Normal şartlar altında yaz aylarında sakin seyretmesi gereken siyasi gündem Ümit Kalko'nun Silivrispor başkanlığından düşmesi ile sonuçlanan sürecin başlamasıyla hareketlenmişti. O dönemde yeni başkan adayı Akgün Duru “Huzuru sağlamak üzere” göreve geldiğini iddia etmiş ve amacının bu olduğunu açıkça belirtmişti. Nitekim ben de onun bu sözünün samimiyetine inanıp daha seçildiği ilk günlerden ilçede ve kulüp içerisinde huzuru temin etmeye başladığını köşe yazılarımda belirtmiştim. Ancak durum şu günlerde bir hayli farklı seyrediyor. Art arda kaybedilen maçlar, Silivrispor yönetimi ve Kasaba arasında yaşanıp iki tarafın da bazı yöneticilerinin maçları izlemesinin yasaklanmasıyla sonuçlanan gerginlik, basın mensuplarına varana kadar edilen hakaretler ve daha neler, neler…
Üzülerek söylüyorum ki Silivrispor'un durumu şu aralar tek kelime ile rezalet. Yakında insanlar Silivrispor'u desteklemeye utanmaya başlarlarsa şaşırmayın değerli okuyucular çünkü ligdeki gidişatımız o yönde. Ne var ki şu anda yönetimin istifa etmesi buna çözüm getirmez, getiremez. Ancak Kasaba Gurubu belli ki Duru ve yönetimine öyle bilenmiş ki maçlarda “Yönetim istifa!” şeklinde sloganlar atmaya başlamışlar. Buna karşılık olarak da Duru ve birkaç yöneticisinin Kasaba Grubuna saldırdığı iddiası var. İşte o gün bu gündür ver elini kargaşa…
Kasaba Grubunun ve Silivrispor Yönetiminin olaylardan sonra birbirlerine karşı yaptıkları açıklamaları okudum da açıkçası hayretler içerisindeyim. Özellikle Silivrispor Yönetiminin Kasaba ile ilgili söyledikleri şeyler dudak uçuklatan cinsten ve maalesef çoğu bilinip herkesin bilmezden geldiği gerçekler. Kasaba'nın içerisinde bin bir türlü yasaklı maddenin döndüğü dedikoduları zaten herkesin malumu. En basitinden bir örnek vereyim, geçtiğimiz sezonun şampiyonluk kutlamaları sırasında, Demet Akalın konserinde hemen önümüzdeki bir grup Kasabalı genç, konser sırasında tüttürdükleri ne idiği belirsiz, sigara şeklinde sarılmış bir maddeyi sağa sola da üfleyerek yanımdaki bayan arkadaşın başının dönmesine, kötü olmasına sebebiyet verdiğine şahit oldum. Hatta bu yüzden konseri biraz erken terk etmek zorunda kaldık. Ben bu olaya gözlerimle şahit olduğum için Duru ve yönetiminin bilhassa gençlerin Kasaba'da kötü alışkanlıklara bulaştığıyla ilgili beyanlarının doğruluk payı olabileceğini düşünüyorum. Hatta adı böyle işlerin batağına dibine kadar karışmış olan bir taraftar gurubuna destek veren gazeteci ağabey ve ablalarıma çok ama çok kızarak soruyorum; Siz çocuğunuzu/ yeğeninizi gözünüz kapalı Kasaba Grubunun ortamına emanet eder miydiniz? Eğer cevabınız ‘evet' ise bunun gerçekleştiğini en kısa zamanda görmek isterim.
Duru ve yönetiminin Kasaba hakkında yaptığı “kötü alışkanlıklar” konusundaki beyanlarına katılmakla beraber vermeleri gereken cevabın bu olmadığını düşünüyorum. Kasaba sizi kendilerine saldırmakla itham etti ama siz saldırıp saldırmadığınızı veya saldırdıysanız neden saldırdığınızı açıklamanız beklenirken tutup ta “Gençlerimiz Kasaba'da kötü alışkanlıkların pençesine düşüyor” minvalinde bir açıklama yapıyorsunuz. Yahu millet size Kasaba'da neler döndüğünü sormuyor. Millet size üç soru soruyor.
1) Kasaba gurubuna saldırdınız mı?
2) Saldırdıysanız neden saldırdınız?
3) Bu Silivrispor'un hali ne olacak?
Her şey ne güzel başlamıştı oysa… Yenilenen stat, takım otobüsü ve bilumum jestler… Ancak şimdi takımın ve Silivrispr'un düştüğü genel hale şöyle bir bakıyorum da sorasım geliyor “Hani nerede o temin etmeye söz verdiğiniz huzur?” diye. Yine de “Biz hep birlikte Silivrisporuz” sözünün samimiyetine inanıyor ve ilçemizi temsil eden bu güzel takımımızın başarısı için yapabileceğimiz her şeyi yapmamız gerektiğini, elimizi hep birlikte birazcık daha taşın altına koymamız gerektiğini buradan beyan ediyorum.
Not: Yazdığım köşe yazılarından rahatsız olup şahsıma veya yakınlarıma tehdit, hakaret, gözdağı ve buna benzer bilumum davranışlara yeltenen herkese hukuk yolu ile anında, mümkün olan en sert biçimde cevap vereceğimi buradan belirtir, karşılarında cahil cühela bir insan olmadığını vurgulayıp telefonumu çaldırmadan, yakınlarımın kulaklarına bana iletmeleri için bir şeyler fısıldamadan önce iki kere düşünmelerini tavsiye ederim.