Kısa süre önce Mektebim Okulları Kurucusu Ümit Kalko, yeni dönem toplantısı için Silivri'de Türkiye'deki okul yetkilileri ile bir araya geldiğinde bir anekdotu hatırlattı esasen. Geçen sene de anlattığı için hatırlattı diyorum. Yeni okul sahibi olan bir arkadaşı, kurumunu ilk fırsatta sattıktan sonra nedenini şöyle açıklamış: “Bu nasıl bir sektör ya kimse memnun değil! Veli çok para veriyor diye mutsuz, öğretmen hak ettiği ücreti alamıyor diye mutsuz, okul sahibi zarar ediyor diye mutsuz! Böyle bir iş olur mu!?”
Kalko bu mutsuzluk zincirine ilişkin tespitini aslında iki yıl önce ortaya koydu. Yani pandemi sonrası.
Dün Silivri Belediyesinde başlayan çevre temizliği, çöp ve fen işlerinde personelin iş bırakma eylemi de tam böyle bir şey aslında. 150 bin nüfusa göre devletten destek alıp ortalama 300 bin nüfusa hizmet vermeye çalışan belediye, yüksek vergiler ödemek istemeyen vatandaş, aldığı maaştan memnun olmayan personel.
Ha bir de borçsuz bir belediye anlayışından taviz vermeyen bir Başkan. Eski borçları çatır çatır ödüyor, kendi döneminde asla borçlanmıyor!
Kurumsal yapılarda çalışan işçilerin diğer alanlara göre avantajları var. Sendikal haklar bunlar arasında önemli bir güvenceyi oluşturuyor. Bu haklar, kazancın yanı sıra çalışanlara ne yazık ki bazı yükümlülükler de getiriyor.
Kazancı alıp hatta attırmaya yönelik adım atarken yükümlülükleri yok sayarsanız Dimyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan olma ihtimaliniz yüksek.
Ha ne kazancını ne yükümlülüğünü istemiyorum dersiniz ona kimsenin bir şey diyeceği yok!
Göreve geldiği 4,5 yıldır belediyenin bütün borçları gibi personeline yönelik yükümlülüklerini de günü gününe ödemeye özen gösteren bir belediye başkanı imkanı olsa neden personelinden kıssın!?
Volkan Yılmaz, belediye kasasındaki parayı bir gün giderken alıp evine mi götürecek? “Para yoksa kredi var çeksin personelin gönlü olsun!” da diyebilirsiniz? O çektiği kredileri Yılmaz kendi değil, Silivrililerin parasıyla ödeyecek!
Şu dönemde hepimiz geçim sıkıntısı çekiyoruz ve herkes iş bırakan personelle daha kolay empati kuruyor biliyorum.
Zor olanı yapalım mı bir de…
Yönetim zafiyeti vermeksizin, tüm dengeleri gözeterek, yasalara riayet ederek kompleks bir süreci idare etmek zorunda olanın yerine kendimizi koyarak.
Silivri'nin her kuruşunu kutsal bilip, gerçekleştirdiği pek çok çalışmayı belediye kasasına yük getirmeden, mali yapısını sarsmadan, bu kentin hakkı, hukukunu, yeri geldiğinde, siyasi kredisinden yiyerek savunan anlayışı göz ardı edemeyiz.
İş bırakma eyleminde hak arayışı şekli itibariyle personelin, haklıyken haksız duruma kendini düşürdüğünü düşünüyorum. Pek çok belediyede AK Partili, CHP'li bugün itibariyle devam eden hak arayışı eylemleri var ancak her biri sendikal ve yasal çerçevede sürdürülüyor.
İki taraf da kötü niyetli olmadığına göre Silivri'ye zararı olan bu yoldan dönülüp, hak arayışı hukuk çerçevesinde sağlanıp adaletle sonuçlanır umarım.
Bir yanlışı, başka bir yanlışla düzeltemeyiz unutmayın!