Mustafa Suphi Lapçin

İbn Battuta: Ortaçağ’ın en büyük Müslüman seyyahı

Ibn_Battuta_Mall_on_2_June_2007_Pict_3

24 Şubat 1304'de Fas'ın Tanca şehrinde doğdu. Ailesi Berberi Levate kabilesine mensup olup birçok kadı çıkarmıştır. Mağrip'de Sa'diler tarafından İstanbul' sefir olarak gönderilen Ebü'l Hasan et-Temgruti eserinde bazı şehirleri anlatırken İbn Battuta'ya atıfta bulunmuştur.

Türklerin, Moğolların, Maldivlilerin hükümdarlığıyla tanışan İbn Battuta birçok ülkede kadılık makamına getirilmiş, Farsça ve Türkçe bilmesi ve yolculuklarında çeşitli siyasi tecrübeler kazanması dolayısıyla kendine bazı diplomatik görevler verilmiştir. Derviş gibi giyinmesi ve dervişçe davranması sebebiyle de halk ve ulema tarafından seviliyordu. İbn Battuta, sufilere ve zahidlere duyduğu yakınlık dolayısıyla onların sözlerini ezberlemiştir. Sıradan biri gibi görünmesine rağmen üslubunda olağanüstü renklilik ve sarsıcılık hakimdir. Zaman zaman bazı sözlere inanmadığını belirtse de itimat ettiği birinden gelen rivayeti asla reddetmez. İbn Battuta bazen küffara karşı cihada katılmış, bazen de kendini nimetlerden uzak tutarak bir zahid gibi yaşamıştır.

İbn Battuta, 1325'te Mekke'ye hacca giden zengin, Faslı bir Müslümandı. Bu esnada yaşadığı maceralar onu daha da uzaklara yolculuk etmeye sevk etti. İbn Battuta, Avrupalılarca çok az bilinen Afrika, Ortadoğu ve Uzakdoğuya cesur yolculuklar yaptı. 28 sene boyunca durmadan gezdi. Mısır, Arap yarımadası, Irak coğrafyası, İran coğrafyası, başta Osmanlu Beyliği olmak üzere Anadolu'da bulunan belli başlı beylikleri, Bizans hakimiyetindeki İstanbul'u, Orta Asya'yı, Hindistan'ı, Maldivler'i, Çin'i ve Endülüs'ü gezdi, buralardaki toplumların devlet ve toplum yapılarını inançlarını, adetlerini, farklı coğrafyaların doğal güzelliklerini ve ürünlerini inceleyen Seyahatnamesini yazdı. Ayrıca birçok ülkede kadılık görevinde bulundu.

İbn Battuta, Marco Polo ile birlikte Ortaçağ'ın en büyük iki seyyahından biridir ve hatta çok geniş bir alanı gezmesi, üç kıtada en önemli kültür merkezlerine ulaşması sebebiyle onu geride bırakmıştır. Ayrıca İbn Battuta gezdiği birçok ülkede sosyal hayata karışmış, evlilikler yapmış ve hatıralarını hiçbir şüpheye yer bırakmadan güvenilir birine yazdırmıştır. Halbuki Marco Polo'nun seyahatnamesi birçok hayali hikaye katıldığı bilinen bir husustur. Ayrıntıları asla ihmal etmeyen İbn Battuta eserinde insan unsuruna en fazla yer veren seyyahtır. Çeşitli milletlerin giyim kuşamı, adetleri ve inançları hususunda ayrıntılara inmesi bazı araştırmacılar tarafından ilk antropologlardan bazılarınca da ilk etnologlardan sayılmasına yol açmıştır. İbn Battuta, gezdiği ülkelerin coğrafyası ve ekonomisi hakkında da ayrıntılı bilgiler verir. Fakat klasik bir coğrafyacı olmadığı için mesafeleri belirtmemiş, sadece yolculuğunun kaç gün tuttuğunu kaydetmiştir. İncelediği ana unsur insan olduğundan pek çok şehri “binaları sağlam, mescidi küçük” yahut “köhne bir kapısı var, kalenin iç kısmı boş” tarzında klişe cümlelerle geçirmiştir.

YORUM YAP