Bir beni mi bu kadar şaşırtıyor bu aralar bilmiyorum… Özcan Işıklar'ın üçüncü dönem belediye başkan aday adaylığı için düzenlediği toplantıya nasıl düşük bir beklentiyle gittiysem epey şaşırmış olarak tamamladım.
Derken dün akşam binlerce Silivrili Cumhuriyet yürüyüşü için sokaklarda, meydanlarda bayrak sallarken ben evimde günün yorgunluğunu koltuğuma uzanmış battaniyemin altında kah okuduğum kitabın sayfaları arasında (Cengiz Aytmatov da sağ olsun bir kitap yazmış bileklerimi kahrımdan kesmeme ramak kaldı ‘Beyaz gemi' edebiyat ustalığı karşısında şapka çıkartıyorum ama psikolojim alt üst oldu…) uyuklayıp, kah sosyal medyaya göz gezdirerek uykumun gelmesini bekliyordum. Derken canlı bir yayın kaydından Başkan Işıklar'ın halka seslenişi düştü önüme : )
Ses kısık ama ben ne söylediğini dinleme konusunda azimli, yoksa Aytmatov'u okuyup kapısının önünde volta attığım ağır depresif ruha bodoslama dalmaca…
Silivrililere “Cumhuriyet sizsiniz” diye seslenerek başladığı konuşmasına ayçiçek tarlalarından girdi, Toroslar'la devam etti, pamuk ovaları üzerinden süzüldü Işıklar'ın söylemleri…
Cumhuriyetten yol aldı, hasretlerimize dokundu, sevgi dedi, inançtan dem vurdu, emek, şan, şeref, hürriyet! Bir insanın gönlünde özenle koruyup kolladığı tüm duyguları sulayarak devam etti… Israrla bekliyorum nerede yoldan çıkacak konuşma; hayretler içinde dinlemeyi tamamladım, ÇIKMADI : ) Siz de şöyle sakin bir kafayla bir de şuradan okuyun, çünkü ben daha iyi şekilde anlatamam…
“Yüz yıllar boyunca yaşasın cumhuriyet! Biz ki bugün kızılcık şerbetini bal diye içerken, vatana ve millete hayırlı evlatlar büyütenleriz. Tarih bizi Antep'te Karayılan'dan Şahin Bey'den, Maraş'ta Sütçü İmam'dan, Erzurum'da Kara Fatma'dan, Artvin'de Arhavali İsmail'den, İzmir'de Hasan Tahsin'den, Aydın'da Yörük Ali Efe'den, Nazilli'de Demirci Mehmet Efe'den bilir. Tarih bizi 1919'un 23 Temmuz'unda Erzurum'dan yükselen o haykırıştan bilir. Yedi düvele “Vatan bir bütündür bölünemez!” diyenleriz biz. Erzurum'da yakılan hürriyet ateşini, hala yüreğinde taşıyan insanlarız biz. Tarih bizi 1919'un 4 Eylül'ünde Sivas'tan yükselen o haykırıştan bilir. Bağımsızlığımıza, özgürlüğümüze, hürriyetimize tasallut eden cemi cümleye “Ya istiklal ya ölüm” diyenleriz biz. Korku dağlarını bileğinde eriten, Arap atlarını özgürlüğe süren Avşarlarız, Kınıklarız, Kayılarız biz. Cümle etnik kökenleriyle bu toprakların insanlarıyız biz. Ve ardı ardına düşmüşken, İzmir, Uşak, Afyon ve Eskişehir; tüm vatan toprağında tek vücut, Afyon Ovası'nda “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz” diye yankılanan Gazi Mustafa Kemal'in sesiyiz biz. Gazi Mustafa Kemal'in neferleri, hürriyet için çarpışan Mehmetleriyiz biz. Türkiye'nin dört bir yanından ve Selanik'ten Filibe'den; umut için, ekmek için, aş için, hürriyet için, huzurlu bir yaşam için evladının, ülkesinin geleceği için Silivri'ye gelen ve burada yaşayan 250 bin kişiyiz bugün. Yaşama sırası bende diyen bebeğimiz, engin maviliklere açılan çocuklarımız, uzanabilse bulutları tutacak kadar yaşama direnci, sevinci ve gücü bulunan gençlerimiz, tecrübe ile donanmış abilerimiz ablalarımız hayat çınarlarımız. Kadınımız, erkeğimiz. Doğusundan, batısından, kuzeyinden, güneyinden Silivri'yi memleket yapmış hemşerilerim.
Hepimizin Silivri'sinde, hepimizin belediyesini kurduk ve hepinizin belediye başkanı olarak söylüyorum; biz birbirimizin ötekisi değil, tamamlayanıyız. Topraksız tohum, bulutsuz yağmur, unsuz ekmek olabilir mi? Yeni bir umuda, ortak bir geleceğe, hepimizin yüreğini aynı anda çarptıran heyecanlara ihtiyacımız var. Küçük siyasi sularda ayrışmak, parçalanmak, düşmanlaşmak artık bitti. Derelerde yüzen teknelerin kaptanı olmaktansa, okyanuslara açılan gemilerin tayfası olacağız. Unutmayın sır gibi seversen eğer muradın gerçekleşir, tohum toprağa gizlenir ise yeşerir. Özgürlükçü, demokratik cumhuriyet hepimizin şemsiyesi, adalet, ahlak ve hakkaniyet yeni çimentomuz olacak. Üreterek bu topraklardan zenginlik fışkırtarak, küllerinden doğan Anka kuşu gibi geleceğe kanatlanacağız. Laik, demokratik cumhuriyeti kuran, çağımızın alkışladığı Mustafa Kemal Atatürk'ün en büyük eseri, Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun…”
Bu sözler ile Silivri'de değil Türkiye'de bile kalbine dokunmadığınız bir insan kalmaz… Nereden gelirse gelsin, nereye gitmek isterse istesin, dünyaya hangi bakış açısı veya dinin penceresinden bakarsa baksın Işıklar o kişiye “Senin Belediye Başkanın ben olabilirim” mesajını veriyor. Söylediği ile yaptıkları arasındaki uçurumu unutturacak bir afyon olan algı yönetimi hususunda da siyasi ustalığını devreye sokuyor! Ha bir de her defasında ‘düştü', ‘bitti' diye bakılırken eskisinden daha emin ve rahat adımlarla yola devam edişi var; orası başka bir boyut. Bu kadar hata, eksik ve odaklanma zorluğu arasında ne sevaplar işliyor da Kadir Gecesinde doğmuş olma boyutunu kat kat aşmış başını almış gidiyor tartışacak değilim.
“Sizi öldürmeyen acı daha güçlü yapar” sözünün ete, kemiğe bürünmüş en net halini sergiliyor Işıklar… Uğradığı ihanetlerle ruhunu besleyen, aldığı saldırılar ile güçlenen, yediği kazıklarla motive olan bu siyasi figürün oluşmasında emeği geçenler eserleri ile rahatlıkla övüne bilir : ))