Kocaman harflerle atılan bir başlık.
“Yapmayın, vazgeçin artık.”
Bu başlık adını hatırlamadığım bir gazeteden alıntı.
Sözün sahibi şu an ki Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek…
Bu çığlığı ulusal basında, ulusal televizyon kanallarında hepimiz duyduk, gördük…
Nedeni…İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı…
O nedenle, bir çok kurum veya kuruluş, kimi iktidarın gözüne girmek amaçlı, kimi siyasi rant hesabıyla “İftar yemekleri” düzenlemekte. Ama, öylesine bir yemek değil bu.
Bir çoğu (5) yıldızlı otellerde…Veya, pahalı lokantalarda ve belli insanları davet ederek yapılıyor…
Meclis Başkanımızın tepkisi buna…
Ve…Hemen, hemen her televizyon kanalında, her ulusal gazetenin düzenlediği “Somali için yardım kampanyası” var…
Bunlar hep vardı… Yapılıyordu ve yapılacak gibime geliyor…
Ne var ki… İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı nedeniyle, her tarafta yapılmakta olan, başka bir etkinlik türü baş gösterdi… Her hangi biri…Yani, parası olan bir kişi veya kişiler… Huzur evi veya bakım evi gibi kurumlardan hizmet alan kişiler için iftar yemeği vermek istiyor. O kişi ve kurumlarla görüşüyor. Gününü, yerini ve saatini kararlaştırıyor. Ve, vakit geçirmeden bu niyetini, bu kararını Gazetelere telefonla iletiyor. Gece yemekler yeniyor. Dualar ediliyor. Gazetelerden gelen foto muhabirleri, masalar önden arkadan fotoğraflanıyor. Düzenleyenin, “askerlik hatırası türü fotoğraflar çekiliyor” gazetelere servis ediliyor. Sabah, gazeteleri açıyorsun. O gece yemekte çekilen o tak tekmil orada. Ve, Fotoğrafların Altında “farklı bir iftar” veya “şu şirketin başkanı, şurada vermiş olduğu iftarda, şöyle, şöyle demiş” gibi haberler...
Şimdi… “Bunda ne var?” diyen olabilir…
Bence… En azından… Bazı kutsal değerleri kullanma var. Bazı amaçlara alet etme var. Bazı değerleri sömürme var. Hatta, incitme var… İşte bu noktada basın çalışanı arkadaşlara da sitemim olacak...
Evet…Yemeği veren kurum veya kuruluşun amacı başka olabilir. Amacı için kutsal değerleri, fakirliği, kullanmak isteyebilir. Ama, bu kutsal ayda, böyle bir etkinliği, onun istediği gibi haberleştirmek bana hiç doğru gelmiyor. Bu amaçla kişi veya kişileri “konu mankeni” olarak kullanmasından büyük rahatsızlık duyuyorum.
İyi haftalar…
NE DİYELİM ?
Haftanın ilk günü… Cep telefonuma gelen mesaj; “CHP Milletvekillerinden bir gurubun Silivri Cezaevinde tutuklu milletvekillerinin ziyaret edecek…” Gitmeyi çok isterdim… Gidemedim. . Ama, gidenlerden selam gönderdim…Vicdanımı rahatlatmak için “selam olsun” dedim.
“Duygularını paylaşıyorum” dedim…
İnanıyorum ki; Ülkem de “yargılanmadan cezalandırmak” bir ilk…
O da bu iktidara mahsusu… Önce tutukla… Sonra diğer işlemler…
Evet…Onlarda, diğerleri gibi…
Yıllardır hapisteler… Henüz cezalar kesinleşmemiş…
Bir kısmı… Son genel seçimde Milletvekili seçilmiş… Milletten vekalet almış…
Ama, bu vekaleti kullanmaları engelleniyor. İlk defa oluyor…
Ve…Ne kadar ceza alacakları henüz belli değil…
İlginçtir… Dava aşamasında, bir çok gizli kalması gereken şey, kimler servis ediyorsa, her gün çarşaf, çarşaf “yandaş” medya da…
Ve… Ayni medyada…Savunmadan tek satır yok…