Son yazımda kuyuya attığım taşı kırk akıllı beklemeden çıkarmaya çalışacağım. Böyle bir girişten dolayı büyük pişmanlık duyduğum anlaşılmasın. Üzüldüm ama tekrar okuduğum yazımın arkasındayım. Üzüntüm biraz haksızlık yaptığımdan dolayıdır. Yine de haksızlık yaptıklarıma bile faydalı olacağını düşündüğüm taşların kuyuda kalmasında hiçbir sakınca yoktur.
Duyduklarım ve de gördüklerimin beni bu kadar gaza getirebileceğini söyleseler inanmazdım. Bu konuda yalnız olmadığıma inanıyorum. Son meclis toplantısındaki olağan dışı gelişmelere ve sözlere bakarsanız Ortaköy’ün en kıymetli yeri, belki de camisi satılıyor sanmamak mümkün değil. Ortaköylü meclis üyemizin duygusallığı, feveranı, isyanı izleyenleri ve internetten takip edenleri fazlasıyla etkiledi. Ben, Ortaköylü olsam CHP’den ve meclis üyeliğinden istifa ederdim noktasına kadar geldim. Meclis üyemizi kutluyorum! Gezi türünden eylemlere katılacak olsa iç savaş çıkartacak kadar başarı sağlayacağına şüphe etmem.
Belediye Başkanı Işıklar’ın sadece halk dalkavukluğu konusunda "Bkz. Özcan IŞIKLAR” satırına alınganlık göstermesini anlamadım. Siyaset yapan herkesin biraz halk dalkavuğu olması gerektiğinde ısrarlıyım. Halk dalkavukluğu yerine; vekil dalkavukluğu, Kılıçdaroğlu dalkavukluğu veya meclis üyesi dalkavukluğu tercih edilebilir şıklar olmaz. Işıklar’ın bu tür suçlamayla karşılaşmaktan çekinmesi gerekir. Seçim kazanan, kazanabilen her aday halk dalkavuğu olmakla övünebilir. Hiçbir sakıncası yok. Halk dalkavuğu olarak suçlananların başka bağlantıları ve niyetleri olması çok daha önemli kabul edilip ona göre hedef belirlenmeli.
İnsan kendini haklı hem de çok haklı gördüğü zamanlarda bazı basit hususları gözden kaçırabiliyor. Ortaköy’deki yerin satışı için böyle bir durum yaşanmış. Işıklar’ı bu konuda on dakika dinleyecek bir kişinin ‘Haklısın başkan’ dememesi mümkün değil. Işıklar’ın kendini çok haklı görüp açıklama mecburiyeti duymaması büyük eksiklik. Karşı çıkanların ön yargılı olduğunu düşünse bile yerin nerede olduğunun belirtilmesi bile oy birliğine vesile olabilirdi. Bu kadar basit bir konuda bile anlaşamıyor olmak sorgulanması gerekli ve önemli bir husus.
Daha önce H. TURAN’da yaşanan başkan dalkavukluğu, bugün Işıklar’ın karşılaştığı hastalık. ‘Haklısın başkan’ diyerek dalkavuk kervanına katılmak istemem. Yapı olarak kendi yanlışını ameliyat masasına yatırmaya çekinmeyen biri olarak, karşımdakinin hatalarını bulmakta ve görmekte ustalaştım. Ortaköy’deki satış konusundaki haklılık, diğer rahatsızlıkları ve hataları kamufle etmeye yetmiyor. Bu nedenle Işıklar’a günde üç vakit "Çok böbürlenme başkanım, senden büyük Allah var” diyecek dalkavuk lazım. Divandaki üyeleri bile ikna edemeyen başkan olmak başarı kabul edilemez. O nedenle derim ki; böbürlenme başkanım, senden büyük divan üyelerin var.
Değer olarak üç kuruş etmeyecek arazi CHP ile birlikte AK Parti’de de çalkantılara neden oldu. Guruplardaki disiplinsizlik bu döneme damgasını vuracak gibi görülüyor. CHP’deki ihraç tehdidinin yapılabilme pratiğini görmüyorum. Işıklar bütün böbürlenmesine rağmen ayağına kurşun sıkacak duruma gelmemiştir düşüncesindeyim. AK Parti’de ise siyasette kısa yoldan öne fırlama niyeti olanlar adam harcama, harcatma iştahlarını frenlemekte zorlanıyorlar. ‘Yeter artık’ diyerek isyan sergileyenler, yaklaşan seçimlerdeki hezimetin faturasını keseceklerin listesini bile yapmış gözüküyorlar. Son gelişme iç barışı istemeyenlerin ekmeğine yağ sürdü.
Meclis oturumuna katılmayan meclis üyelerinden şikâyet il başkanlığına intikal ettirilmiş durumda. İlden müjdeli haber bekleyenler hayal kırıklığına uğrayacaklar. ‘Davutoğlu’nun başbakan seçildiği genel kurula katılmayan parti büyüğümüzü örnek aldık’ savunması karşısında yapılacak fazla bir şey yok. İmam şafi olunca az miktardaki kan abdest bozmazmış. Durumdan vazife çıkarmak isteyenler, hevesinizi seçimden sonraya ertelemeniz gerekecek.
Bu kadar gürültü kopan bir yerin satışı yapılmayacaktır. Ret oyu veren AK Parti ve CHP meclis üyeleri konuyu araştırıp, satılması konusunda hemfikir olurlarsa yeni bir yönerge vermeleri beklenebilir. Rahmetli Özal zamanındaki "satarım”, "sattırmam” tartışmalarının ufak bir örneğini yaşamış olduk. CHP meclis üyelerini bilmem ama üç yüz kişiye iş imkânı sağlayacak bir satışı engellemek AK Parti meclis üyelerine yakışmadı.
Ayak oyunlarından vaz geçip akıl oyununa geçmekte fayda var.
Seçilmişlerin şahsi hesaplarını bırakıp, Silivri hesabı yapmalarının takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Taşı çıkaralım derken, daha derinlere kaçırdık gibi!
Yaradılışınız neyi gerektiriyorsa öyle kalın...