Bunu üzerine şair gülümser ve: 'Tabelada - Doğuştan körüm, yardım edin - yazıyordu. Bense - Bahar gelecek, ama ben yine göremeyeceğim - diye yazdım' der.
***
Belli görevlere talip olabilirsiniz, veya orada yer almasını istediğiniz kişiler ile ilgili yönlendirmelerde bulunabilirsiniz. Ama üstteki hikayenin de anlattığı tarzda süreçlerde başvuracağınız ifade tarzı çok büyük önem taşır. İnsanları kırarak, güvenlerini zedeleyerek, inanç ve doğrularını hiçe sayarak kendi istediğinizi yapmaya zorlamanızın başarıyla sonuçlanma yolu yoktur. Bulunduğunuz sistem ne olursa olsun bu yöntemle sağlıklı bir süreç işletemezsiniz.
Siyasete nezaketi bir türlü yerleştiremedik. Geçtiğimiz günler özel bir davette Silivri’de sosyal hayatın sahip olduğu büyük hoşgörü konu edildi. Güzel tarafı olduğu kadar madalyonun diğer yüzüne de bakmak gerekir. Bu hoşgörüden yola çıkarak, birbirimizin canını acıtma konusunda sınırları zorluyoruz. Birbirimizin canını ne kadar çok acıtırsak acıtalım, bir araya gelebiliyor ve bu durum defalarca tekrar edebiliyor. Kişisel alanları fütursuzca çiğniyor, derin bir bencillik duygusuyla ne yaptığımızı fark edemiyoruz.
İnsanların birbirini sevme zorunluluğu yoktur. Belli bir hedef veya amaçla yan yana gelen insanların birbirini sevmesini beklemek çok saçma. Ortak bir akıl çerçevesinde birleşme sağlanırsa ne ala. Ama saygıyı tanımadığınız insanlara bile borçlusunuz. Beklediğiniz ölçüde başkalarının haklarına, alanlarına saygı duymak zorundasınız.
İşler istediğiniz veya beklentilerinizi karşılamayacak yöne gittiğinde insanları kırmak, harcamak size kaybettiğiniz hiçbir şeyi geri kazandırmaz. Sadece ve sadece kayıplarınızı arttırır.
Haberin devamı 29.09.2011 tarihli Hürhaber Gazetesi’nde…