Sevginar Sali

Her şeyin bir yeri ve zamanı var...

Hayatın her alanında geçerli bir kuraldır. Son meclis toplantısından hareketle bunu söylemek ihtiyacı duyuyorum. AK Parti Meclis Üyesi Ömer Tekin mecliste yaptığı son (ve bir öncekiler de esasen) konuşmayı, partisinde birkaç hafta önce yapsa veya temsil ettiği siyasi oluşum adına düzenlenen bir basın toplantısında ifade ettiği görüşlerini kamuoyuyla paylaşsa yeri ve zamanına daha uygun yansıtmış olurdu. Belediye meclisinde sıra siyasi gerilimlere gelene kadar konuşulacak o kadar çok şey varken, ısrarla sergilediği bu tarzın kimseye fayda getirmediğine inanıyorum. Bunda ne AK Partiye bir yarar, ne muhaliflerine bir zarar ne de ittifak içinde bulunup Başkanlık koltuğunda oturana bir kârdan söz edebiliriz.
Gerilen meclis bu tarz gösterilerin etkisinde çığırından çıkmıyorsa CHP'nin sağduyusu, Başkan Yılmaz'ın toparlayıcılığından sebeptir. Ama bunun da limitleri vardır…
İttifak ortağının Ömer Tekin tarzındaki çıkışlarını hedef seçtikleri idare etmekten vazgeçtikleri anda zararın en büyüğü, Silivri'yi bir bütün olarak yönetmek zorunda olan kişiye yani, Belediye Başkanına dokunur!
Ömer Tekin'in kışkırtıcı tarzının meclise uygun olmadığını, siyasi sınırları içinde daha yerinde ve belki (ortak bakış açısıyla hareket ettiklerinin nazarında) kıymetli sayılabileceğini düşünüyorum.
İnatla mecliste bu performansı sergileyecekse en azından kaybedenlerin kim olacağı üzerinde ciddi ciddi ve gerçekçi bir yaklaşımla düşünülmesinde yarar var…
Şöyle ki; ateşi karanlıkta ve ihtiyaçlarınız doğrultusunda yakarsınız ve faydalanırsınız. Ama bir benzin istasyonunda aynı şeyi yapmaya kakışırsanız sonucun ne olacağını hepimiz biliyoruz… Siyasetçi tıpkı sıradan bir insan gibi; hatta ondan daha çok sadece iyi konuşmayı değil, nerede, ne zaman, ne ve hatta nasıl söyleyeceğini da bilmeli…

GÜNÜN SÖZÜ
“Direndiğiniz şeyleri büyütür, savaştığınız şeyleri güçlendirirsiniz. İstemediklerinizle yaptığınız mücadeleyi bugün bırakın ve barış ilan edin… Evet doğru duydunuz size borçlarınızla, kötü giden ilişkinizle, evinizdeki eskimiş eşyalarla, sürekli bozulan arabanızla, sizi anlamayan patronunuzla veya kıskanç arkadaşınızla barış ilan etmenizi söylüyorum. Sonra içinizden ona deyin ki “Seninle barışı…yorum ve senin hayatımdaki varlığını kabul ediyorum. Bugüne kadar bana öğrettiğin her şey için çok teşekkür ederim.
Ancak artık sana ihtiyacım kalmadı ve şimdi senden tamamen özgürleşmeyi seçiyorum. Bugün seni hayatımdan sevgiyle uğurluyorum. Sonsuza dek elveda.”
Sonra da bu ayrılığı kutlayın.. Küçük bir pasta keserek yapılacak kutlama sembolik olarak harika olabilir. Arkasından veda ettiğiniz her neyse onun yerine koyacak başka bir şeyler bulun. Evren boşluk sevmez ve siz bu boşluğu doldurmazsanız sizin yerinize mutlaka bir şeyler doldurur… Bu nedenle bilinçli olarak bu boşluğu siz doldurun.
Borçlarınızla vedalaştıysanız refahı davet edin hayatınıza. Yalnızlığınızla vedalaştıysanız aşkı davet edin. Sürekli sorun çıkartan arabanızla vedalaştıysanız yepyeni bir araba, nefret ettiğiniz işinizle vedalaştıysanız harika bir iş davet edin.. Bu daveti yaparken istediğiniz şeye odaklanın ve olumlu kelimelerle niyetler edin. Size ne kolay geliyorsa bu tekniği kullanın ancak her durumda zihninizi istediğiniz şeylere odaklamayı hatırlayın. Siz artık savaşmıyorsunuz…Siz artık yeni bir şeylere hazırlanıyor ve yeni seçimler yapıyorsunuz..”
*Berna Özcan Demir

YORUM YAP