Ahmet Yücegök

HAFTA İÇİ SİLİVRİ - 6 Aralık sayılı

Silivri, her hafta olduğu gibi bu  hafta da boş kalmadı. Silivri Hapishanesi’ndeki tutuklu gazeteciler için her gün gelen bir üst düzey siyasetçi vardı.
Evet görüldüğü gibi bu ziyaretleri de hapishaneye borçluyuz. Bazen düşünüyorum da zamanın yerel yönetimi dahil "Silivri’ye hapishane olmasın” diye "bir taraflarımızı” yırttık. Yani, yerel ve ulusal demeden erebildiğimiz yere kadar uzandık ama engelleyemedik.
Netice de hapishane yapıldı... Sonra mahkemenin de hapishane içinde yapılmasına karar verildi.
İlk olarak Ergenekon, Balyoz v.s. davaları başladı. Bu gün "kumpas” olarak adlandırdığımız bu davalar sırasında, her mahkeme günü "Silivri Hapishane Çevresi” savaş alanına döndü…
Bildiğim kadarıyla bu davalardan kimse ceza almadı. O kadar zaman tutuklu kalanlar bu gün tazminat davaları açıyor ve kazanıyorlar da... Lakin, o kadar yıl tutsaklığın karşılığı olur mu, bilemiyorum… Şimdi gazeteciler. Ama tutuklama nedenleri "o günküne” benziyor. Efendim "Gazetecilik” değilmiş… İnanabiliyor musunuz?
***
Ülkenin en ünlü siyasi davaları bu hapishane içinde görüldü. Dünyada belki de ilk. Belki de, çağdaş hiçbir ülkede görülmeyen "hapishane içinde mahkeme” Silivri’de görüldü…
***
Başka gazeteciler de var ama Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanması bambaşka oldu. Nedeni, onların tutuklanmasını isteyen Sayın Cumhurbaşkanı… Ne yargı ama…
***
Tekrar başa dönersem dediğim gibi.
Silivri adının bu kadar anılacağı hiç aklıma gelmezdi…

GÜZEL ŞEYLER BUNLAR
Cumhuriyet gazetesi yöneticileri Can Dündar ve Erdem Gül’ü ziyaret dolayısıyla Silivri’ye gelen CHP İstanbul  Milletvekili Dursun Çiçek "Silivri Cezaevi’nin adı "Kınalı” olsun, demiş.
Hatırımda kaldığı kadarıyla bu öneriyi ilk olarak "Silivri Belediye Başkanlığı AKP’de iken CHP Belediye Meclis Gurubu” yapmıştı...
***
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Rusya ile meydana gelen son gelişmeler üzerine "Kaçak sarayda tezek yakılsın” demiş.
***
Silivri Ozan Kırtasiye’nin sahibi Serkan Ataç "İnsanlar eve ekmek yerine kitap götürüyor” demiş.
***
Şu kadarını söyleyeyim öneri de güzel, gözlem de…

NEDEN ACABA?
Silivri Hapishanesi dolup taşmakta.
Ama ilginçtir. Bu güne kadar tek bir tane "Çevre Düşmanı” suçlamasıyla içeri alındığını, görmedim, duymadım.
Oysa çevre ile ilgili çıkarılmış bir çok yasa var. Hem de oldukça ağır cezalar öngören yasalar…
Ormanlarla ilgili "ORMAN YASASI” var, o hepsinden ağır. Da… Silivri Hapishanesine düşen  birkaç kişiyi duydum. Onlar da gariban  ORMAN köylüleri. Başka, tek bir kişi  duymadım… Neden acaba?

NE OLDUĞU BELİRSİZ
Nazım Hikmet’in Silivri’deki heykeline saldırılmış. Kişi heykelden ne istemiş?.
Belli değil. Hem de tabancayla ateş etmiş. İsabet eden kurşunlara bakınca anlaşılıyor ki, saldırı, bilerek ve tasarlayarak yapılmış. Tıpkı Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’ye yapıldığı gibi. Ama burada kurşunlar, hem önden ve hem de arkadan, tam isabet. Emniyet olayı takibe almış. Bekliyoruz…

YEREL SİYASET
Geçtiğimiz Pazar günü yapılan olağan genel kurul sonunda, artık seçimle gelen İlçe Başkanı olan CHP İlçe Başkanı  Suna Göçengil mazbatasını aldı.
Hafta boyunca da tebrikleri kabul etti.
Bazı kuytu köşelerde kongre ile ilgili rahatsızlıkların olduğu söylense de olağanüstü bir tepkinin olmadığı anlaşılıyor... En azından ben duymadım… Ve hafta sonu "Olağan İlçe Kadın Kolları Kongresi” yapıldı…
Elif Yılmazer tek adaydı. "Başarılar” diliyorum!
***
Silivri AKP cephesinde yeni bir şey yoktu.
***
Silivri MHP’ye gelince: Genel ve yerel iktidarla ilgili 1 Kasım Genel Seçimleri sonrası "eleştirel anlamada” seslerini duyan olmadı...
Ayrıca özeleştirilerini de duymadık…
Ve diğerleri onlar kımıldayacak halde değildi…

GENEL GÜNDEM
"Rus Uçağı Düşüldü”. İlk olarak Cumhurbaşkanımızın ağzından duydum. Sonra. Başbakanımızdan, sonra Genel Kurmay Başkanımızdan ve her biri farklı farklıydı. Neyse Rusya, ekonomik tedbirleri birer, birer devreye sokmaya başladı. İlk olarak, orada iş yapan iş adamları ve sebze-meyve "Düşürülen uçağın ceremesi olana” cezayı aldı. İş adamları anında tedirgin edici davranışlarla karşılaştılar. Keza, meyve - sebze yüklü TIR’lar  anında gümrüklerden dönmeye başladı. Kimi vatandaşımız. "Manavda ucuzlar bize de iyi gelir” diyor.
Kimi de "Ülkenin dövize ihtiyacı var o nedenle dışarı satmamız lazım” diyor. Üretici ise "Emeğinin karşılığını” alamamaktan şikayetçi... Yetkili ve sorumlulara bakıyorum... Bütün bunlardan bir şey çıkmaz havasında. Hatta henüz DOĞALGAZ meselesi gündeme gelmemişken Başbakan Erzurumlu bir vatandaşın sözlerine kamuoyu ile paylaşarak altyapıyı oluşturmak istiyor. Anlaşılıyor ki, Başbakan bizden "tezek yakmaya” razı olmamızı istiyor...
***
Hükümet kuruldu. Muhalefet ne derse desin Hükümet işine bakacak. Muhalefetin söylediklerinden eksikliklerini görüp yararlanması onun bileceği iş. Kısaca, artık laf yerine işe koyulmalı...
***
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi vuruldu. Düşünün bakalım ne yaparken? Neredeyse aylardır süren çatışmaların olduğu yerde, çatışmaların durması için.
Yapmayın, etmeyin, derken hem de insanlığın malı olan ve çatışmalarda tahrip olan tarihi bir eserin bulunduğu noktada.
***
Belli bölgelerde her gün yaşanan sokağa çıkma yasağı, çatışma görüntüleri yalnız o bölge insanını tedirgin etmiyor. İnanın diğer bölge insanını da tedirgin ediyor...
Ve, şehitler, "faili meçhul” ölümler. Bir an önce sona ermeli.
 
İNANMAK - GÜVENMEK
Birkaç hafta önceydi. Konya’da oynanan bir maçta, Ankara’daki katliamla ilgili olarak yuhalama sesleri duyunca irkildim. Bir yandan da "o kitlenin farkında olmayarak anlık bir refleksi” demiş birileri. Amaaa… Yunanistan maçı ve İsrail ile yapılan maç.
Ve, ayni yuhalamalar.Artık "Anlık refleks” denebilir mi? Bir yerde. Öfkeler-kızgınlıklar bir yere kadar anlaşılır.
Ama o öfkenin dışa vurum şekli böyle olduğunda olmuyor işte. O ne öyle, dünyayı İslam Düşmanı gibi görmek  Çirkin bir görüntü. Hem de çok çirkin…
Peki bu olup bitenler bir tarafta da…
Devlet bu görüntülerin neresinde.
Demem… Kan gölüne dönmüş bu coğrafyada, sevinçleri ve acıları ne zaman birlikte paylaşabileceğiz? Ve görünenlerin tümü bir anlamda devlete güvensizlik demek…
 
TAPU VE ECRİMİSİL
Sözüm AKP’li yöneticilere. Ey hanımlar, ey efendiler. Seçimler bitti. Tek başınıza iktidardasınız. İstediğiniz anda, istedikleri biçimde, bir günde, iki satırlık bir düzenleme ile çözülebilecek bir mesele TAPU ve ECRİMİSİL meselesi…
Unuttum zannetmeyin! Tamam mı?

İSTER İNAN / İSTER İNANMA
"Gazetecilik için ‘bekçi köpeği’ ifadesi kullanılır. Ama bu iktidarın değil, demokrasinin bekçi köpeğidir.”
(Akın Atalay-Cumhuriyet Gazetesi
İcra Kurulu Bşk.)

BİR GÖZLEM
Sahilde ki Çay Bahçeleri yaz kış hizmet eder oldu. Hem de kadınlı erkekli ve içinde kitaplıkları olan mekanlar halinde…
Bu demektir ki "Şehir içinde ki Kahvehanelerin pabucu dama atıldı” bir anlamda... Ama eksikleri var. Mesela tuvalet – lavaboları yok...

YORUM YAP