Sabah gözlerimizi açtığımızda yüzümüze vuran güneşin sıcağı, avuçlarımıza düşen yağmurun serinliği, soluduğumuz temiz hava…
Göklerde ve yerde olan her şey, bir düzen ve dengeyle bizim için yaratıldı. Kur'an'da Cenab-ı Hakk'ın buyurduğu gibi, “Göklerde ve yerde olanların tümünü kendi katından bir lütuf olarak size boyun eğdirdi. Düşünen bir topluluk için bunda nice ibretler vardır.” (Casiye, 13)
Öyleyse bir düşünelim. Toprağa bir tohum atıyorsunuz, o tohum sizin için bir ağaca, bir meyveye dönüşüyor ve meyveyi ağaç yemiyor. Arılar bal yapıyor, ama o balı kendisi yemiyor.
İnek sütü senin için üretiyor. Gökyüzü yağmuru senin için indiriyor. Güneş senin için doğuyor. Farkında mısın? Kainattaki her bir zerre, senin varlığının hizmetinde.
Peki, sen kimin için varsın?
Bu soruyu kendimize hiç sorduk mu? Kainatın senin için hizmette peki neden?
Her şey sana hizmet ederken, sen kime hizmet ediyorsun? Gözlerinle gördüğün, ellerinle tuttuğun, yüreğinle hissettiğin tüm bu nimetlerin karşısında, senin varlık gayen ne?
Bu sorunun cevabı, insanı derin bir hakikatle yüzleştiriyor. Çünkü Allah her şeyi senin için yaratmış, ama seni kendisi için yaratmıştır. Ayet-i kerimede de buyurulduğu gibi: “Ben cinleri ve insanları yalnızca Bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat, 56).
Bu sorunun cevabını hayatında bulduğunda, hayatın da anlam kazanacaktır. Çünkü insan, Rabbinin kendisine verdiği nimeti görüp şükrettiği ve varlığını O'nun için adadığı an gerçek mutluluğu bulur.
Sana bütün kainatı hizmetkar eden Allah…
Her şey senin için bu kadar titizlikle düzenlenmişken, senin de kendine bir hedef belirlemen gerekmez mi?
Allah, kainatı insan için yaratmış, ama insanı da kendisine ibadet için yaratmıştır. Buradaki ibadet kavramı yalnızca namaz, oruç gibi belli ibadetlerle sınırlı değildir. Aslında insanın, hayatının her alanını Allah için yaşaması beklenir. Bir tebessümle gönül almak, bir iyilikle başka birine dokunmak, hatta işini en güzel şekilde yapmak bile ibadetin bir parçasıdır.
Kainatın ritmini bir düşün. Güneşin doğup batması, yağmurun yağması, meyvelerin olgunlaşması… Her biri Allah'ın izniyle bir düzen içinde hareket ediyor. Peki ya sen? Kendi hayatının düzenini Allah'a göre mi kuruyorsun, yoksa nefsinin isteklerine mi göre?
Bir arının bal yaparken gösterdiği titizliği, bir ağacın meyve verirken harcadığı sabrı düşündüğünde, insan olarak senin de daha büyük bir hedefin olmalı. Çünkü yaratılmışların en şereflisi insandır. Öyleyse insan, kendisine verilen bu üstün yaratılışı boşa harcamamalıdır. Allah'ın razı olduğu bir kul olmak, insanın yeryüzündeki en büyük amacı olmalıdır.
O halde, kainat sana hizmet ederken, sen de Rabbin için var ol. Ve her işinde, her adımında, bu soruyu kendine hatırlat
Ben kimin için yaşıyorum?