Şİddet konusundan bahsederken ihmal edilmenin de bir psikolojik şiddet olduğundan bahsetmiştim. Aile bireyleri özellikle de çocuklar sevgi ve ilgiye muhtaçtır. Aile bireylerinin birbirini sevmemesi, farkına varmaması her birinin özgüvenini ve birbiriyle ilişkisini son derece ciddi bir biçimde etkilemektedir. Böyle ailelerde yaşayanların bu boyuttaki ihmalin yaralarından, profesyonel yardım alsa bile kurtulması pek mümkün değildir. Büyük çaptaki ihmalin söz konusu olduğu aile ilişkileri ilgi yokluğu, sevgisiz ilgi, sembiyotik yaşam başlıkları altında toplanmaktadır.
İlgi yokluğu, son derece zarar veren bir ilişki biçimdir. Çoğunlukla yetimhanede yetişmiş, hiçbir yetişkinle ilişki kuramamış kişilerin yaşadığı ilişki türüdür. Böyle kişilerde istisnasız söylenebilir ki özgüven düzeyi oldukça düşüktür. Kendilerini görünmeyen, hiçbir şekilde sevgiyi, şefkati, sıcaklığı, özeni hak etmeyen kişiler olarak görürler. Çünkü nasıl davranırlarsa davransınlar fark edilmeyecek, kabul görmeyecek, sevilmeyecek biri oldukları düşünürler. Aile içinde iletişim olmadığı için böyle bir ailede büyüyen çocukların başkalarıyla iletişim kurması da oldukça zordur.
Sevgisiz ilgi türündeki ilişkilerde sevecenlik, destek, terbiye, aktif dinleme, şefkat, anlayış ve empati yoktur. İletişimsiz ailelerde olduğu gibi duygusal mutluluklar ihmal edilmiştir. Sevilmediklerini ve değer verilmediklerini hissederler. Bu aileye genellikle iş ve hırs egemendir. Anne ve baba birbirlerini duygusal yakınlıktan korumak için işi, bilinçaltında bir kalkan olarak kullanırlar. Her ikisi de kendisini sevilebilir hissetmediğinden, birbirleriyle yakınlaşmalarının özgüvenlerini tehlikeye sokacağını düşünürler. Sevgi gösterirlerse reddedileceklerinden korkarlar. Ne anne ne de baba uzanıp çocuğunun başını okşamaya çekinir; çünkü çocuğun kendisini iteceğini düşünür. Bu yüzden maddi rahatlık sağlamayı tercih edip kendilerini güvende hissetmek isterler.
Sembiyotik yaşamda ise her aile bireyinin birbiriyle aynı olması, her konuda aynı biçimde düşünmesi beklenir. Burada kişilik farklılıklarına yer yoktur. Kişisel ihtiyaçlar göz önüne alınmaz, uyum sağlanması beklenir. Sağlıklı sistemin olduğu yerlerde farklılıklar takdir edilir, değerlendirilir ama sembiyotik bir sistemde farklı olmak son derece tehlikeli olarak görüldüğü için bastırılır. Bu aileler son derece dar görüşlüdür ve tüm ihtiyaçların aile içinde karşılanmasına çaba gösterilir. Çocukların eve arkadaşlarını getirmesine izin verilmez, çocuklar evlenene kadar ebeveynlerinden ayrı yaşayamaz. Çoğunlukla da bu ailelerin çocukları evlenemez. Sembiyotik bir ilişki içinde olmak, aile bireylerinin birbirlerinden ayrı yaşayamayacak kadar birbirine bağımlı olması anlamına gelir. Aralarından birinin örneğin; çocuğun üniversite okumak için evden ayrılması aile için bir yıkım anlamına gelmektedir. Bağımsız olmak ya da farklı olmak bu ailelerde çok büyük bir problem olarak görülür. Bu ailede büyüyen çocuklar okula gittiklerinde çok uyumlu ve çalışkandırlar. Ancak sakin, pasif, çekingen ve içedönük çocuklardır. Duygusal ve sosyal olarak katılımcı değildirler. Böyle bir aileye en iyi örnek olacak bir film önerim olacak: “Shine”. Ferda Şule Kaya hocama da sevgiler, saygılar..