- yüzyılda Abbasi hilafetinin merkeziyetçi idaresi gevşemiştir. Doğu-İran'da (Horasan ve maveraünnehir'de) ve Hazar Denizi sahil bölgesinde Kadim İran geleneğini izleyen yerli hanedanlar Samaniler, Buveyhiler, Gazneviler yükselir.
Gazneviler bir Türk hanedanı olmakla birlikte, İranlı bürokratlar sayesinde devlet idaresi ve kültür bakımından Kadim İran geleneğini kuvvetle benimserler. Firdevsi İran kültürünü büyük bir destanda, Şahname'de canlandırırken eserini Gazneli Sultan Mahmud himayesinde yazar. Türk hanedanı tarafından kurulan Büyük Selçuklu İmparatorluğu (1040-1157) egemenliği bütün İran topraklarında kurar ve eski İran kültürünü belki de hepsinden fazla canlandıran da yine bu imparatorluk olmuştur. Bu imparatorluğun bürokrasisi yine İranlıların elindeydi. Abbasi döneminde İbn Mukaffa İslami ilimler yanında ondan bağımsız eski İran-Hind geleneğini İslam kültür çevresine sokar. Arap gelenekleri yazıya dökülünce özellikle Cahiz'in eserleriyle bu İrani gelenek adab(edeb) genel adı altında bağımsız bir edebiyata vücut verir. Bu edebiyatı kategorilere bölümlediğimizde 1) Ahlak-etik yazılar 2)idare başındakiler ve yüksek kültür çevreleri içim yazılan edebi-eğitsel eserler, bu arada şiir ve inşa 3)Hükümdar, idareci sınıf ve aydınlar için devlet siyaseti üzerinde nasihatname tarzında eserler. Bu kültürleşme akımında İslam dinine ait öğelerin yokluğu dikkate değer. Bu akımın başındaki İranlı küttab, açıkça hükümdar ve yüksek idareci sınıfı etik ve davranış bakımından İran kaynaklı geleneklere göre eğitme hedefindedirler. Daha emeviler döneminde bu edebi gelenek hamriyye adıyla anılagelmiştir.
Şarap ve tahammur etmiş, mayalı içkiler içme, Kuran'da büyük günahlar arasında haram sayılır. Şaraba bir madde katarak tahrim dışında sayanlar olmuştur. Halifelerin saraylarında içki alemleri yapılır ve şarap içilirdi.(“Khamr”, El, Wensinck,199) sarayla ilişki halinde Arap şiirinde Aşk, musiki, ve şiir geleneği, hicretin ilk yüzyılına kadar çıkar. Şaraptan söz eden şiir tarzı hamriyye bu şairlerle ortaya çıkmıştır. Daha hicretin ilk yüzyılında şiirde bu tarz yerleşmiştir. Hicaz'da içkiyle zevk u safa adeti gelişti.(XIV. yüzyıl Anadolu'sunda işret meclislerinde Hicaz musiki ekolü anılır.) Hicret'in II. yüzyılında Kufa'da dini tüm sosyal kuralları hiçe sayan bir aşk ve şarap şairler grubu ortaya çıktı. Bu yüzyılda Emevilerden Valid b. Yazid'in şiirlerinde aşk, musiki ve şarap egemendi. Hicri III. Yüzyılda hamriyye şiirinde, ibn al-mu'tazz sivrildi, onun üslubuna zarafet damgasını vurdu.
İslami adabın kaynağı, ayin terimiyle ifade edilen kadim İran geleneğini, başlıca Firdevsi'nin Şahname'sinde tespit etmiş bulunuyoruz. Adab(edeb) “düşünce, söz ve davranışta zarafet” diye tanımlanır. Buna erişebilmek için belli kuralları öğrenmek ve yaşama uygulamak gerekir. Bu kuralların genel ölçüsü de itidaldir, orta yoldur.
İslam öncesi Sasani menşeden gelen üçlü gelenek yani şarap musiki ve şiir, işret meclisinin olmazsa olmaz bir geleneği olarak kabul edilmiş, Anadolu Selçukluları, Türk beylik ve saltanatlarında bu şekliyle sürüp gelmiştir.