Kendilerinin izni ile yazıyorum. 2004-2009 Döneminin meclis üyeleri Osman Nuri Karabulut, Tevfik Duru, 2009 seçimin meclis üyesi adayı Rıza Piriştine, eski Ak Parti İlçe Başkanı Ender Gezici, eski Silkent Müdürü Ogün Nurgül ile birlikte Bora Balcıoğlu’nu ve Özcan Işıklar’ı ziyaret ettik. Hayırlı olsun dileklerimizi ilettik. Ender Gezici annesinin rahatsızlığı nedeniyle ziyaretimizin Işıklar kısmında bulunamadı. Balcıoğlu ile Işıklar’ın ne düşündüğünü bilemem ama bizdeki kanaat çok faydalı bir ziyaret olduğu şeklinde.
Temponun yoğunluğu nedeniyle iki kez yarımşar saat olarak ötelenen randevumuzun pişmanlık çizgisinden döndüğünü yazabilirim. Pişmanlık diyorum çünkü yoğun ziyaret trafiğinin hizmetleri ve çalışmaları aksattığına inananlardanım. Böyle bir furyaya dahil olmanın, Işıklar’ın nezaket göstererek hayır diyemediğini düşünmek kendime karşı beklediğim iyi niyet duygularını yok etme sınırlarını zorladı. Hayırlı olsun diyemeyenlerle aynı çizgiye düşmeme kefesi ağır bastı. Sonuç mutluyum, mutluyuz.
Kendilerini mesai saatleriyle sınırlandırmayan başkan ve üç yardımcısına ( Bora Balcıoğlu - Emine Tarin – Mehmet Has ) çok teşekkür ediyoruz. Bizleri ağırlamanın yanında, bilgilendirdiler. Akşamın o saatinde yorgunluk vardır deyip müsaade istediğimiz halde iki saate yakın zaman kaldık ve dinledik. Işıkların azmine ve heyecanına hayran kaldım. Adam anlattıkça canlanıyor. Bu saatte pili bitmiştir sözümden ve düşündüklerimden utandım. Yapmayı düşündüğü proje ve hizmetleri gerçekleştirebileceğine o kadar inanmış ki, saygı duymak zorunda kalıyorsunuz. Oy verenler, vermeyenler Silivri’mizin iyiliği için başkana ve yaptıklarına sahip çıkmalıyız. Allah yardımcısı olsun.
Hasan Kurt’un delileri arasına girip giremediğini tam olarak anlayamadım. Layık gördüyse şeref duyarım. Yazamadığını düşündüğüm, bir teklifim var. Silivri’nin delilik oscarının Özcan Işıklar’a verilmesini teklif ve talep ediyorum. En çok o hak ediyor. Yaptıkları ve yapacaklarını düşünürseniz bana hak vereceksiniz!
Son bir rica asfalt yamasından sorumlu başkan yardımcısı kimse tanışmak ve görüşmek isterim. Bunca övgüden sonra ne takıntılı adamsın diyenler lütfen Kiptaş 1 rampasındaki yamanın ne kadar zamandır o şekilde olduğunu bilseler hak verecekler. Yazmaktansa söylemeyi, ikaz etmeyi tercih ederim. İnatlaşmaya girilecekse eşimin Arnavut asıllı olduğunu bilmenizde fayda var. Onunla aşık atabilen biri olarak şerbetli ve antrenmanlı halimin düşünülmesini isterim.
Bambaşka bir konuya atlamak zor olacak ama deneyeceğim. Memleketimde hukuk bizzat uygulayıcıları tarafından uygulamaktan daha çok amaç ve istekler doğrultusunda uydurulmaya çalışıldığı için hukuksuzluk yaşıyoruz. Geçmişte defalarca darbe yapan, teşebbüs eden TSK mensuplarını eleştirmek bile itibarsızlaştırmak kabul edilirken, bugün itibarsızlaştıranların temsilcileri olduğu anlaşılmıştır. Aynı durum yargı temsilcileri için geçerli hale geldi. Parti kapatmayı, cumhurbaşkanı olmayı, olamazsa seçtirmemeyi marifet sanan yüksek yargı mensupları uygulamak yerine uydurma yolunu seçtikleri sürece itibar kalmayacak.
Cumhurbaşkanı belirlemeyi, seçmeyi netice alamazsa meclisi kuşatmayı görev kabul eden Genelkurmayın boşluğunu dahi doldurma çabası içinde olan cübbelilerin memlekete hiçbir hayır olmaz. En iyisi kabul edilen, ortak mutabakatla seçilen A.Necdet Sezer’in Başbakan Ecevit’e yaptıklarıyla ekonomik krize neden olduğu ve Cumhuriyet Mitinglerinin organizatörlüğü hafızalardaki tazeliğini koruyor.
Açılış ve kutlama günlerini bahane ederek memleket yönetme heveslerini tatmin etme yoluna giden yüksek yargı üyeleri hak dağıtan olmaktan çıkıp, haklı olmaya çalışan konuma düşüyor. Hele hele kendilerinin yapamadığını gönüllü silahşör baro başkanlarına yaptırma işgüzarlıkları gözden kaçmıyor. Ev sahibi Yirmi dakika, tetikçi bir saat konuşacak tepki gösterme hakkı bile hoş görülmeyen seçilmişler sabırla dinleyecek. Bunun adı demokrasi olacak. Tepki gösterilince diktatör yutturulmasına sarılınacak. Hadi oradan, güldürmeyin milleti.
Bir baro başkanı düşünün efendiliğine, nezaketine, üslubuna, ses tonuna, fiziğine güvenerek ve de yasal hakkımı kullanıyorum diyerek hukuk dışında her konudan bahsedecek. Bulabildiği, aklına gelen her konuda eleştirilerini sıralayacak ve Danıştayın kuruluş yıl dönümü kutlanmış olacak. Bu memlekette hukukçular akıllı, aydın, ilerici, çağdaş, demokrat; seçilmişler ve seçenler ahmak, aptal, yandaş, şakşakçı! Yok böyle bir şey. Koltuk sevdası uğruna hiç kimse bütün değerleri ters yüz etme hakkına sahip değil.
Bütün ittifaklara rağmen %30 ulaşamayan muhalefet gösterilen tepkiyi yönetememeye bağladı. Halbuki biraz niyet olsa konuşmanın baştan sona muhalefetin eksikliğini gözler önüne serme gayreti olduğu anlaşılır. Ben milleten aldığım yetkiyle yönetirim diyen iktidara karşı, aldığım yetkiyle muhalefet yapıyorum diyemeyenlerin durumu içler acısı. Umudu tükenmişlerin umudu baro başkanları ve yüksek yargı mensupları olacaksa vah halimize.
T.C kurulduğu günden itibaren Osmanlı gibi çökertme, yok etme gayretleri hep oldu. Dışarıdan gelecek saldırılara hazırlıklıyız. Yedi düvel birlik olsa Çanakkale geçilmez. Bilerek veya bilmeden yapılan yerli işbirliği çabaları Atatürk zamanında da vardı, şimdide olacaktır. Mandadan hidayet umanlar bilmeli ki; Türkiye ne Suriye olur, ne İran. Libya, Tunus, Mısır, Fas ve diğerleriyle aynı kefeye koyma niyetleri boş hayal ve umuttan başka bir şey değildir. Tarihin her döneminde içimizden bir Atatürk çıkarır yolumuza devam ederiz.
Yamasız kalın, bağımsız kalın, seçtiklerimize sahip çıkan kalın.