SİLİVRİ Belediyesİnİn Gümüşyaka Mahallesinde (250) dönümlük bir alanda, uzun zamandır çalışılan model üretim merkezi...
Kısa adı TÜRAM.
Belediyenin en dikkat çeken mekanı, diyebilirim. Ziyaretçileri Silivri içinden olduğu kadar Silivri dışından da...
Ve, bildiğim kadarıyla, İstanbul'un (39) Belediyesi içinde yalnızca Silivri'de olan farklı bir proje... Ne var ki az da olsa “Ne var bunda, Belediyeye katkısı ne, hem sonra belediyeye kaç para kazandırıyor?” laflarını da duymaktayım.
Lakin bu güne kadar “Belediyeyi zarara sokuyor, kapatın orasını” diyenini duymadım. Netice, yeni ve farklı bir girişim…
Benim ilgilenme nedenim “Eğitim üretim için” diyenlerdenim de ondan...
Birim alandan en fazla ürün almak için eğitimin üretime dayalı olmasından yanayım da ondan.
KIYMAYIN EFENDİLER
Damandra Mahallemiz doğduğum yer diye söylemiyorum Silivri'nin en yeşil mahallesi ve o mahallede değişik zamanlarda bir çok saldırıya maruz kalmış iki adet göl.
Şu kadarını söyleyeyim; Bu göller sonradan oluşmuş suni göller değil binlerce yıllık geçmişi var.
Bu süre içinde binlerce kuş çeşidi ile birlikte değişik bir “yaşam alanı” oluşmuş…
Bu iki göl binlerce yıldır tabanlarında oluşmuş ve daha çok çiçekçilikte kullanılan toprak nedeniyle değişik zamanlarda saldırıya maruz kaldı...
İtiraf etmeliyim ki bu konuda Silivri Çevre Derneğinin hakkı ödenmez.
Ne zaman saldırı olsa Silivri Çevre Derneği hep yanındaydı...
&&&
Danamandra Mahallesi sınırları içindeki bu göller Cumhuriyet'in ilk yıllarında Sa-yalar Köyü ve Damandra Köyü'nün zati ihtiyacı için tahsisi edilmiş, içinde yetişen “örtü” dediğimiz otları biçsinler ve “kiremit yerine” evlerinin üstünü örtsünler diye.
Şimdi. Duydum ki Milli Emlak veya İBB tarafından, nasıl ve ne şekilde kullanacağını bilmediğimiz bir firmaya verilmiş... Hem de ne Silivri Belediyesine ne Danamandra insanına haber verilmeden... İki gölün bulunduğu alan, tahminen (700) dönüm. Çevresinde tarlalar var o tarlalarda tarım yapılıyor.
Bu göllerin bulunduğu alan, daha önceleri Milli Emlak Müdürlüğü tarafından “Tabiat Parkı” olarak ilan edilmiş .
Peki ne değişti de birilerine tahsis ediliyor?
NE YANİ
Şimdiki Belediye Başkanı ile geçmişte başkanlık yapmış olanların üzerinde tartıştığı “Kültür Evi” meselesine biraz dokunmak istiyorum...
Belli ki, bu amaç için geçmişte bir tahsis yapılmış ve belli bir firma ile “Kabasını yaparım” diye anlaşılmış. O firma da şu veya bu sebepten yapmamış.
Şu olmuş bu olmuş. Netice. Şimdi, o yer başka bir Kamu Kurumuna tahsis edilmiş... Yani. Yorgan gitmiş ama kavga bitmiyor. Oysa. Bitmeli. Çünkü o mesele kapanmış.
&&&
Şu kadarını da söylemeliyim! Şimdiki nikah salonu olarak kullanılan ve hemen yanında tamamlanmakta olanlar büyük bir ihtiyacı gideriyor. Ayrıca Silivri'ye de çok yakışıyorlar.
ÖYLESİNE DEĞİL Kİ...
Hafta sonuydu Çarşı Meydanından sahile doğru gidiyorum. Fikret Gündoğan Sokağı'ndan sahile doğru iniyorum.
Uzun zamandır tanıdığım ama hiçbir zaman ayni kulvarda, yan yana durmadığım birine rastladım. Eşiyle birlikteydi, o da sahilden dönüyormuş. Eşinin kolunda gayet kibar birlikte şekilde merhabalaşırken “Bir defa da CHP'yi eleştirsene” dedi.
Belli Haftalık yazımı okumuş.
İnandığını çekinmeden savunan, çalışkan ve aynı zamanda lafını esirgemeyen biri olarak tanıyorum kendisini. Söylediği bu eleştiriye kızmadan ‘Bilirsin ben tarafsız biri değilim' dedim…
“Ama, sen köşe yazarısın” dedi.
Ben de ‘Tamam da, tekrar söylüyorum ben tarafsız değilim' dedim.
Ayak üstü çok fazla bekletmek istemedim ama müsait bir durumda olsaydım ‘ben tarafım, yani, iyiden, güzelden yanayım, tarafsız görünmek için iyiden, güzelden vazgeçemem' diyecektim. Demem ben de bir görüş sahibiyim ve bu görüşümü söyleme hakkına sahibim.
Bunun adı taraflı olmaksa; TARAFIM...
VESİYASİ SORUMLU
Ergenekon Davası sonuçlandı.
Sonuç; Öyle bir örgüt yokmuş.
O zaman da... Olmayan bir örgütün üyesi olamazmış...
Olmayan bir üyenin eylemi olamazmış...
Olmayan bir eylemden dolayı da kimseye ceza verilemezmiş!
Peki şimdi ne olacak?
Yatan yattığı ile ölen, öldüğü ile kalacak mı? Gerçi bu davanın savcılarından bazıları yurtdışına kaçtı.
Ama “Bu davanın Savcısı benim” diyen birini hepimiz tanıyoruz, o burada.
Veee, bu sonucun siyasi sorumlusu?
SEYYAR TÜRBE
Günün manşeti: “Süleyman Şah Türbesi” yeri tekrar değişiyormuş
Eski yerine gidebilirmiş. Dışişleri Bakanı söylemiş.
“SEYYAR TÜRBE”
İlk defa duyuyorum. Hem de
en fazla dindarlığını öne çıkaran bir iktidar mensubunu ağzından...
DÜNDEN BU GÜNE
“Eşref Çavuş”
Silivri'nin tanıdığım en babacan Zabıta amiriydi...
Ben sonuna yetiştim. Henüz İlk okuldayım. “Belediye” nedir?
“Belediye Başkanı kimdir?” derken bir gün belediye binasının önünden geçiyorum.
Alt katında Belediye Zabıtasının bulunduğu yer. İşte tam onun önünde general şapkasına benzer, şapkalı biri duruyor, biraz göbekli, kolları arkada, başı dik, göğsü ileri doğru çıkık, gözleri yola doğru.
Öğlesine bakıyor. Ha. Unutmadan.
Belediye binası. Şimdi, altına OTOPARK yapılacak yerde.
Demek istediğim. İlk gördüğümde bana o kadar heybetli gelmişti ki inanamazsınız.
İşte “Belediye Başkanı” dedim kendi, kendime... Çok sonra onun Belediye Başkanı olmadığını öğrendim dostlarından. Görev yaparken, zabıtanın yasaklarını takmayıp çamaşır suyunu yola döken “eşine” bile ceza yazdığını duymuşluğum var...
Yıllar sonra kendi çocuklarının, ondan ne kadar korktuğunu gördüğümde o ilk gördüğüm heybetli görüntüsü gözümün önüne gelmiştir hep...
TAPU VE ECRİMİSİL
Durmadan tekrarladığım TAPU ve ECRİMİSİ meselesinden hala tık yok...
Demem; sözün bittiği yer.