Ferhan Tezcan

Hesaplaşma vakti!

1973 senesiydi Avusturya Lisesinde okuduğum için Avusturya'yı çok merak ediyordum. Yaşım daha 18 yeni olmuştu. Daha doğrusu eskiler bilir 1966 yılında Avusturya'da geçen Chrıstopher Plummer'in başrolünü oynadığı 'Neşeli günler' filmini seyretmiş hayran kalmıştım. Avusturya bir sanayi ülkesi olmasına rağmen köyleri ve kasabalarıyla bizim kuzey bölgemizi andırıyordu. (Mesela Ander yaylası Avusturya'ya çok benzer).

Otobüse atlayıp gittim. Bir hafta kaldım. Almancam olduğu için rahattım. Viyana'nın birçok yerini gezdim.
1977 yılıydı. Artık MİLLİYET'te idim. Avusturya ile dünya kupası eleme grubunda oynayacaktık. Çok güçlü bir kadroları vardı. Krankl, Pezzey, Hattenberger, Polster ve Prohaska ile çok iddialı bir kadroları vardı. Prater stadındaki maçı (şimdi adı Ernst Happel oldu).1-0 kazandılar. Maçın rövanşı İzmir'deydi. Bu maçı da biz kaybettik ve 1978 dünya kupasından elendik.
O aralar KURIER Zeitung ve KRONEN Zeıtung gazetelerinin muhabirleriyle dostluk kurdum ve bu yıllarca devam etti. 1980'lı yıllarda Avusturya birkaç kez daha rakibimiz oldu. Ancak o Rıdvan'lı Tanju'lu ve Oğuz Çetinli kadroyu bir türlü yenemediler.
Avusturya ile münasebetlerim yıllarca devam etti. Hatta bundan birkaç yıl önce yine gittim. Schönbrünn sarayı başta olmak üzere Viyana'yı ezbere bilirim. Graz Salzburg, Innsbruck Wels, Tirol yani Vorarlberg bölgelerini hatta Galatasaray'la kamp yaptığımız Seefeld bölgelerine hakimimdir
Avusturya futbolu birinci derecede kabul eden bir ülke değildir. Aslında kayak orada bir numaralı spordur. Futbolun gelişmeye yeniden başladığı 2014'lü yıllardan sonra birkaç yıl önce göreve getirdikleri Ralf Rangnick ile belirli bir ivme kazandılar.
Bu arada bu sene Mart ayında Milli takımla oynanan özel maçta aldıkları 6-1'lık galibiyet adeta içimize oturdu.
Şimdi Avrupa futbol şampiyonasında gruptan çıktık. Rakibimiz 16 turu içinde Avusturya.
2024 yılında Avusturya ile bir maçımız daha var. O da salı günü Leıpzig kentinde gene tribünlerde on binlerce Türk taraftar ile sahaya çıkacağız. Milli takıma güveniyor muyuz? Tabii ki evet. Birinin yokluğu bizi bozar mı? Hayır.
Çünkü 85 milyon insan el ele veriyor ve maçlarda kalpler bir atıyor.
Haydi çocuklar.
Hoşça kalın

YORUM YAP