Bir Acem hikayesine göre, Halife Bağdat'ta sarayın balkonunda otururken baş vezirinin büyük bir korkuyla koşarak geldiğini görür, merak eder, hemen yanına çağırır. Vezir ellerine yapışıp ağlamaklı bir sesle, ‘Yalvarırım bana izin verin, hemen şehirden gitmeliyim' deyince Halife neden diye sorar.
Vezir az önce saraya gelmek için büyük meydanda yürürken birinin bana baktığını hissettim.
Dönüp baktım.
Tam arkamda ölümü gördüm!
Simsiyah giyinmiş, gözlerini bana dikmişti.
Sanki beni korkutmak istiyor gibiydi. Çok eminim ki beni arıyordu. İzin verin hemen buradan gideyim en hızlı atımı alır akşam olmadan Semerkant'a varırım der.
Vezirini çok seven Halife ikna olmamasına rağmen izin vermiş ancak içi rahat etmemiş arada bir yaptığı gibi kıyafet değiştirip halkın arasına karışarak büyük meydana gelmiş, bir köşede otururken bir den o da fark etmiş ölümü…
Ölüm tanınması çok kolay bir kılık içinde yavaş yavaş yaklaşıyormuş…
Yaklaşırken zaman zaman bir yaşlı erkeğin sırtına dokunuyor, elinde sepetiyle giden bir kadının kolunu hafifçe tutuyor, insanlar hiçbir şey fark etmiyormuş…
Halife ölüme doğru yürümeye başlamış kıyafet değiştirmiş olsa da ölüm de onu tanımış ve eğilerek saygıyla selam vermiş.
Halife yaklaşıp kulağına sana bir şey sormak istiyorum, ‘Benim vezirim henüz gençtir, sağlıklıdır bildiğim kadarıyla çok namuslu çok dürüst bir insandır, bu sabah onu korkutmuşsunuz neden öyle baktınız ona' der.
Ölüm sakin bir sesle ben onu korkutmak istemedim tesadüfen yan yana geldik onu aramıyordum birden karşılaşınca şaşırdım onu Bağdat'ta göreceğimi bilmiyordum çünkü onunla randevumuz Semerkant'taydı demiş…
Olimpiyat oyunları yapılmış, ligler başlamış, Fenerbahçe Morinho ile elenmiş, Babalar ve Çocukları maçı oynanmış, 60 metre arkasından koştuğu oyuncuya faul yapamadığı için Fair-Play ödülü olan Alpay meclisi ringe çevirmiş aslında yazılacak o kadar malzeme varken bu sen randevu şaşmaz hikayesi nereden çıktı değil mi?
Haklısınız ancak, insanın burnunun direğini sızlatan çok zorlu çok sancılı bir süreçte tüm çabalarımızla ağrıları azaltıp son randevuyu geciktirmeye gayret ediyoruz.
Kısaca kardeşim derim cümlesi tamamlayacağız, yarım kalır.
Bazı hayatlar gibi…