Hava soğuk...
Kahvenin içi kalabalık, kapıya en yakın masaya oturuyor, mavi önlüklü garsonun bana bakmasını bekleyip, göz göze geldiğimizde sağ elimi havaya kaldırıyor, işaret parmağımı çay kaşığı gibi hareket ettiriyorum...
Anlıyor, olur manasında başını sallıyor.
Çok geçmeden ince belli çay bardağını, sigara yasağından önce izmaritlerden nasibini almış yeşil masa örtüsünün üzerine bırakıyor...
Keşke kendini bile ısıtmaktan aciz kalorifer peteklerinin yerine, ortada kocaman bir soba olduğunu ve çayın tavşankanı geldiğini yazabilseydim!
Yeşil montumun cebindeki kalabalığın arasından, parmaklarımın arasına sıkıştırdığım bozukluğu, çay tabağının kenarına bırakıp, çıkmak için kapıyı açmışken, gözünü karartmış, üşümüş ıslak bir kedi giriyor içeriye aynı anda mavi önlüklü garson arkamdan sesleniyor;
"Ağabey bu para geçmiyor!"
Geçmeyen parayı garsona yedirmeye çalışan adam gibi hissediyor, sıkılıyorum...
Ruh halimi belli etmeden cebimdeki bozuklukları avucumun içinde garsona doğru uzatıyor, geçenini ayırt edişini izliyorum...
Güneşli günleri özleyen masaların, üst üste yığılmış plastik sandalyelerin arasından geçip balıkhaneye yürüyorum...
Yağmurdan mıdır bilmem kimse yok ortalıkta!
Tekirdağ sessiz...
Balığı az tezgâhlar renksiz ve keyifsiz...
Kızlı erkekli öğrencilerin uğrak yeri olan bir kahvenin pardon kahveteryanın saçak altında, denize en yakın masalarından birine oturuyorum bu defa...
Yan masada iki genç kız tavla atıyor, şişman olan diğerini zar tutmakla suçluyor... Onları izlermiş gibi görünen arkadaşları da, iki eli ile masanın altına sakladığı cep telefonundan belli ki yavuklusu ile mesajlaşıyor...
Nargile içen uzun saçlı genç okuduğu kitaptan kafasını kaldırıp karşısında kız arkadaşını görünce sevinçle ayağa fırlıyor... Tavla oynayan kızların bakışları o tarafa dönüyor...
Şişman olan yüzünü buruşturup arkadaşlarına fısıldıyor;
"Karizmasını yiyim, kitabı okuyorsa ben de bir şey bilmiyorum, gözleri fıldır fıldır..."
Mesaj çeken olayı başka bir boyuta taşıyor;
" Aç pe...nk!"
Gülüyorum...
Güldüğümü görüp bir sıfat da bana bulmasınlar diye başımı çeviriyorum...