Sevginar Sali

Hepimiz için bir ders

Silivri Belediye Meclisi, 2024'ün ilk oturumunu Salı günü gerçekleştirdi. Bir süredir siyasi kulislerde konuşulan değişiklik vuku bulmuş Salim Çavdar, AK Parti Grup Başkan Vekili olarak söz aldı.
Normalde daha da güzel ifade eder kendini ama ilk Grup Sözcülük performansı da farkını ortaya koydu. Dinleyen, izleyen herkesin de “AK Parti'nin yeni Grup Sözcüsü yaman çıktı” dediğini düşünüyorum, ben de öyle yaptım çünkü…
Meclis rutininde deprem gerçeğimize ilişkin dikkatin ardından siyasi kulisleri dalgalandıran CHP Silivri Belediye Başkan Aday Adayı olarak Semih Ayeş'in örgüt toplantısında yaptığı ‘düşman' eksenli iktidarı ele geçirme çıkışına geldi Çavdar. “Beş yıldır birlikte görev yapıyoruz ne düşmanlığımızı gördünüz?” demeye getirdiği sitemini meclis sıralarını paylaştıkları CHP'lilere de atıfta bulunarak ifade etti.
MHP Grup Sözcüsü Sultan Aşkın konuyu farklı bir açıyla değerlendirerek, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk kimsenin, özellikle toplumu ayrıştırmaya çalışanların asla tekelinde değildir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü anlamak onun fikirlerini benimsemek ve hayata geçirmekle olur. Bu nedenledir ki iktidarımız süresinde “Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır" sözünden hareketle Silivri'mize gece gündüz demeden en iyi şekilde hizmet ettik; ve de etmeye, her zaman ki gibi çalışmaya, çok çalışmaya devam edeceğiz. Siz yeter ki gölge etmeyin…” ifadeleriyle Cumhuriyetimizin kurucusu referanslı CHP'lilerin klişe haline gelen iktidar yükselmelerinin kabak tadı verdiğini vurguladı haklı olarak.
Başkan Yılmaz'ın “Konunun üzerinde tepinmeye gerek yok” dedikten ve siyasi etik ile nezaket vurgusunda bulunmasının ardından iktidardan düşürülmesi gereken ‘düşman' tarifinin şahsi ve yönetiminden ziyade kendilerini seçen her ikinci Silivrili seçmen açısından kabul edilemez olduğuna işaret etti.
Süheyl Kırkıcı'nın “Arkadaşımızı yıllardır tanıyoruz ne dediği değil ne demek istediğine bakmalıyız” savunmasına bile gerek kalmazdı eğer Semih Ayeş, sözlerinin kastını aştığını kabul edebilseydi.
Seçim mutfağında bu malzeme tabi ki kullanılırdı ama Ayeş'in sürçü lisan ettiğinin beyan etmeyişi karşı tarafın elindeki kozun büyütmesine yol açtı.
Hani bir söz var “Sen ders almamayı, kabul etmezsen, hayat sana aynı dersi vermeye devam eder” diyen… Ayeş, küçük bir özür ile atlatacağı siyasi yol kazasını, çokça otobanda trafiğin yoğun olduğu bir zaman diliminden getirip frene basmamakta biraz ısrar edince, oluşan hasarı arttırdı. Bu neredeyse 10 yıldır tanıdığımız, bildiğimiz, güvendiğimiz Semih Ayeş'in üstesinde gelemeyeceği bir mesele değil tabi ki, sadece sükûnetle kendini dinlemesi gerek. Hayatın her alanında duygular yoğunlaşınca, akıl da zora giriyor.
Ayeş'in olayı hepimiz için bir ders niteliğinde. Şöyle ki bir insanda da, siyasetçide de en büyük meziyet hata yapmaması değil. Kendinizi ne kadar geliştirirseniz geliştirin, ne denli donanımlı ve iyi niyetli olursanız olun hataya düşebilirsiniz. Bu olduğunda yalnızca bunu kabul edip ister özür, gerekse de telafisi konusunda basiret gösterebilmeliyiz.

YORUM YAP