Metin Karakaş, AKP Silivri İlçe Başkanlığına seçildikten sonra tuhaf bir ikileme düştü anlaşılan. Basın toplantılarında ‘aslan’, meclis toplantılarında ‘kuzu’… İlçe Başkanı olarak düzenlediği basın toplantılarında ne kadar cesur açıklamalarda bulunuyorsa, mecliste o kadar sessiz. Konuşunca ne yapmaya çalıştığını anlıyoruz da sessiz kalınca, amacını çözmek zor.
Karşı tarafın damarına basmanın karşılığı hesap edilemiyor diyeceğim, Karakaş’ın sahip olduğu deneyimle verecek bir cevabı mutlaka olur biliyorum. Amaç Işıklar’ı, muhalefete ‘saldırtmaksa’ öyle cevaplar veriyor ki, karşısında susup kalmak en zoru. Ne yapar eder insan karşılık verir. Ama etkili olur ama etkisiz kalır! Karakaş’ın, suskunluğu altında neler yatıyor? Çoğu bunu söylenenlerin kabulüne yoruyor. Başkanın söyledikleri yenilir, yutulur cinsten değil bunları duyup sessiz kalarak kabul etmek AKP’ye ne kazandırabilir ki? Geçmiş dönemde yapılan hataların kaşınması olmalı AKP’nin en son istediği.
Karakaş, “Bizim üslubumuz karşılıklı tartışmayı kaldırmaz” demesin sakin! Sessiz kalmak her şeyden daha kötü karşı tarafa bir tomar kışkırtma oku fırlattıktan sonra.
‘Bir önerge, bir cevap’ konuyu uzatmaya ihtiyaç duyulmuyor her halde. AKP kendini bu taktikle mağdur göstermeye çalışıyorsa, böyle bir algıya sahip olacak zeminin ilçemizde olmadığını hatırlatmak gerekir.
AKP, Silivri’de mağdur olarak zor görünür de mağrur olarak geniş bir kesim tarafından kabul ediliyor…
Karakaş, muhalefet meclis üyesi olarak iktidarın iyi yaptığı konularda teşekkür etmesini bilirken, eski iktidar temsilcisi ve gelecek dönem adayı olarak, “Mevcut yönetimin yaptığı hiç bir şeyi takdir etmeyi benden beklemeyin” diyor. Bu tutumuna fazla zorlamadan saygı duyabilirsiniz ama kendisine kendi parti tabanı dışında yarar sağlamadığını gözden kaçırmamak lazım.
Genel iktidar olarak muhalefetin “AKP yaptıysa, söylediyse yanlıştır” tutumundan şikayet eden Karakaş, yerelde aynı şeyi yapıp yapmadığını bir an önce sorgulasın. Yapmıyorsa da böyle bir izlenim oluşturduğunu bilmeli.
Muhalefet meclis üyelerini bilmiyorum ama Metin Karakaş, mevcut yerel yönetime bir eleştiri yöneltirken, mutlaka içinde bulunduğu son beş yıllık yerel iktidar sürecini tekrar tekrar gözden geçirmeli.
Herkesin bilebileceği bir örnek olduğu için söylemek zorundayım; Saffet Sert’in Çanta Belediye Başkanlığı döneminde E-5’in kenarına beldeye yaptırılan hangar gibi bir düğün salonu vardı. Sert, bu arada Mimar. Bugün orada yükselen yapıya bakın. Geçmişte yapılan düğün salonuysa bugün yapılan ne acaba!? İşte bu örnekler ve bildiklerim, bir çok Silivrilinin bildiği yüzünden, muhalefet iktidara bir şey söylerken geçmiş uygulamalar ile kıyas yapıyoruz ister istemez. Yapmadığımızı söylersek yalan olur, yapmazsak da haksızlık.
Herkes mutlaka imkanları dahilinde en iyisini yapmaya çalışmıştır. Ama kendi başardıklarından daha iyisini yapana da haksızlık eden onlar olunca olmuyor, olmayacak...
Siyaset, ticaret ne yaparsanız yapın insanların emeği, başarısı ve çalışmalarını yok saymayın. Eksikliklerini, hatalarını daha yüksek sesle söyleyin, ama doğrularının da hakkını yemeyin.
SİYASETÇİ İLE
GAZETECİNİN ÖZELİ
Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, tüm siyasetçi ve kamu görevlilerine çektiğim mesajları istedikleri zaman yayınlama hakkı veriyorum.
Gazeteciler ile kamu görevlileri, siyasetçiler arasında özel sınırlaması ile ayrılabilecek bir alan olduğuna inanmıyorum. Neden olmaması gerektiğini de yaşadıkça daha iyi algılıyorum.
Özcan Işıklar’ın cep telefonunu, Belediye Başkanı olmadan önce bilmiyordum. Muhtemelen ihtiyaç dahi duymadım. Görevi sona erdiğinde de basın mensubu olarak şimdi aradığım gibi kendisini arama ihtiyacı hissetmeyeceğim.
Aynı şekilde; Ahmet Mesut Demirkol, Silivri Kaymakamı ben de basın mensubu olduğum için tanıştık ya da bu sebepten ötürü görüşmemiz, konuşmamız gerekiyor. Yarın öbür güsn Demirkol gidecek, yerine gelecek kişiyle de aynı ilişkiyi kurmak zorundayım. Kaymakamımız da gittiği yerdeki basın mensuplarını bizim yerimize koyacak.
Bu kişiler bizim haber konularımız, özel ilişkiler bu alanda sakıncalı, sıkıntılı er ya da geç sorun yaratmaya gebe.
Silivri Belediye Başkanına gece 02.00’da mesaj çekmem. Akşam 20.00’den sonra arayan kamu görevlisi, siyasetçinin telefonunu da açmam.
Silivri küçük bir yer ve basın mensubu olarak sahip olduğumuz imtiyazların bizim kafamızı karıştırdığı gibi, iktidar ve yetki de bazı görevlilerinkini karıştırabiliyor. Hepimiz sonuçta insanız tabi ki hata yapacağız. Doğruların en acı şekilde yanlışlar yapılarak öğrenildiğine dair inancım da pekişiyor bu ara.
Her basın mensubuna kızan kişinin “Bana attığı mesajda istediklerine bak” diye burnumun dibine telefonunu sürmesi mesleğimiz açısından çok aşağılayıcı ne kadar içimden “İyi ki kimseye attığım böyle mesajlar yok” diye şükretsem de.
Verilenin de alınanın da hesabı mutlaka sorulur, ortaya çıkar. Hak etmediğiniz bir şeyi istemeyin, tüm cazibe ile ısrarlara rağmen almayın da. Ama hakkınızı gerekirse söke söke alın.
Partiye emek veren biri seçilmiş belediye başkanından çok şey ister, örgüt adına hesap da sorar bu parti içi meseledir ama basın mensubu kimliğiniz bu algının içine girmeyecek.