Şiddetli baş ağrısından şikâyetçi olan adam hastane hastane, doktor doktor dolaşmış ama çare bulamamış. Hayata küsmüş, son günlerinin yaklaştığını düşünerek görüntüsünü düzeltmek için berbere gitmiş. Saç sakal olurken, berber adamın burnundan sarkan kılı fark etmiş ve “Bunu almamız lazım” demiş ve çekmiş almış.
Adamın burnundan bir anda kan boşalmış kanı durdurmak kolay olmamış ama adam koltuktan kalktığında baş ağrısının geçtiğini fark etmiş.
Bu hikâyeden çıkarılacak iki ders var.
Bir, burnundan kıl aldırmayanların başı çok ağrıyabilir.
İki, Berber Arif abileri de bazen dinlemekte fayda vardır…
Silivri'nin tanınmış berberi Kuaför Hasan bir müşterisiyle tanıştırdı.
İstanbul'da yaşayan, futbolla ilgili, bilgili, kendi sosyal medyasında kısa hikayeler yazılar, yorumlar paylaşan bir edebiyatçı ve özellikle amatör futbolu yakından takip eden biri…
Tavsiye üzerine Silivrispor'un Play-Off maçlarını izlemiş. İki maçın ardından paylaştığı yazı, yorumu gösterdi. Belli ki Silivrispor hakkında duyduklarıyla gördükleri arasında hayal kırıklığına uğramış ve son derece yüzeysel bir değerlendirme yapmış. Ancak yazının başlığı ilginç, “Silivrispor'u Tutmak İstiyorum Ama…”
Bir cümlenin içinde ama kelimesi geçiyorsa orada sıkıntı var demektir.
Geçmişteki kupalar, şampiyonluklarla avunmak ya da son maçta kaçan penaltıya dövünmek yerine Silivri'ye sempati duyan insanları Silivrispor'u tutmaları için ikna edecek nedenleri, beklentileri gözden geçirmekte fayda var.
Konuyla alakalı ne söylediğim ne yazdığım arşivlerde var.
Ben bu konuda sıramı savdım. Şimdi top sizde!!!...
Kulübün içinde dışında, eskisi yenisi olmak şart değil, kalem de, mikrofon da sizde olsun. Silivrispor'u tutmak istiyorum ama'dan sonrasını siz doldurun böyle düşünen birilerini ikna edin bakalım…
Geçen hafta Büyükçekmece'de, Büyükçekmece-Fenerbahçe BEKO basket maçı oynandı. Güvenlikçiler salona girenleri, “İçinizde Fener'le ilgili bir şey varsa polis marifetiyle dışarı çıkarılacaksınız” diye uyarıyordu.
Salonda ise içimdeki Fener aşkı bambaşka tezahüratları yapılıyordu.
Bir kulübün yaşam felsefesi, takım ruhu, takım kültürü gelişmiş olursa, tabana, tribüne, sahaya yansıyorsa, taraftarlık, takım tutma, aidiyet duygusu böyledir. Engel tanımaz…
Ve Türkiye Kupasında finali Kayseri ve Sivas yapacak.
İki takımın eşleşmesi 17 Eylül 1967'deki 43 kişinin öldüğü yüzlerce kişinin yaralandığı evlerin, iş yerlerinin yakılıp yıkıldığı olayları akıla getiriyor.
İstanbul'da oynanması bir şans ama yine de bir taraftarlık sınavı olacak gibi görünüyor…