Ferhan Tezcan

Hocaların hesabı ne?

1982 yılıydı. İspanya'da dünya kupası oynanıyordu. Ben ve rahmetli Altan Erbulak ile birçok yorumcu İspanya'nın yolunu tutmuştu. Milliyet Gazetesi o dönemlerde dünya kupalarına çok önem verir ve geniş ve kaliteli bir kadro ile müsabakaları takip ederdi.

Almanya'nın eleme grubunda Cezayir ve Avusturya vardı. Cezayir özellikle Madjer'lı kadrosuyla grupta fırtına gibi esiyordu. Son maç Almanya ile Avusturya arasındaydı. Almanya çok üst tura çıkmıştı. Ancak Avusturya'nın da çıkması için tek farklı yenilgi yetiyordu. Yoksa Cezayir Almanya'nın ardından üst tura çıkacaktı.

Alman milli takımının başında bizim de yakından tanıdığımız Jupp Derwall Avusturya'nın başında ise Derwall'ın de yakın arkadaşı Georg Schmidt vardı. Maç inanılmaz yavanlıkta geçti. Ne Almanya ne de Avusturya doğru dürüst atak bile yapmıyorlardı. Maç bitti. Almanya Avusturya'yı koluna takıp üst tura çıktı.

Ama iş böyle bitmedi.

Ertesi gün başta FIFA olmak üzere olaya el koydu. Alman gazeteleri milli takımlarını yerden yere vurdular. Cezayir ayağa kalktı. Bütün dünya böyle anlaşmanın dünya futbolu için büyük bir leke olduğu konusunda hemfikirdi.

Futbolda böyle hareketler oluyor. Sade futbolda mı? Birçok spor branşlarında çok ender de olsa bu şekilde böyle danışıklı dönüşler mümkün.

Neden mi bu konuya girdim.

Galatasaray ve Fenerbahçe ligi bu sene kafa kafaya götürüyor. Geçen senede ona benzer bir sahne olmuş ve Galatasaray ligi şampiyon tamamlamıştı. Bu sene sadece ikisi kaldı. İnanılmaz ve acımasız bir kapışma işine girdiler.

Galatasaray'ın Sparta Prag'a elenmesi bile bu yarışı etkilemedi. Galatasaray'ın dışında insanlar bu yenilgiyi konuştu.

Gelelim Türkiye kupasına.

Maçın başında Galatasaray kadrosunu gördüğüm zaman şaşırmıştım. O orta sahadan (Berkan-Olivera) bir şey olmayacağı belliydi. Hücumda Tete gibi Brezilyalı oyuncu mu yoksa başka ülkeden mi olduğuna hala karar veremediğim biri sağ taraftaydı.

Zaha beni türlü mutlu etmiyor. Kaleci Günay oturmaktan kaleciliği unutmuş. Defansa sözüm yok. Ama orta saha ve hücum rezillikti. Neyse Galatasaray elendi ve lig mücadelesi tek kulvara düştü.

Fenerbahçe'nin de Ankaragücü maçı da bir başka facia. Orada da yanlış takım kurumları ve başka hatalar. Ama bana göre Okan Buruk da İsmail Kartal'da Ziraat Türkiye Kupasından elendikleri için çok mutlu olmalılar.

Çünkü bu üç kulvarda yürümek pek kolay bir şey değil. Ziraat Kupasını kazansan Avrupa'ya gideceksin. Zaten Avrupa'dasın. Hem de Şampiyonlar Ligi'nde. Bu kolay kolay değişmez. Eee kupaya devam etmenin ne anlamı var.

Benim kafamda oluşan şu:

İki hoca da kupadan çıkmak yani elenmek için elinden geleni yaptı. Bunu da başardı.

İkisine de bravo doğrusu.

Hoşça kalın…

YORUM YAP