Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
Bu hafta yazı biraz geç kaldı. Üzerinize afiyet bir rahatsızlık içindeyim. Her şeyde bir hayır vardır; bu mısraların geleceği varmış bakın aklıma... Kanuni Sultan Süleyman'ın meşhur bir şiiridir. Eskiden İstanbul'da eczanelerde yazardı bu mısralar biliyor musunuz? Çocukluğumda okumaya başladığım bu mısralarla başladı belki Divan edebiyatı ile tanışmam. Önce lise, sonra üniversite tabi...
Padişahların yazdığı şiirlerden ne zaman bahsetsem; birçok arkadaş çok şaşırıyor. Oysa, II. Beyazıd Adli, Fatih Sultan Mehmet Avni, Kanuni Sultan Süleyman da Muhibbi mahlasıyla ne güzel şiirler yazmışlardır. Bunlardan biri de işte bu sıhhat konusuyla şöhreti yakalamış şiirdir.
Sağlık kıymetlidir tabi. Şu fani ömürde bin bir telaş içinde unuttuğumuz sağlığımız... Şu hayatın bir sonu olduğunu bir bilsek; ah bir bilsek... Belki de biliyoruz da hatırdan çıkarmasak... Ben de hep böyle hastayken geveze oluyorum. Konuya bir türlü başlayamadım. Oysa ne kadar çok söz ettik. Neyse bugün sizlere hükümdar şairleri tanıtmak istiyorum. Aslında birkaç tanesinin ismine yukarıda yer verdik. Biraz daha devam edelim. Evet, bugün edebiyat öğretmenliğim tuttu. Yazıyı okumak tenezzülünde bulunanlarınız lise sıralarına gitmiş gibi olacaklar... Bu hafta hastayım beni idare ediniz.
Osmanlı Devleti'nin büyük hünkârlarından Yavuz Sultan Selim ile devam ediyoruz efendim. Farsça'yı çok iyi bilen ve bir Farsça Dîvân tertip edecek derecede bu dilde şiirler yazabilen bir sanatçıdır Yavuz, Arapça şiirler de yazmıştır. Felsefe, edebiyat, matematik ve dinî ilimler konusunda geniş bilgi sahibi olan Yavuz Sultan Selim'in Türkçe şiirler yazdığı söylense de bunda kesinlik yoktur.
Merdüm-i dîdeme bilmem ne füsun etdi felek
Giryemi kıldı füzûn eşkimi hûn etdi felek
Şîrler pençe-i kahrımda olurken lerzân
Beni bir gözleri âhûya zebûn etdi felek
Osmanlı sultanları arasında en çok şiir yazan sultan şâir unvanına sahip olan Kanunî Sultan Süleyman, şiirlerinde Muhibbî, Meftûnî ve Âcizi mahlaslarını kullanmış bir şairdir. Kanûnî Sultan Süleyman'ın biri Farsça olmak üzere iki Divân sahibi olduğunu bilenleriniz çoktur. Muhibbî Divânı'nda 2799 gazel bulunmaktadır. Şiirlerinin toplamı 15935 beyite ulaşmaktadır. Bu haliyle o, aynı zamanda Divan edebiyatının en hacimli divânını kaleme alan şairdir. Kanunî Sultan Süleyman devrinde Bâkî, Zâtî, Hayâlî ve Fuzûlî gibi büyük şairler yetişmiş ve bu şâirlerin birçoğu Sultanın yakın ilgisine ve himayesine mazhar olmuştur. Muhibbî'nin dönemindeki şâirleriyle mukayese edildiğinde hiç de küçümsenmeyecek bir sanatkâr olarak karşımıza çıktığını söylemek zor değil. Bilhassa Divan şiirinin zirveleri kabul edilen XVI. yüzyıl şâirleriyle aynı sanat ikliminde yazması onun büyüklüğüne işaretttir. Ortaya koyduğu eserlerin, devrinin ulaştığı estetik seviyeye uygunluğu, onun devlet idaresinde olduğu kadar, şiir alanındaki başarısını da gözler önüne sermektedir. Muhibbî'nin matla beyti dilden dile dolaşan ünlü gazeli, onun dünya saltanatı karşısındaki umursamaz tavrını ve tasavvufa meylini de yansıtıyor.
Tarihimizi ele alan kimi televizyon dizilerine rast geldikçe, tarihi isimlerin neden bu yönleri yerine hayali harem maceralarına yer verilir; ya da daha çok bunlara yer verilir diye düşünmeden de edemiyorum.
Bakınız iyi ki hasta olmuşum, hasta olmasam o çirkin tatlı ilacı içmeyecek; o ilaç beni çocukluğuma götürmeyecek; çocukluğumda yaşlı eczacı Çetin Amcanın köhne eczanesinin duvarında asılı duran o ünlü şiiri hatırlayamayacaktım. Neydi efendim, hatırlayalım:
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
Şu dünyada hiçbir şey sebepsiz değildir. İyi ya da kötü her şeyin bir sebebi vardır.
Hoşça kalın.