1961 yılıydı. Savaştan yıkık-dökük çıkmış Batı Almanya ekonomisini biraz olsun toparlamış ve boşluktaki işler için yabancı ülkelerden işçi talebinde bulunmuştu. İtalyanlar, Yugoslavlar, İspanyollar koşarak Almanya'nın yolunu tutuyorlardı.
Ama Almanların gözü Türklerdeydi.
Almanlar Birinci Dünya savasında omuz verdikleri, İkinci dünya savaşında kapısından döndükleri Türkleri sayıyor ve seviyorlardı. Türk İş Bulma Kurumu (1960'lı yıllarda Tophane'deydi) kapısında kuyruklar oluşmuştu. Tesisatçı, inşaatçı, elektrikçi, badanacı-boyacı, mekanikçi gibi iş yapanlar Karaköy'deki o binanın önünde birikmişlerdi.
Bunların arasına daha sonraları Hatayspor'un başarılı hocası Ömer Erdoğan'ın babası da katılacaktı.
Çalışma hayatı 1977'lı yılları bulmuş Erdoğan ailesi Almanya'nın önemli bölgelerinden Hessen eyaletinin Kassel kentine yerleşmişti. Kassel Almanya'nın Üniversite şehirlerinden birisiydi. Dünyanın dört bir tarafından gençler buraya okumaya gelirlerdi. Bu hala sürüyor.
Baba Erdoğan futbol meraklısıydı. 1977, 3 Mayıs (Boğa burcu-İnatçı, lider ruhlu, güzel yemekten hoşlanır, hırslı ) doğumlu oğlu Ömer Erdoğan'ı sık sık 6-7 yaşında iken amatör kulüplere götürür ve futbolcu gibi yetiştirirdi.
Ömer'de babasının yüzünü ''kara çıkarmamış'' 17 yaşında Alman ikinci liginin popüler takımı St. Pauli'ye transfer olmuştu. Orada bir süre oynadıktan sonra da Hikmet Karaman'ın desteği ile Türkiye'ye adım atmış ve Erzurumspor forması giymeye başlamıştı. Ardından Diyarbakırspor, Galatasaray, Malatyaspor, Bursaspor derken A milli takım ve 2013'de futbola veda etmişti Ömer Erdoğan hırslı ve o kadar futbola ''aşık'' biriydi. Antrenör olmak istiyor ve Türk futboluna ''hizmeti'' benimsiyordu.
HATAY KAPISI AÇILIYOR
Hatay 1921'de Fransızların el koyduğu ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün büyük çaba harcamasına rağmen 1939'da ''iltihakını'' göremediği Akdeniz'e açılan kapımızdı. Sökmenoğlu ile başlayan Hatay'dan yetişen birçok isim vardı. Dışişleri eski bakanımız Vahit Halefoğlu Hataylıydı. Şu anda Etfal hastanesinin önemli doktorlarından Prof. Ahmet Halefoğlu Hataylıdır. Hatay'ın önemli iş adamlarından biri Mehmet Ali Kuseyrioğlu'dur. Bereket'ler, Mungan'lar Hataylıdır. Futbol Federasyonunda bir dönem yöneticilik yapan Hikmet Çinçin Hataylıdır. Saymakla bitmez. Bu kadar güzide ve değerli insanların arasına katılan Ömer Erdoğan olmuştu.
Üç yıl önce birinci lige yükselen Hatayspor'u taktik anlayışı (defansif futbolu benimsemez) ve gerçekten cesareti ile bayağı zirveye taşımış ve Süper ligde adeta ''devrim'' yapmıştı.
Erdoğan takımdan Akıntola ve Mpounza gitmesine rağmen yılmadı ve adım adım liderin yanına yaklaştı. Ömer Erdoğan bugünkü görüntüsü ile yarının hocası olmaya hazır.
MHK İKİ AYLIK MI?
Türkiye günlerdir MHK krizi ile çalkalanıyor. Bu işten en çok etkilenen de Futbol Federasyonu başkanı Nihat Özdemir. Yani 'yukarı tükürse bıyık-aşağı tükürse sakal'' Sonunda akrabası Ferhat Gündoğdu'yu işin başına getirdi. Gündoğdu eski bir asker. Orgeneral Hasan Iğsız Paşanın yeğeni. MHK kadrosunda da daha önce görmediğimiz isimler var.
Mesela Yunus Yıldırım. Sevdiğim bir hakemdi.
Ancak Nihat Özdemir'in bu MHK kurulunu iki aylık kurdurduğu ve Ocak ayının başında başka ve kulüplerin istediği bir sistemin başa geleceğini söylüyor.
Futbol Federasyonu ne yaparsa yapsın kulüplerin sorununu çözemez. Çünkü o kulüpler hakem hatalarından 'nemalanıyorlar' Tabii ki kulüplerin de bazı yakındıkları haklı şeyler oluyor. Bunu da eklemek lazım
Ancak unutmayalım ki, İspanya'da günlerdir Hakemler-Kulüpler kavgası var ki bir türlü çözülemiyor. Neredeyse araya İspanyol Hükümeti girecek. Ama onlar bu işleri eninde sonunda aralarında hallediyor ve siyasete bırakmıyorlar.
SAVAŞ VE BARIŞ
Barış insan soyunun büyük özlemleri arasında. Çünkü savaş olmuş baştan beri insanlar ölmüş, yaralanmış, acılar çekilmiş, gözyaşları dökülmüş.
Peki, kaçınılmaz bir şey midir savaş?
Barış kesin mümkün mü?
Dünyamızı tehlikeye sokacak nükleer savaş da nesi.
Yani bu İngiltere ile Rusya'daki diplomatik savaşı kim durduracak. Yoksa Almanya'nın savunma bakanı Karren- Bauer'ın dediği gibi 'Nükleer' işin içine girecek mi?
Sabırla bekleyelim görelim…