Türkiye'nin 11.dönem Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün gündemdeki konular ile ilgili görüş belirtmesinden, bir dönem resmi temsilcisi de olduğu davanın genel iktidarı aleyhine tutum almasının ‘ihanet' olarak değerlendirilmesini yadırgıyorum. İhanet böyle bir şey değil… Gül'ün bu çıkışlarını Tayyip Erdoğan'a karşı Başkanlık yarışına girmesiyle açıklayanların ‘rekabet' ile ‘ihanet' tanımları hususunda net olması gerektiğini düşünüyorum.
Üstteki örnek bizi de ilgilendiriyor tabi ama meseleyi biraz daha ufaltarak, özele indirerek değerlendirelim…
2009 yerel seçimlerinde Özcan Işıklar'ın, Selami Değirmenci'nin de CHP'nin Belediye Başkan Adayı olduğu yarışa katılması ‘ihanet' değil, ‘rekabettir'…
Silivri Şoförler Odası Başkanlık yarışına, Başkan Vekilliği görevini de üstlenmiş olan Aliş Eren'in girmesi Recep Akıncı'ya karşı ‘ihanet' değil, ‘rekabettir'…
Rekabet koşulların işlediği durumları ‘ihanet' olarak değerlendirmek özgüven eksikliğidir… Kendisine rakip çıkan platformda bunu ‘ihanet' olarak algılayan kişi kendi eksikliği ile mutlak yüzleşmeli. Eksikliğini tamamlarsa güçlenerek çıkar yaşadıklarından, gerçeklerden kaçmaya devam ederse kayıplarıyla yüzleşmesi kaçınılmazdır.
Önemli süreçlerde ana akımda yaşanan ‘rekabet-ihanet' hattı dışında destek ve güç beklediğiniz konulardaki kayıplar da çok yerinde dersler içerir, almasını bilene. ‘Filanca kesin bana destek olur diye bekliyordum olmadı' veya ‘Beni desteklemesi gereken karşı tarafa destek oldu'… Desteğini beklediğiniz insan veya çevreyi tanımamışsınız bile! Tanımamışsınız ki ne zaman ne yapacağı hususunda 180 dereceye varan bir yanılgı yaşıyorsunuz! İkinci durumda; ‘karşı tarafa destek'te siz güvendiğiniz desteği kazanmak bir yana, kaybetmek için neler yaptığınızın bile farkında değilsiniz!
Aslında mesele başkaları değil! Hiçbir vakit değil! Bütün konu kişinin kendisidir! Bilmem kim destek vermedi değil; alamadın, bunu bir de bilemedin! Bir başkası aleyhine çalıştı; buna davranış veya söylemlerinle muhak sen yol açtın farkına varamadın!
Kendi eksikliğini görme becerisinden yoksun kişi bir başkasının bunu telafi etmesini bekleyemez! Biri çıkıp isteyerek veya istemeyerek telafi etse de soruna geçici çözüm olur ancak.
Demem o ki rakipler çıkar; buna mani olamazsınız. Siz kendinizi toparlamaya, kişisel iddianızı güçlendirmeye bakın… Rekabet kötü bir şey değil… Sizi harekete geçirir, sıkıştırır, rehavetten çıkartır. Kendi sınırlarınızı zorlamaya, geliştirmeye iter…
CANPOLAT OLASILIĞI AĞIR BASIYOR GİBİ
13 Ocak 2018'de gerçekleşecek olan CHP İstanbul İl Kongresi için mevcut Başkan Cemal Canpolat'ın yanı sıra, eski PM üyesi Canan Kaftancıoğlu, Ali Kemal Kamkumoğlu ve Süleyman Çelebi'nin adaylıkları tartışılıyor. Silivri CHP'den resmi bir açıklama yapılmamakla birlikte, delege oylarının Cemal Canpolat'tan yana değerlendirilmesi yüksek olasılık gibi duruyor. Gelirken pek istenmese de, zamanla Canpolat ve Silivri Örgütü arasında kaynaşma sağlandı : ) Demek ki neymiş; zaman ve koşullar ile birlikte tutum ve davranışlar farklılaşabiliyormuş : ))
Silivri'den, CHP İstanbul İl Kongresinde oy kullanacak isimler şöyle: Suna Göçengil, Özcan Işıklar, Berker Esen, Elif Yılmazer, Ahmet Yücegök, Mümin Koçoğlu, Saadet Gencoğlu, Melih Yıldız ve Doruk Bulut.
GÜNÜN SÖZÜ
Her zaman yapıIan yanIış nedir, biIir misin?
Yaşamın değişmez oIduğunu sanmak, trenin ray değiştirmeden sonsuza kadar gideceğini düşünmektir.
Oysa kaderin hayaI gücü bizimkinden daha renkIidir...
* Susanna Tamaro