“Bilek güreşini düşünün, bir tarafta ‘evet' oyunu tutan bir el var, diğer tarafta ‘hayır' oyunu tutan bir el var. ‘Evet' oyunun arkasında kimler duruyor? Bir de ‘Hayır' oyunun arkasında kimler var? Almanya, Avusturya, Belçika niye Hayır'ı tutuyor? Terör örgütleri niye ‘Hayır' çıksın diye uğraşıyor?” diyen AK Parti İl Yönetim Kurulu Üyesi Metin Karakaş, 16 Nisan'da Hayır oyu vermeyi düşünenleri kararlarını bir kez daha gözden geçirmeye davet etti.
AK Parti İstanbul İl Başkan Yardımcısı Metin Karakaş, Cuma akşamı ilçe teşkilatı Köy Koordinasyon Komisyonu ile birlikte Fener'de referandum mesaisindeydi. Karakaş, burada yaptığı değerlendirmede önemli konulara dikkat çekti, hizmet müjdeleri verdi.
EREN: KARAKAŞ'TAN ALLAH RAZI OLSUN BİR DEDİĞİMİZİ İKİ ETMEDİ
AK Parti teşkilatından gelen konukları selamlayan Fener Muhtarı Muharrem Eren, “Bildiğiniz üzere 16 Nisan'da bir oylama var. Bir kısım ‘Evet', bir kısım arkadaşlar ‘Hayır' diyor. Tabi ki hepsi bizim dostumuz, kardeşimizdir. Burada amaç ortalığı germek değil, sistemin nasıl işleyeceği konusunda bilgilendirmek. 22 yıldır muhtarım, 1994 yılından beri bu köye ne yapıldıysa, Metin Başkanım siyasetin içindeydi, Allah razı olsun bizim bir dediğimizi iki etmedi. Bir telefonla sıcak asfalt döküldü, doğalgaz çekildi, kanalizasyon, su şebekeleri yenilendi, top sahası yapıldı. Eksiklerimiz de zaman içinde tamamlanacak. Başkanımızdan tek bir şey istiyorum; camimizin yanına bir türbe yapılmasını arzuluyorum. İnşallah burada onun da sözünü verecek. Köyüme yaptıklarından dolayı sizin adınıza da kendisine teşekkür ediyorum. Tabi ki emeğin en büyüğü Kadir ağabeyimizin. Her ne kadar kıskananlar da olsa bizim Kadir ağabeyimizdir. Tekrar teşekkür ederek hepinize saygılar sunuyorum.”
“HAMDOLSUN FENERKÖY MAHALLEMİZDE BİRÇOK KONUDA İLKLERİ YAPTIK”
Fenerlilere seslenen Metin Karakaş: “Benim için Silivri'nin ayrı, ama Fener'in ondan da ayrı bir anlamı var. Siyasi hayatıma başladığım zaman dilimlerinde burayı ziyaret ettiğimizde muhtarımız “Metin bey ben ne istersem köyüm için isterim. Eğer bunları yerine getireceksen kardeş olalım, ama başka siyasiler gibi söz verip gideceksen şimdiden senle kavga edelim, yan yana gelmeyelim” dedi. O günkü şartlarda farklı bir siyasi partinin ilçe başkanıydık. Elimizde yine Büyükşehir imkânları vardı. O söz beni kamçılamıştı. Köyün menfaatlerine taleplerin olacağını az çok kestirmiştim. Hamdolsun Fenerköy Mahallemizde birçok konuda ilkleri yaptık. Muhtarım da bu konuda bizleri yalnız bırakmadı. Her seferinde ailesiyle birlikte bizlere sahip çıktı. Hatta bazı seçimlerde, “Gerekirse bana oy vermeyin, Kadir Başkana oy verin” diye meydanlarda konuştu. Allah razı olsun” dedi.
“GENÇ CEMAATİN TALEPLERİNİ YERİNE GETİRECEĞİZ”
Program öncesi akşam namazı için mahallenin camisinde karşılaştığı çocukların taleplerini anlatan Karakaş, “Bir pinpon masası ve langırt istediler. Acayip hoşuma gitti. Allah hocamdan razı olsun cemaati gençleştirmiş. Camileri sadece namaz kılınacak yerler olarak ne olur olur görmeyelim. Caminin kendine has birçok özelliği vardır. Hocam bunu yapmış. İnşallah darısın diğer camilerin de başına. Dolayısıyla camiler bizim yaşam alanlarımızdır. Çocukların taleplerini yerine getireceğiz. Örnek olması için paylaşmak istedim. Tüm çocuklarımızın camiye girmeleri noktasında burayı sadece ibaret yeri gibi değil, yaşam alanı olarak görülmesi noktasında çok önemli” şeklinde konuştu.
“BİRBİRİMİZİ ÖTEKİLEŞTİRMEYELİM AYRIŞTIRMAYALIM”
Referandum sürecinde hoşgörünün önemine dikkat çeken Karakaş, sözlerine şöyle devam etti: “Biz bir milletin çocukları, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Farklı siyasi parti temsilcileri, farklı düşünceler, fikirler veya projelerimiz olabilir. Bugün ‘evet' ve ‘hayır' için yarışıyoruz ama başka zaman da farklı siyasi ideolojilerimizi ön plana çıkararak yarışıyoruz. Ne olur bu söylemleri yaparken, birbirimizi ötekileştirmeyelim, ayrıştırmayalım. Bölücülerin ekmeğine yağ sürecek şekildeki söylemlerle başka yerlere itmeyelim. Hepimiz kardeşiz. 780 Bin km2 sınırları içinde her kim ki kendini bu bayrak altında kendini huzurlu ve mutlu buluyorsa, şehit kanlarıyla sulanmış bu vatan toprağına da canı pahasına sahip çıkacağım deyip Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşamayı kabul görüyorsa o, bu ülkenin vatandaşıdır; ister CHP'li, ister MHP'li, ister AKP'li olsun, ister farklı bir siyasi partiden olsun.”
“DEMOKRASİNİN ONLARDA SADECE BİR KELİMEDEN İBARET OLDUĞUNU GÖRDÜK”
15 Temmuz'u hep birlikte yaşadık. Neler olduğuna hepimiz şahit olduk. Bu bayrak altında o nöbet alanına hiç kimse MHP'liyim, CHP'liyim diye koşmadı. ‘Bu toprakları işgal etmenize müsaade etmeyiz' dediler. Tıpkı Çanakkale'deki gibi… Ben seçtiğim adama da, bayrağıma da, toprağıma da sahip çıkarım. Bu süreci tamamlayan millet, dünyaya çok net bir mesaj verdi. Terör örgütleriyle otuz küsur yıldır mücadele ediyoruz. Bir sürü para harcadık. FETÖ'nün maşası olmuş insanlar, bertaraf edildikten sonra bir ay içerisinde sınır ötesinde mücadele ederek, bataklığında onları kurutarak Türkiye'yi bir sürü tehlikeden bertaraf etti. Türkiye'de hükümetleri deviren, ekonomiyi altüst eden, demokrasiyi bitiren birçok hamlelere şahit olduk. Bunların arkasında kim var dendiğinde, bazen medya patronunu, bazen büyük holding temsilcilerini gördük, Avrupa bizim hayrımızı istemez diyorduk, Almanya dostumuz, Hollanda ve Avusturya yanlış yapmaz diyorduk, hatta altmış küsur yıldır bizi kapısında bekleten bir Avrupa ile işbirliği yapmak için ülke olarak irademizi ortaya koyduk. Gelinen süreçte AB bize pres uyguladı. Demokrasinin onlarda sadece bir kelimeden ibaret olduğunu gördük.
“REFERANDUMDA EVET DAHA ÇOK İSTİKRAR VE GÜÇ SAĞLAYACAK”
AK Parti 15 yıllık iktidarda… ‘Referandumda ‘Evet' çıkarsa ülke batacak, satılacak…'şu bu olacak deniyor. 15 yıldır gördük ki Belediyeler, hükümetler şahane işler yapıyor. Referandumda da çıkacak ‘Evet' oyuyla Türkiye hiçbir sorun yaşamayacak. İstikrarla birlikte bu anlamda Türkiye emin adımlarla tıpkı Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediği gibi uygar ülke olma noktasında ilerliyor.
Türkiye'de bir de bürokratik oligarşi var. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu zaman diliminden şu zaman dilimine kadar tam 65 tane hükümet kurulmuş. Birçok sürtüşmeye şahit olduk. 15 yıldır Türkiye'de istikrar söz konusuyla AK Parti iktidarının ortaya koymuş olduğu irade çerçevesinde Başbakan ve Cumhurbaşkanlığı arasındaki uyumdan kaynaklanmakta.”
“CUMHURBAŞKANI MECLİSİ FESH ETTİĞİNDE KENDİ DE SEÇİME GİDİYOR”
Cumhurbaşkanının yeni sistemde meclisi fesih yetkisi konusuna da değinen Karakaş, “Kanun tekliflerine yönelik muhaliflerin eleştirilerinden biri de şu; “Cumhurbaşkanı istediği zaman meclisi fesih eder”. Yok böyle bir şey. Gerek görüldüğünde Cumhurbaşkanlığı, meclis çalışmıyor ve farkı şekilde çalışıyor dediğinde, onu fesih ettiğinde kendi de aynı şekilde seçime gidiyor. Cumhurbaşkanlığı makamı da düşmüş oluyor. Meclis talep ettiğinde Cumhurbaşkanlığı düşüyor kendi de seçime gidiyor. Bir art niyet olduğunda bizim milletimiz iradesini öyle bir gösteriyor ki bir siyasi parti zirve yapıyor, başka yerde de belediyeyi zirve yapıyor. Silivri, bunlardan bir tanesi. Büyükşehir Belediyesi AK Partili, hükümet AK Partili ama Silivri Belediyesi CHP'li. Millet iradesini bu şekilde tecelli ettiriyor. Bunlar arasında çatışma olmasın, birbirlerini zora sokmasınlar diye denge unsuru olarak bu madde var” dedi.
CUMHURBAŞKANI NASIL SEÇİLECEK
“Cumhurbaşkanlığı seçimleri nasıl olacak?” konusuna da açıklık getiren Karakaş, “Bir siyasi parti koalisyon yaparak da kendi içerisinde %5 oy almışsa, kayıtlarda varsa her türlü adayı gösterebilir. Vatandaş, ‘ben çok popüler bir insanım, millet beni istiyor, Cumhurbaşkanı adayı olacağım' dediği zaman, 100 bin imzayı yakaladığı zaman o da aday olabilir. Arkasından bütün bu adaylar seçime gider yüzde 51 oy alan insan otomatikman Cumhurbaşkanı seçilir. Eğer yüzde 51 hiç kimse almazsa, en çok oyu alan iki kişi Cumhurbaşkanı adayı olarak o seçimler tamamlandıktan sonraki ikinci Pazar günü seçime gider. En çok oy alan iki kişiden birisi Cumhurbaşkanı olarak seçilir. Biri vefat edip biri kalırsa, o ilk seçimde üçüncü en çok oy alan kişiyle seçime gidilir. Bu düzenlemeler A'dan Z'ye değerlendirilerek konulmuştur” dedi.
BAKANLAR, MECLİS VE HALKA KARŞI SORUMLU OLACAK
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde milletvekillerinin bakan ve Cumhurbaşkanı olamayacağını paylaşan Karakaş, “Yasama ayrı, yürütme ayrı, yargı ayrı organlar. Milletvekili seçtiğiniz zaman kesinlikle bakan da Cumhurbaşkanı da olmuyor. Sadece kanun yapacak. Yürütmenin içerisinde olursa yarın öbür gün onu denetleme noktasında sıkıntı olmasın diye. Bakanlık yapan kişiler de direk meclise ve halka karşı sorumlu.
Şimdi soruyorum size, Belediye Başkanını seçiyoruz dimi, geldi projelerini anlattı, siz Başkan Yardımcısı, Fen İşleri Müdürü, İmar Müdürü olarak kimi atayacağını sordunuz mu? ‘Bana projelerini anlat, ben de sana projelerine göre oy vereceğim' dediniz. Sistem de aynı şu şekilde. Cumhurbaşkanı çıkıp halka projelerini anlatacak. Kim Başkan, Başkan Yardımcısı, Bakan olacak bu önemli değil” şeklinde konuştu.
“ ‘HAYIR' OYU TÜRKİYE'NİN İLERLEMESİNİ İSTEMEYEN AVRUPA'NIN, TERÖR ÖRGÜTLERİN DEĞİRMENİNE SU TAŞIYOR”
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Atatürk'ün kurucu iradesini ortaya koyduğu anayasada belirttiği, Türkiye Cumhuriyetinin daha çok ve hızlı iş yapma ve millet iradesini yansıtması noktasında çok önemli” diyen Karakaş, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Bilek güreşini düşünün, bir tarafta ‘evet' oyunu tutan bir el var, diğer tarafta ‘hayır' oyunu tutan bir el var. ‘Evet' oyunun arkasında kimler duruyor? Bir de ‘Hayır' oyunun arkasında kimler var? Hadi siyasi partileri anladım. HDP de olabilir. Almanya, Avusturya, Belçika niye tutuyor? Terör örgütleri niye ‘Hayır' çıksın diye uğraşıyor? Vereceğiniz ‘Hayır' oyu birilerin değirmenine su taşıyor, farkında mısınız? Senin ilerlemeni istemeyen Avrupa'nın, terör örgütlerin değirmenine su taşıyorsun. Gel şu meseleyi bir kez daha kendince düşün. Niye millet iradesini ortaya koyma noktasında onların yanında saf tutmuyorsun da bunlarla ‘Hayır' oyu çıkartmaya çalışıyorsun?
“NE ÇIKARSA BAŞIMIZ, GÖZÜMÜZ ÜSTÜNE”
16 Nisan'da demokratik açıdan bu millet sağduyusuyla hareket edip doğru karar verecektir. Ne çıkarsa başımız gözümüz üstünde. Birbirimizle kardeş olduğumuzu, ilişkilerimizin yüzyıllarca yıl öncesinden geldiğini, Bulgaristan ve Yunanistan'da amca çocuklarımızın olduğunu unutmayın, onlar size umutla bakıyor. Türkiye'de eğer gözyaşı akıyorsa, onlar da ağlıyor. Bizlerden medet umuyorlar. Türkiye Cumhuriyetinde öyle bir kitle oluştu ki, Erdoğan fobisinden dolayı doğru olan da yanlış anlaşılmaya başlandı. ‘Hayır' oyu vermeyi düşünenler de bundan. Allah uzun ömürler versin vefat ettikten sonra ne olacak? Hep böyle karizması yüksek olan, dik duran, yeri geldiğinde canını ortaya koyan insan çok az. Bu sistemin ortaya çıkaracağı sonuçlardan bir tanesi; lider insan.
Yapılan hizmetlerin hatırına ve Türkiye Cumhuriyeti'nin 2023 yılı hedefleri doğrultusunda lider on ülke arasında biri olması noktasında 16 Nisan'da yapılacak Referandumda oylarınızın ‘Evet' olması için sizlerden istirham ediyorum.
“EKONOMİK İSTİKRARIN SÜREBİLMESİ İÇİN SİYASİ İSTİKRAR ŞART”
Ekonomik anlamda insanların rahat bir şekilde yaşayabilmeleri ve ekonomik istikrarın sürebilmesi için siyasi istikrar şarttır. Siyasi istikrarın da olabilmesi için halka zaman zaman gidip hesap veren yönetimler olduğunda istikrar da peşinden gelir. Darbe, savaş, istifa veya farklı manipülasyonlarla bertaraf edilen idareler, istikrarı da bozmakta. Cumhurbaşkanını halk seçtiği için ekibini kendi kuracak ve direk iş başına gelecek. Hakem bir tane olacak. O da millet. Mustafa Kemal Atatürk, “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” der.
Halka gidilerek seçim yapılan, milletin seçtiği, süresi olan yerde kesinlikle diktatörlük olmaz. 16 Nisan'ın Türkiye Cumhuriyeti'nin dirilişi olarak, ülkemiz yeniden ayağı kalkarak muasır medeniyetler seviyesine çıkacak.”
Sevginar SALİ/Renginar SALİ