülü direkleri var. Şu an duyurusu Alipaşa’da askıda. Tek tek vatandaşların arazilerinden geçiyor. Orada da kamulaştırma söz konusu. Onların daha tebligatları yapılmadı ama önümüzdeki günlerde o da yapılacak. Rüzgârgüllerinin dışında yaklaşık 10-15 km’lik yere yine tarım arazilerinden direkler geçirilerek cereyan sevk olacak. Büyük bir ihtimalle aynı firma tarafından yapılacak. Ta ki trafo merkezine ulaşana kadar üretim, üretimden sonra trafoya götürülmesi ve oradan dağıtımı şirket tarafından yapılacaktır. Uzun bir süreç, itiraz eden de olacaktır. Kamulaştırma olduğunda ihtiyaç sahibi olan da vardır. Belki der ki vatandaş "Tamam benim arazimi kamulaştırsın, bedelini ödesin yeter ki değerini bulsun. Ben razıyım” da diyebilir.
"BEDELDE ÖN TESPİT YAPILDI”
Mahkeme açacak olan açacak. Bedelde ön tespit yapıldı. Şirketler İlçe Tarım, Ziraat Odası, Tapu Kadastro, Belediyeye tüm resmi kurumlara yazılar yazıldı. Buraların rayiç bedelleri nelerdir, geçerli değeri nedir diye fiyat tespiti bizden istendi. Muhtarlıklara da yazıldı. İlçe Tarım, tarımsal alanda olduğu için tarım arazisi üzerinden değer biçti. Bizler normal tarım arazisi üzerinden ve belli kriterleri düşünerek oradaki insanları mağdur etmeyecek şekilde hesaplamaları yaparak değer tespitini yaptık. Muhtarlıklar olarak da piyasa değerleri üzerinden hepsini birleştirerek ortak bir noktaya varıp o şekilde değerlerini gönderdik. Bizim yapmış olduğumuz değerlendirmede kesinlikle çiftçiler mağdur olmaz. Ama kamu yararında bunu kabul ederler mi, şirket kabul eder mi onu bilemiyorum. Öyle bir komisyon içerisinde olursak muhakkak orta yolu buluruz. Kesinlikle ne çiftçimizi mağdur eder ne de şirkete fahiş fiyatlar ödetiriz. Normal olan, gerçek olan değer neyse onu ödetmeye çalışırız. Mahkemelik süreç olacağı kesin. Öyle gözüküyor” dedi.
Hazal BAŞARAN