2017 yılı üretim desteklerinin açıklanmasını beklerken hububat ürünlerinin ithalat gümrük vergisini düşüren kararın yayımlanmasıyla şoka uğradıklarını söyleyen Ziraat Odası Başkanı Metin Gürsu, “Harman, normalde çiftçinin bayramıdır. Bu bayram, hüzünlü bir bayram. Son yayımlanan ithalat kararnamesi çiftçiyi katletti, resmen umudunu bitirdi” dedi.
Bakanlar Kurulu Kararı ile bayramın son günü olan 27 Haziran 2017'de canlı hayvan, karkas et, buğday, arpa ve mısır ithalatında gümrük vergisinin düşürülmesine yönelik alınan kararın şaşkınlığını yaşayan Ziraat Odası Başkanı Metin Gürsu, “Şu anda dışardan giren buğday olmamasına rağmen söylemi bile yetti, gümrük vergisinin düşürülmesinin psikolojik etkisiyle çiftçi-tüccar-sanayici zinciri koptu, hububat piyasası bozuldu” açıklamasında bulundu.
“TARIM BAKANLIĞI ACİL OLARAK MÜDAHALE ALIM FİYATINI AÇIKLAMALI”
İthalat gümrük vergilerinin düşürülmesine tepki gösteren Gürsu, kararı zamanlama, içerik ve uygulama biçimiyle çiftçiyi üretime küstüren ve rekabet imkânını tamamen ortadan kaldıran bir tehlike olarak yorumladı; “Hububat dediğimiz buğday, arpa, yulaf gibi ürünlerin biçim sezonunun başlaması ile eskiden kurumlar bizlerden de görüş alarak alım fiyatlarına ilişkin açıklama yapardı. Hasat yoğunluğuna bağlı olarak yerel düzeyde fiyatlarda değişkenlikler gösterse de yaptıkları maliyet hesaplamaları aşağı yukarı üreticilerimizi de memnun edecek düzeyde seyretmekteydi. Bu fiyat açıklamasını yapmadılar. Tam hasat dönemine girdiğimiz bir süreçte Gümrük Bakanlığının hububat ürünlerinin ithalat gümrük vergisinin %130'dan %45'e çekmesi çiftçinin ürettiğini adeta sokakta bıraktı.
“SANAYİCİ DÜŞÜK GÜMRÜKLE BUĞDAY İTHAL EDECEĞİM DİYE TÜCCARDAN MAL ALMIYOR, TÜCCAR MAL ELİNDE KALACAĞINI DÜŞÜNDÜĞÜ İÇİN ÇİFTÇİDEN BUĞDAY ALMIYOR”
Tarım Bakanlığının fiyat açıklamamasının yarattığı belirsizlik durumu ve çiftçinin tam da harmana gireceği zaman Gümrük Bakanlığının hububattaki gümrük vergisinin düşürülmesine yönelik açıklaması çok büyük bir talihsizlik, çiftçiye resmen zulüm etmek. Bunun neticesinde fabrika sahipleri ucuz ürün almak için çiftçiden ürün almıyor, tüccar bizden ürün alıp fabrikalara satamıyor, talep sıfır. Zamansız yapılan bir açıklama. Karar Resmi Gazete'de yayımlandı belki bir süre sonra kaldırılabilir ama Türkiye'de çıkacak olan 22 milyon ton hububata resmen neşter vuruldu.
“ÇİFTÇİNİN UMUDUNU SÖNDÜRDÜ”
Geçen yıl ekmeklik buğdayın kilogramı 90 kuruştan işlem gördü, bu yıl taban fiyat 75-80 kuruş civarında ve alıcısı yok! Çiftçiler şu anda biçimini yapıyor ancak ürününü nereye satacağını bilmiyor, isteyen yok. Harman, normalde çiftçinin bayramıdır. Bu bayram, hüzünlü bir bayram. Son yayımlanan ithalat kararnamesi çiftçiyi katletti, resmen umudunu bitirdi. İthalatçıya yapılan indirim üretim maliyetlerini çokça artıran mazot, gübre, hububat, bitki hastalıkları ve savaşım yöntemleri için biz çiftçilere yapılsaydı keşke. Biz ürettiğimiz malın değerini istiyoruz, hiçbir zaman fahiş fiyat istemedik. %5-10 kar marjınayla piyasaya malımızı vermek istiyoruz. Geçen yıl ekmeklik buğdayın kilogramına %10 ilave edilseydi 1 lira olacaktı. 1 lira dahi verilmiş olsaydı, buna da razı olurduk. Bırakın 1 lirasını 75 kuruşa dahi satmak için karşımızda muhatap bulamıyoruz.
“ÇİFTÇİ KARŞISINDA MUHATAP BULAMIYOR”
Çiftçi ne yapacak? Çiftçi zaten borç batağına sürüklenmiş, son yıllarda çiftçinin tarımsal üretimi güç bela sürdürmesi tarımsal kredilere bağlı hale geldi, tarımsal ihtiyaçlarını karşılayabilmek için oradan buradan çektiği kredileri ödemekte zorlanıyor. Para da yok, muhatap da. Toprak Mahsulleri Ofisi, taahhütname karşılığı hububat teslim alıyor. Kulağa güzel geliyor ancak taahhütlü alım ile üretici devletin vereceği parayı bilmeden kabul etmiş oluyor. Ne fiyat verirlerse razı oluyorsunuz peşin peşin. Üreticiler sözleşmeli üretime geçmek zorunda bırakıldı. Aksi takdirde çiftçi batar artık tarlayı ekmez, ekse de bir şey elde etmez ancak tarlasını satarak borçlarını öder.
“FİYAT DESTEĞİ BEKLERKEN ŞOKA UĞRADIK”
Buğdaya verilen fiyatla samanın değeri aynı. Bin bir emekle yetiştirilen pırıl pırıl buğdaylar sezonu geçmiş, sofraya ulaşamadan çöpe giden ürün seviyesine düştü. Allah yardımcımız oldu, Silivri çok kaliteli ürün çıkardı. Ziraat Odası yetkilileriyle görüşmelerim neticesinde bu sene genel olarak Marmara Bölgesinde kaliteli ürün çıkarıldığını çok rahat söyleyebilirim. Biz fiyat farkı desteği beklerken, şoka uğradık. Bırakın mevcudu korumayı, çiftçiyi sırtından vuran kararname ile her şey daha da içinden çıkılmaz bir hale geldi.
“BAKANLIK PARMAĞINI BİLE KIPIRDATMIYOR”
Tarım Bakanlığının ivedilikle müdahale alım fiyatını açıklaması gerekiyor. 15-20 gün oldu sürümcemede bıraktılar, kimse bir açıklama yapmıyor. Çiftçiye sahip çıkılmıyor. En az 20 milyon insanımız bu işten ekmek yiyor. Çiftçilerin neredeyse tamamının açlık sınırının altında yaşam mücadelesi verdiği bir dönemde ürününü satmasına destek olunmuyor. Enflasyonun %12 olduğu söyleniyor, çiftçi %10 verilmesine bile razı. Her şey ortada, uygulanan yanlış tarım politikaları ve yasal düzenlemeler nedeniyle çiftçi kendi başına bırakılmış durumda. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanımız Şemsi Bayraktar'ın ve odaların rahatsızlıklarını dile getirdiği tüm açıklamalara rağmen Tarım Bakanlığı konuyla ilgili parmağını bile kıpırdatmış değil. Çiftçiler olarak çok zor durumdayız. Çiftçi borçlu ve ürünü tüccara ölü fiyata satmak zorunda bırakıldı.
“HER GEÇEN YIL ÇARESİZLİĞE İTİLİYORUZ”
Dünyada kendi kendine yetebilen ve her türlü gıdanın yetiştiği ender ülkelerden Türkiye. Yetiştirilenler yetmiyorsa ihtiyaca göre yurtdışından alınabilir ama daha sezonun başında rekolte hesaplanmadan böyle bir karara imza atılması çiftçiyi öldürür. Çiftçi tarım faaliyetlerinden uzaklaştırılıyor. Kaldı ki her bölgede %30-40 civarında bir azalma var. Devletimizden tarım arazilerinin korunması, amacına uygun bir şekilde kullanılmasının sağlanmasını, üretime katkı beklerken çiftçiler olarak her geçen yıl çaresizliğe itiliyoruz.
“MEYVE VEREN AĞAÇ BALTALANDI”
Şu anda gümrüklerden giren buğday yok ama sadece açıklaması bile yetti. Bu karar Türk çiftçisine resmen, “Hububat yetiştirmeyin, biz hepsini dışardan getirebiliriz” diyor. Çok kötü bir durumdayız. Ne yapılmak istendiğini de anlamış değiliz. Meyve veren ağaç baltalandı. Allah sonumuzu hayır etsin.”
Hazal BAŞARAN