Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar'ın evsahipliğinde Perşembe günü İstanbul Halk Ekmek A.Ş. Genel Müdürü Salih Bekaroğlu, Tarımsal Üretim ve Araştırma Merkezini ziyaret ederek burada bölgemizin tarımsal üreticileri ile bir araya geldi.
Özellikle TÜRAM'da yapılan çalışmalar doğrultusunda karabuğdayın üretimi ve pazara sunulması konusunda fikir alışverişinde bulunulan toplantı, bölge çiftçimizin eksikliklerini gidermek yönünde arayışların değerlendirilmesi çerçevesinde gelişti. Toplantıya İstanbul Rumeli Üniversitesi Rektörü Salih Aynural, Muhtarlar Dernek Başkanı Ömer Ercan, Meclis Üyeleri Melih Yıldız, Zafer Bıyıklı, Ziraat Odası Başkanı Metin Gürsu, Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Vekili Arif Kanık, Gök Un adına Turan Göksu, AK Un Adına Nadir Benderlioğlu, Önder Çiftçi Dernek Başkanı Metin Oral, Silivri Fırıncılar Derneği Başkanı Ferhat Yılmaz, büyük çiftçilerimizden Süleyman Gencoğlu, işadamı Sezai Batman katılanlar arasındaydı.
IŞIKLAR: ORGANİZE TARIM BÖLGESİ KURACAĞIZ, ENDÜSTRİ TARIM BÖLGESİ İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Toplantının açılış konuşmasını yapan Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, “3 üniversite alanı olan tek ilçeyiz. Bunu söylerken bir üniversitenin ne anlama geldiğini, akılla, bilimle, araştırma geliştirmenin hayatımıza neler katacağını her zaman hatırlamalıyız. Rumeli Üniversitesi ve Salih Aynural bizim için bir şans. Ona özellikle teşekkür etmek istiyorum. Aromatik bitkilerde çok mesafe aldık. Onlarla ilgili destinasyon, saflaştırma kursları vererek çok önemli aşamalar kat ettik. Tescilleri de alındı artık alıcısı da var. Pazarı da oluşmuş durumda. Artık tarlalarda nimetini görme aşamalarına geçeceğiz.
Bölgemizin bu Allah vergisi zenginliklerini koruyarak, çoluğumuza çocuğumuza nimet sağlayacak, geleceğimizin tarımsal kalkınma hamlesini yaratacak bir Organize Tarım Bölgesi haline getirip onun daha ötesinde insani gelişme merkezine dönüştürmenin alt yapısını hazırlıyoruz. Balkanlar'da da Rumeli'de de bir insani gelişme merkezi oluşturup Organize Tarım Bölgesi kurulduktan sonra Endüstri Tarım Bölgesi için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Onun da dünyada belki bir tane örneği vardır, ikincisi bizde olacak. Bu %85'i ekilebilecek bir ülke için çok güzel, çevremize örnekler oluşturacak bir model.
“TOPRAKLARIMIZI, GELECEĞİMİZİN KALKINMA ARACI OLARAK KULLANMAK İÇİN KORUMAK ZORUNDAYIZ”
Burada 8 senedir yaptığımız çalışmanın gerçekten çok önemli olduğunu biliyorum. 3 üniversitenin bütün emeği geçen akademisyenlerine de huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum. Karabuğdayın ülkemiz için ne anlama geldiğini Halk Ekmek Genel Müdürüm ifade edecek. Çok etkilendiğim bir özelliğini söylemek istiyorum; %30 una katıldığında Türkiye sağlık harcamalarının %20'sini düşürecek bir nimet. Bu toprakları nimetle, zenginlikle, refahla buluşturduğumuz anda artık kimse başka bir amaç için kullanmasını düşünemez, aklından bile geçirmesin istiyoruz. Bu topraklar bizim için gerçekten mübarek bir nimet. Çocuklarımız ve geleceğimiz için bir kalkınma aracı olarak kullanmak için korumak zorunda olduğumuzu biliyoruz. Korumanın başına polis dikerek olmayacağını biliyoruz. Bu nimetin getireceği gelirle onu koruyacağız. Hem de büyük bir teknoloji hamlesi yaratarak şu anda üstünde ot bitmeyen bölgelerine bilgi ve birikim transfer edeceğiz. Bunun adı kent ve kent çevresi tarımı. Burada gelişecek oraya da göndereceğiz.
“TÜRAM'DA ÇOK GÜZEL BİR GELİŞME ÖRNEĞİ YARATTIK”
Gelişmesi için oturup devletten beklemekle olmadığını gördük. Burada herkesin payı var. Ben gurur duyuyorum; kooperatifleri, dernekleri, ilçe tarım müdürlüğü, üniversitesi, kaymakamlığı, belediyesi hepimiz el ele verdik. Burada çok güzel bir gelişme örneği yarattık. Şimdi artık bunu ticari bir iş haline getirip, piyasasını derinleştirerek, burasının refahına, herkesin ekmeğine katkı yapmak için kullanmamız gerektiği aşamasına geldik. Bunların hiçbiri kolay olmuyor. Büyük emek ve özverilerle bir arada olacak ama bizim muradımız bu bölgede bunları yapmak. Genel Müdürümüze bizleri ziyaret ettiği için teşekkür ediyor, hoş geldiniz diyorum. Karabuğday konusunda düşüncelerini paylaşmasını rica ettim. Bana göre çok müjdeli bir haber getirdi. Biraz çalışmamız gerekecek, hiçbir şey kolay değil. Hayırlı bir işin başlangıcına vesile olmasını dileyerek sözü Genel Müdürüme vermek istiyorum.”
BEKAROĞLU: BİZ ‘ALIRIZ' DERSEK ALIRIZ
Salih Bekaroğlu, Silivrili üreticilere kara buğday alım görüşmeleri öncesinde lale yetiştiriciliği tecrübesini paylaşarak sözlerine başladı ve şöyle konuştu: “Silivri'ye üretim amacıyla gelişimizin ikincisi. Birincisi 2005 yılındaydı, ben İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ağaç ve Peyzaj A.Ş. Genel Müdürüydüm. O dönemde Başkanımız Kadir Topbaş bizi çağırdı ve, "Silivri, Çatalca ve Şile'de bitkisel üretimi, dış mekan süs bitkileri yetiştiriciliğini destekleyeceğiz. Bununla ilgili Belediye Başkanları ile görüşün, proje hazırlayın ve uygulayın" dedi. O zaman Hüseyin Turan Belediye Başkanıydı. Geldiğimizde Hüseyin Bey, "Ağaç A.Ş. laleye büyük önem veriyor. Bundan sonra çok miktarla lale ekeceğiz" demiştik.
İlk defa 2006 yılında lale bol miktarda dikildi İstanbul'a. Hüseyin Bey, burada daha önce de lale yetiştirildiğini söyleyince ‘Başkanım sen beni o köye bir götür' demiştim. Çanta'da üreticilerle ve muhtarlarla bir araya gelmiştik. Arkadaşlara lale yetiştirin biz alalım dedim. "Yok, almazsınız" dediler. Alacağız dersek alırız dedik. "Almazsınız" dediler. Peki, sizinle bir anlaşma yapalım. Ben her birinize 100'er bin adet lale soğanı vereyim. Para falan istemiyorum sizden. Siz bunları yetiştirin dedik. 1 yıl sonra kaça alıyoruz lale soğanını misal 10 kuruşa alıyoruz, size verdiğimizi 40 kuruşa aldık, aradaki farkı biz size yetiştirme ücreti olarak ödeyelim dedik. Önce sayı 30'a çıktı, daha sonra düşe düşe 13 üreticiye düştü. Lale soğanlarını getirttirdim daha sonra Halk Ekmeğe döndüm. Şu anki Genel Sekreter Yardımcımız Eyüp Karahan Bey projeyi sahiplendi ve o yıl 1 milyon 300 bin lale Silivri'de toprakla buluştu. Şimdi de devam ediyor, tebrik ediyoruz.
“DÜNYADA PARMAKLA GÖSTERİLECEK BİR EKMEK FABRİKASI KURACAĞIZ”
Arkadaşlar İstanbul Büyükşehir Belediyesi Halk Ekmek önemli bir kuruluş. Türkiye'de ekmek fiyatlarını dengeliyor. Daha önemsediğim bir boyutu Halk Ekmek ekmekte kaliteyi artırıyor. Şu an 55 çeşit ürünümüz var. Hadımköy'de Tank Taburu'nun olduğu arsa İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne geçti. Çok iddialıyız; İstanbul'da, Türkiye'de, Avrupa'da değil dünyada parmakla gösterilecek bir ekmek fabrikasını inşallah oraya kuracağız. Yeni fabrikamızda ekşi maya kullanmayı hedefliyoruz. Başkanımız Kadir Topbaş'ın talimatı bu şekilde. Ekşi mayalı ekmek insan sağlığına çok daha faydalı. Bunu bir düdüklü tencerede pişen bir de çömlekte tandırda pişen kuru fasulyeye benzetiyorum. Hangisi daha lezzetli olur? Tandırdaki kesinlikle daha lezzetli olur. Uzun süre pişerken bir takım aromatik birleşimler ortaya çıkıyor, pişme esnasında vitaminler mineraller açığa çıkıyor, ondan lezzeti artıyor. Bioyararlanım daha fazla oluyor. İnşallah böyle bir fabrika kuracağız.
KARABUĞDAYLA HALK EKMEK NİYE BU KADAR İLGİLENİYOR?
Ülkemizde dünyada da ciddi bir oranda çölyak hastası var. Çölyaklı kişiler buğdaydan yapılmış ürünleri yiyemiyorlar. Glütene alerjileri var. Dolayısıyla bunların glütensiz ürünlerle beslenmesi gerekiyor. İnsanın da ana yiyeceği ekmek. Karabuğday glütensiz bir ürün. Halk Ekmek olarak 2000 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Anabilim Dalı Başkanlığı ile bir proje geliştirdik. Türkiye'de ilk defa glütensiz ekmekler ürettik fakat ekmeklerde biraz elastiki yapı vardı. Yenmesini daha iyi bir hale getirebilir miyiz noktasında bir arayış içerisindeyiz. Araştırmalarımız sırasında karabuğdayın glütensiz bir ürün olduğunu öğrendik. Onunla ilgili bir TÜBİTAK projesi yaptık. Proje tamamlanmak üzere. Karabuğday koyduğumuzda ekmekler daha ekmek gibi olacak. Yakında inşallah projenin gereği olan ekmekleri de üreteceğiz. Karabuğday P vitamini bakımından zengin bir gıda. P vitamini damarların esnekliğini sağlıyor. B1, B2 vitamini bakımından zengin. Kolesterolü düşürüyor. Polim denen bir maddeyi bol miktarda içeriyor. O da karaciğerin çalışmasını kolaylaştırıyor. Kan şekerinin kontrolünde etkilidir ve diyabet riskini azaltır. Kabuğu soyulduktan sonra bulgura, pirince alternatiftir ve onlardan çok daha sağlıklıdır. Tarım Bakanlığı 2 yıl önce Tıbbi ve Aromatik Bitkiler kapsamında bu ürünü desteklemeye aldı. İstanbul Halk Ekmek olarak yeterli miktarda karabuğday bulabilirsek, fiyatlar uygun olursa niyetimiz ekmeğe %10-15 oranında katmak. Bunu kattığımızda insanlarımız daha sağlıklı olacak dolayısıyla sağlık harcamaları azalacak. Karabuğdayı Halk Ekmek olarak alıp ekmeklere katmak istiyoruz. Karabuğday üretiminin kesinlikle yaygınlaştırılması gerektiğine inanıyoruz. Yaygınlaştırılması için biz elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Karabuğday bir ot tohumu, kabuğunun soyulması gerekiyor. Kabuğunu soyduktan sonra paketlenir, rahatlıkla satılabilir. Kabuğunu soyduktan sonra biz un olarak da soyulmuş dane olarak da alırız. Bu konuda Başkanımızı tebrik ediyorum, gerçekten güzel bir iş yapmış. Tıbbi ve aromatik bitkilerin üretimi ile ilgili bir öncülük yapıyor bölgenizde. Kooperatifleri de kurduk deniyor. Bu ürünlerin pazarlanması önemli. Üretmek bir maharet istiyor ama esas maharet bu ürünlerin pazarlanmasında. Hasat kurutulacak, paketlenecek ve piyasaya sunulacak. Kooperatifler, sanayiciler bu işe el atarlarsa ülke için de kendileri için de büyük bir iş yapmış olurlar diye düşünüyorum.”
GÜRSU, KARABUĞDAY ÜRETİM DENEYİMİNİ PAYLAŞTI
Toplantıda söz alan Ziraat Odası Başkanı Metin Gürsu, karabuğday deneme üretimi süreci hakkındaki tecrübelerini şöyle paylaştı: “Karabuğdaya zemin hazırlanmasında normal olarak hububat veya ayçiçek ekilen arazi üzerinde yapılan işçiliğin aynısını uygulayabiliyoruz. Kış döneminde toprağı 1-2 defa sürerek bahar ayında ekime hazırlayabiliyorsunuz. Arazi dinlenebiliyor, soğuk olduğundan dolayı da çok fazla yabani ot büyümüyor. 14-15 Nisan ekim dönemi. Ekim aşamasına çok fazla bir maliyet olmadan geliniyor. Karabuğdayın ekim aşamasında 5 kilogram ürün başı tohumu var. Diğer hububatta en az 20-25 kilogram tohuma ihtiyaç var bu şekilde de karabuğdayın ekim maliyeti düşük oluyor. Gübre maliyeti de düşük oluyor. Bir seferde ekip, merdaneyle düzenlemiş oluyorsunuz. Ekimden sonraki süreçte yabani otlarla mücadelede ilaç vb. hiçbir şey kullanmıyorsunuz. Biz farklı uygulamalar yaptık. Bazılarına çok az gübre atarken bazılarına hiç atmadık. Yapılanda biraz verim yüksekliği oldu ama biz kalitesini bozmak istemedik. Ürünü glüteni düşük olarak üretmek istedik. Bölge olarak toprağımız yetişmesi için elverişli. Kara kepir toprak da 180-200 rakamlarına kadar verim alındı, kumsal bölgeler de daha düşük 80-120 kilogram arasında seyretti. Arazi yapısından ve ekim esnasındaki uygulamalardan dolayı değişim olabildi. Mesela 14 Nisan'da ekildi bir bölümüne yağmur düştü. Yağmur düşen bölgelerde gelişme daha iyi oldu. Az yağmur düşen bölgelerdeki gelişmeler daha az. Yağışın dengesiz düşmesinden dolayı bazıları erken çimlendi, bazıları da daha sonradan. Arada boy farkı oldu. İlk büyüyenler tohuma geldi, ikinci yetişenler daha sonra çiçek vaziyetini aldı. İkisini bir anda biçemedik. Biraz bekledik. Bekleyince ilk büyüyenler biraz dökülme yaptı. Hassas bitki. Bu yıl ilk denememizdi. Sağ olsun Belediye Başkanımız her konuda yardımcı oluyor. Bu süreç bizim için bir denemeydi. Belediye Başkanımız tohumları çiftçilerimize ücretsiz olarak verdi. Teşvik etti. Biçimden sonraki aşama belli bir kuruluk gerektiriyor. Kuruydu. Ürün gayet iyi, temiz. Anız olan alanlarda yabani otlar ve haramzadeler biraz daha fazla çıkıyor. Kışa bıraktığımız dönemde soğuktan dolayı bu haramzadeler çıkmıyor. Boşluk kalan yerlerde ayçiçek 1 yıl sonra da çıkabiliyor. Kanola tarlasının içerde kalan tohumu süreç geldiğinde 1 yıl sonra yine çıkabiliyor. Bunları önleyecek, ürün olarak tamamen karabuğdayı bırakacak ilaç uygulaması gerekebilir diye düşünüyorum. İlacın doğallığından bir şey kaybettireceğini tahmin etmiyorum, üretimi artıracaktır. Karabuğday netice itibariyle Silivri'nin iklimine uygun, çekilmesi ve biçilmesi kolay, her noktasında üretilebilecek bir bitki. Temizlenmesi, kabuğunun soyulması gibi imkân olmuş olsa bugün marketlerle çok büyük paralarla satılacak derecede. Hasat süreci 90 günü bulmuyor. O yönü de iyi. Süre kısa olduğu içim karabuğdayın arkasından tekrar ikinci ürünü ekip yetiştirme imkânı da var. Süre toprağı çok yıpratmıyor. Gayet güzel bir ürün.”
GÖKSU: ÖNCELİKLE FİYAT POLİTİKASI OLUŞTURULMALI
Gök Un'un kara buğday ile ilgili araştırmalarını toplantıda söz alarak paylaşan Turan Göksu, şunları söyledi: “Burada öncelikle fiyat politikasının oluşması lazım. Maliyet önemli bir unsur. Dışardan gelen ürünle buradaki yerli ürünün rekabet edebilir olması gerekiyor. İlk önce bunu çözmeli. Ekebilmeleri için çiftçiye aşağı yukarı bir fiyat verilmesi lazım.
“İŞİN ZORLUĞU
KABUĞU SOYMAKTA”
Bu ürünün un haline getirilmesi baya bir cefalı iş. Karabuğdayı dışındaki kabuk sert önce belli bir buhar derecesinde yumuşatılıyor, ardından kurutuluyor ve ondan sonra soyulabiliyor. Zaten burada bütün işin zorluğu kabuğu soymakta. Kabuğu sert içi yumuşak olduğu için fabrikalardaki kabuk soyma işlemleriyle soyamıyorsunuz aksi halde içinde un olacak tane parçalanıyor. Alıcıların fiyat belirlemesi lazım ki yatırım yapacak insanlar ona göre hareket edebilsin. 5-10 yıl sonra büyük bir pazar olur ama şimdi bu işleme aşamasında ciddi yatırım isteyen bir tesis.”
BENDERLİOĞLU: KABUĞUNU SOYMAK İÇİN CİDDİ BİR YATIRIM GEREKLİ
AK Un'un konuya ilişkin faaliyetleri hakkında söz alan Nadir Benderlioğlu, görüşlerini şöyle paylaştı: “Başkanım öncelikle davetiniz için teşekkür ederim. Misafirlerimizin hepsini tanıyamıyorum ama Genel Müdürümüze, hocalarımıza da hoş geldiniz diyorum. Sizinle görüştükten sonra karabuğdayla ilgili yaklaşık 6 aylık bir çalışmamız oldu. Genelde Ukrayna, Rusya ve Çin'de üretimi ve tüketimi yapılıyor. Turan Beyin de dediği gibi işin en zor kısmı kabuğunu soymak. Kabuğunu soymak için de ciddi bir yatırım gerekiyor. Dane çıkarma aşamasına gelene kadar firmalara baya bir yük bindiriyor.
“DÜNYA TEKNOLOJİYLE Mİ, TARIMLA MI YAŞAYACAK?”
Biraz konu dışına çıkacağım ama “Dünya teknoloji ile mi, tarımla mı yaşayacak?” sorusuna ben Afrika'yı gördükten sonra insanların tarımla ancak kendilerini doyurabileceğine inanıyorum ve tarıma desteğin her türlüsünün sanayici de dahil olmak üzere çok acil bir şekilde yatırım yapmamız gerektiğine inanıyorum.
“KARABUĞDAY KONUSUNU HAYATA GEÇİRİRSEK, TRAKYA'DA BÜYÜK ADIM ATARIZ”
Karabuğday konusunu yapabilirsek Trakya'da bu anlamda çok büyük adım atabileceğimize inanıyorum. Bizler çalışıyoruz. Çiftçi bu ürünü nasıl ve kaça satacağı konusunda bilgilendirilirse bizler yatırım yapmaya her zaman hazırız Başkanım. Yapabileceğimize inanıyorum. Bizim firmamız belediyeye bu konuda tam destek veriyor. Eğer üretim olursa da kırma işini yapacağımızı düşünüyorum.”
Toplantı soyma alternatifleri ve ürün maliyetleri üzerine değerlendirmelerle devam etti. Eksikliklerin giderilmesi şartıyla üreticiler yeni ürüne sıcak yaklaşmakta, Halk Ekmek tüm üretimi satın almaya talip.
Sevginar Sali / Hazal Başaran