Aşınıyorsun… Aşamıyorsun ki hiç bir şeyi, alışınca..! Ardınca sustuğun, ağır karanlık ağlayınca… Ahhh ah! Aya ihtiyaç var, Ay'a… A birde, ahmak ıslatana… Asılsız alakasız absürd amorf; aşamayınca onca şeyi; alelacele, aşina oluyorsun! Alışıyorsun... Alışıyorsun!
TEKRAR
Modern insan şikâyet ettiği tekdüzeliğin tekrarından başka bir şey değildir. Hemen hemen her gün aynı saatlerde aynı şeyleri yaparak: heyecansız, mucizesiz, sinik, donuk, soğuk, ışıksız, yinelenen, yinelenerek yitip giden.! Aynı biçimde yaşayarak tükenendir.! Sebepledir ki; metanın ritmik vuruşlarını bekleyen davul gerginliğinde hazırlar ruhunu güne geceye. Her an benzer, her soluk oksijensiz, her devinim faydasız ve yaşamasızdır bedeninde. Dövülen bir yüzeyden gelen sesin tekrarı kadardır; hepsi o kadar! Coşup şiddetlenen vuruşlar, durup katlanılan duruşlara delirmekten gayrı yol bırakmaz. Esirsinizdir artık! Beklentinin, lüksün, paranın esiri! Bir ömür boyu boşaltılan tininin derisine vurulan ritmik darbelerle; yırtılana kadar titreşen, uğuldayan, tutsak, acıklı seslersinizdir! Siz “güm”, “dan” ve her an feryat ederken; onlar gülümseyen dudaklarının arasından görünen bakımlı dişleriyle tempo tutarlar.. . Eh anlarsınız artık o bembeyaz bakımlı dişlerin aslında gülmek için değil ısırmak için olduğunu! Ancak geçtir, geç... Zavallı sesinizin yankısı duygusuz, duruşsuz sömürgecilerin dansına dönüşmüştür bir kere. Bilirsiniz; artık sürekli vurulan ve ısırılan milyonlarca tekrardan birisiniz!