Referandum kampanyasının başında Hayır o kadar güçlüydü ki rahatlıkla %60'ın üstünde çıkacağı söylenebilirdi… Ancak Evet sonucunu isteyenler çok azimli… İmkânlar ellerinde, algı ve etki yaratma konusunda sınır tanımıyorlar.
Silivri'deki Hayır çalışmaları %60'ın üzerine çıkmak üzerine kurulu… Aradaki fark kendiliğinden siyaset için yeterince büyük olduğundan Hayırcılarda konuya ekstra bir asılma durumu yok. Çünkü onların nazarında Silivri için tehlike bulunmuyor ancak Türkiye için var.
Türkiye genelinde Evet tahminimce %40-45 bandında… %50 barajının aşıldığına toplumun inandırılması kararsızlardan güçlü bir pay sahibi yapar Evet cephesini… İşte o zaman Referandum rüzgarını arkasına alır Evet'çiler… Şu an Referandum meydanında rüzgarın etkisi ancak yaprak kımıldatmakla sınırlı... Ağaç dallarını sarsma hareketliğini Hollanda krizinin ilk saatlerinde gördük ama görmemizle, kesilmesi bir oldu demek yanlış olmaz! Evet'e hissettirdiği üç puanlık desteğin devam ettiğine emin olamıyorum.
Trakya'ya bakıp, Türkiye siyasetini okumak çok yanıltıcı doneler ile karşılaştırabilir bizi…
Evet'in en güçlü argümanı ‘ekonomik istikrar' ama buna toplumu inandırması gündemimizdeki veriler ile çok zor. Geçmiş cirolarını mumla arayan işletmeler, zarardan dolayı kapatmalar ya da geçmiş karları kullanarak ayakta kalmaya çalışan işletme ve firmalar çok fazla. Masraflar artıyor, gelirler azalıyor; bu şartlarda ekonominin kan kaybetmeye devam etmemesi imkansız.
Karamsarlık da hiçbir şeyi çözmeyecek ama gerçeklerimize de gözümüzü kapatamayız.
Milliyetçi kanadı Evet saffına çekmeye odaklanan AK Parti kendi tabanından verdiği kayıpların peşine düşmeyi Referandumun son virajına bıraktı anlaşılan.
Referandum siyasi görüşten bağımsız da gelişemedi, çeşitli politik görüşleri bir arada tutma gereğinden de söylem açısından çok başarılı olamadığı için tarafların mücadelesini zorlaştırıyor.
AK Parti'nin son günlerdeki Silivri presi tahmin edeceğiniz gibi Evet çıtasını yükseltmeye yönelik acil ihtiyaçtan kaynaklı. Rıfat Kutlu'nun yüzü uzun zamandır ilk defa güler gibi oldu… Siyasi gelişmeler, kişisel olarak lehine döndü… Tünelin ucunda görünen ışık üzerine gelen trenin ışıkları mı, güneşin aydınlığı mı öğrenmemize çok az kaldı…
Karanlıkta, bilmediğiniz bir yolda yürürken elinize ne kadar fazla meşale alırsanız o kadar çok aydınlığa kavuşursunuz… Ama şöyle de bir tehlike eşlik eder o meşalelerin yangını sizi yakabilir, dumanı zehirleyebilir! Size olumsuz bir şey olması durumunda meşale de yerde kalmaz tabi…
CHP banko Hayır diyecek mahallelerde ziyaret turlarını bir an önce tamamlayarak, Referandum ile ilgili ikna edilmeye ihtiyaç duyan kesimlere yönelirse daha yararlı bir kanalda mücadelesini sürdürür kanımca…
AK Parti yan yana yürüdüklerinin birlikteliği, karşılarındakilerin desteğini kazanmaya odaklanmalı.
Referandum sonuçlarını konuşurken şunu da söylemek lazım; AK Parti siyaseten en büyük avantajlarını kaybetti. Biri inandırıcılık, ikincisi güven. İlki ile akıllara, ikincisi ile seçmenin kalbine giriyordu. Oy vermeyenlerin önemli bir bölümü sandığa gitme ihtiyacı hissetmiyor veya karşıt propaganda yapmıyordu…
16 Nisan Referandumunda seçmen katılım oranında rekor kaydetmemizi bekliyorum.
Bugün AK Parti'ye destek veren önemli bir çoğunluk işler daha kötüye gitmesin korkusu ve baskısı altında hareket ediyor. Siyaseten 15 yıldır seçtiği veya saygı duyduğu iktidara artık destek olmamak, saygı duymamak veya son bir umutla vermek ve çoğunlukla hatasının cezasını çekmeyi göze almak arasında gelip gidiyor…
Korku, baskı ve endişenin hakim olduğu bir düzen içinde mutluluk ve huzur barındıramaz, en nihayetinde de çöküş gelir...
Hiç kimse 15 yıldır AK Parti'ye ülkeyi tek başına yönetmek için ihtiyaç duyduğu siyasi desteği verirken Türkiye'nin kötü olmasını istemedi. Tıpkı 16 Nisan'da Hayır diyecek hiç kimsenin memleketine kastı olmadığı gibi…
Türkiye'yi yöneten kişilerin de memleketimizin iyiliğini düşündüklerinden kuşkum yok… Emekleri ve çabalarına hepimiz şahidiz ama bugün geldiğimiz noktadan onların da mutlu olduğunu sanmıyorum…
Yıllardır siyasilere düşündükleri ve söylediklerini yapma yetki ile imkanlarını verme karşılığında, 16 Nisan'da sandığa yansıyacak halk iradesine saygı göstermek bu ülkeye hepmizin vatan borcu.
İyi haftalar diliyorum herkese...